Mahkemece hüküm kısmında, faize ilişkin kısım için “her bir yıl” ibaresi kullanılmışsa da kabul edilen yılların hangi yıllar olduğunun, kaç yıl için davanın kabulüne karar verildiğinin hüküm kısmında açık şekilde belirtilmediği, bu haliyle hükmün infaza elverişli olmadığı-
Mahkemece hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğunun, hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceğinin açıkça belirlenmediği, o halde mahkemece, her dönem için hükmolunan ecrimisil miktarı ve her dönem için faiz başlangıç tarihi açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde ("....18/04/2006-18/04/2011 dönemine ilişkin olarak her bir davacının hissesine göre ........... tarihli raporda belirtildiği üzere toplam ............ TL ecrimisil bedelinin her dönem sonundan başlayarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine") şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bölge adliye mahkemesince, davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazının kabulü neticesinde ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının sadece vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılarak yeniden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 198 uyarınca konusu yabancı para olan alacakların, iflas tarihindeki TC Merkez Bankası efektif satış kurundan çevrilmek suretiyle masaya kaydedileceği, yabancı para alacakları sıra cetveline geçirilirken, iflas tarihindeki döviz satış kurundan Türk Lirasına çevrilerek kayıt ve kabule karar verilmesi gerektiği, mahkemece, yabancı para cinsinden iflas masasına alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Müflis olmayan bir kısım davalılar yönünden itirazın iptaline yönelik verilen hüküm bölümünde icra inkar tazminatının her bir davalıdan tahsiline karar verilmişken, gerekçeli kararda ise icra inkar tazminatının bu davalılar arasında paylaştırılması yoluna gidilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmasının hatalı olduğu- Davalılar müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sözleşmeleri imzaladığından, davalılar açısından kurulan itirazın iptali veya kayıt kabul hükümlerinde alacak kalemleri yönünden ''tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla'' cümlesinin eklenerek hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Davacının dava dilekçesinde, ecrimisil isteminin yanı sıra elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep ettiğinin de anlaşıldığı, mahkemece, bu talep de değerlendirilerek sonucuna göre, olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekeceği-
Kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği, mahkemece bu ilkeler doğrultusunda temyiz edenin sıfatına göre usuli müktesep haklar gözetilmek suretiyle yeniden bilirkişi raporu alınması gerekeceği- Kabul edilen ecrimisil miktarına dönem sonları itibarıyla yasal faize hükmedilmesi gerekirken, değişen oranlar uygulanmak suretiyle yasal faize hükmedilmesi ve ayrıca daireler bakımından, 4 aylık dönem sonundan itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, her ay için ayrı ayrı faize hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, hâkimin müdahalesi istemine ilişkin olduğu-Mahkemece davacının anataşınmazın çatısının su sızdırmasının önlenmesi için alınacak tedbirlere hükmettiği, ancak kabul yönünden verilen kararda çatının gereken onarımın yapılması için hangi işlemlerin yapılacağının belirtilmemiş olduğu, sadece 18/05/2017 ve 27/09/2017 tarihli bilirkişi raporlarına atıf yapıldığı anlaşılmakta olduğu- HMK'nın 297. maddesine göre mahkemece verilen kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerektiği-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekeceği- Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Somut olayda, davacı 'ecrimisil' talep etmiş olup, mahkemece, bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi, HMK mad. 297/'ye aykırı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-