Herkesin evinde bulunabilecek (haczi kabil olmayan) -ve takip konusu borcu karşılamaktan uzak- ev eşyalarının 'mal beyanı' sırasında borçlu tarafından bildirilmemiş olmasının 'gerçeğe aykırı beyanda bulunma' suçunu oluşturmayacağı–
İİK. 89/IV ve 338/I uyarınca hem "tazminat" ve hem de "ceza verilmesi" istemiyle açılan davalarda mahkemece "tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilemeyeceği–
Mal beyanı sırasında beyan edilen malların değerinin, borcu karşılamaktan uzak olmaları halinde, "gerçeğe aykırı beyanda bulunma" suçunun oluşmuş olmayacağı–
Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacakları "taşınır" hükmünde olduğundan (İİK. 106/II) bu alacakların üçüncü kişiye "haciz yazısı" gönderilerek haczinin istenmesi halinde, İİK. 89'daki sonuçların doğmayacağı ve haciz yazısına cevap vermeyen üçüncü kişi hakkında İİK. 89/IV ve 338'e göre dava açılamayacağı–
İİK'nun 74. maddesine uygun içerikteki mal beyanı dilekçesinde, adına kayıtlı olan taşınmazı bildirmemiş olan borçlu sanığın bu eylemi ile 'gerçeğe aykırı beyanda bulunma' suçunun oluşmuş olacağı–
Vekilin borçlu-sanık adına icra dairesine verdiği "mal beyanı dilekçesi"nin gerçeğe aykırı olmasından borçlu-asilin sorumlu tutularak cezalandırılamayacağı–
Mahkemenin 'mahkumiyet kararı'nın Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık olması ve kararın dayandığı tüm kanıtların ve bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin, sanığın eyleminin ve suçun ne olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekeceği–