Anayasa Mahkemesinin 28.02.2008 gün 2006/71 esas ve 2008/69 sayılı kararı ile, müddeti içinde mal beyanında bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeme veya yazılı beyanda bulunmama halini yaptırıma bağlayan İcra ve İflas Kanunu'nun 31.05.2005 günlü 5358 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 7. maddesiyle değiştirilen 337. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş ve iptal hükmü 16 Nisan 2009 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, İcra ve İflas Kanunu'nun 168. maddesine uygun olarak düzenlenen ve mal beyanında bulunma ihtaratını içeren ödeme/icra emrinin tebliği üzerine müddeti içinde verdiği mal beyanının gerçeğe aykırı olması durumunda, alacaklının şikâyeti üzerine borçlunun, İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Yasa'nın 9. maddesi ile değişik 338 inci maddesinin birinci fıkrası ile cezalandırılabilmesinin mümkün olduğu-
Üçüncü şahsın üzerinde istihkak iddiasında bulunduğu malları bildirmeyen sanığın, istihkak iddiasının reddedilmesi nedeniyle gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu işlediğinin kabulü gerekeceği-
Alacaklı tarafından icra mahkemesinde İİK. nun 89/IV ve 338/I maddeleri uyarınca hem “tazminat” hem de “cezalandırma” istemiyle açtığı davada icra hakiminin hem “hukuk” hem de “ceza” hakimi sıfatıyla hareket ettiği ve mahkeme sıfatının tayininde cezalandırma isteğinin öncelikle göz önünde bulundurulması gereceği-
Sanığın mal beyanında bulunduğu tarih itibariyle murisi babasından intikal eden taşınmazlar üzerinde haciz şerhinin bulunmadığı, haczin bildirimden sonra işlendiği dikkate alındığında, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun unsurlarının oluştuğunun kabulü gerekeceği-
İİK'nun 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve 338 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hem tazminat, hem de cezalandırma istemiyle açılan davada, icra hâkimi davanın niteliğine göre hem hukuk, hem de ceza hâkimi sıfatına haiz olup, mahkeme sıfatının tayininde öncelikle cezalandırma isteğinin göz önünde tutulması gerektiği gözetilmeden, HUMK' nun 195, 213 ve 509 uncu maddelerinde yazılı ihtaratı içeren duruşma davetiyesinin sanığa ve müştekiye tebliği ile hukuk mahkemesi sıfatıyla davaya devam edilmesinin isabetsiz olacağı-
Sanığa ait mal beyanı dilekçesindeki, "....iş bu borcumu şu anda ödeyecek maddi gücüm ve param yoktur, ancak borcumu param olması halinde eşit taksitlerle ödeyeceğim şeklindeki beyanının, borcu ne şekilde ödeyeceğini bildirmeye yönelik olduğu-
İhtiyati haciz nedeniyle beyandan önce alacaklı tarafından bilinen malların mal beyanında bildirilmemesi hâlinde, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu oluşmayacağı-
Sanığın mal beyanı dilekçesindeki, ".... Maddi durumum iyileştiğinde ileriye doğru taksitler halinde ödemeye çalışacağım..." biçimindeki beyanı, borcun ne şekilde ödeneceğini içermediği-
Sanığa ait mal beyanı dilekçesindeki, "....Şu anda parasal durumum iyi değil, ödeyecek durumum yoktur, ileriye doğru taksitler halinde ödemeye çalışacağım..." şeklindeki beyanının borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmeye yönelik olduğu-