Cezai şartla ilgili mahkemenin 'ret hükmünün' gerekçesi bulunmadığından değişik gerekçe ile bozulması gerektiği-
Yerel mahkeme karar gerekçesinin dava konusu trafik kazası ile ilgili olmadığı, tamamen farklı bir kaza nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğunun, dolayısıyla denetime imkan bulunmadığının anlaşıldığı, HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen hükümlere uymayan, gerekçesi denetime imkan vermeyen mahkeme hükmünün bu nedenle bozulması gerektiği-
Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasında, mahkemece; davalı alacaklı tarafından sunulan faturaların dip koçanlarının, faturayı düzenleyen şirket ve gerçek kişiden getirtildikten sonra, dosyanın mali müşavir, elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kuruluna tevdii ile, faturayı düzenleyenler ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde de inceleme yaptırılarak, hak ediş raporu, geçici kabul tutanağı ve ekleri, feri müdahil ile borçlu şirket arasında imzalanan idari şartname ve zeyilnameler değerlendirilerek hak ediş kapsamında yapılan ödemenin mahcuzlara ilişkin olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği- Alacaklının dayandığı faturaları düzenleyenlerin, borçlu şirketin defterlerinde kayıtlı olup olmadığının, bedellerinin ödenip ödenmediğinin, mahcuzların defterlerde demirbaş olarak kayıtlı olup olmadığının, incelenen defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulmasının lazım olduğu-
Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebileceği, mahkemece bu usule aykırı olacak şekilde tavzih yolu ile esas hakkında yeniden karar verilmesinin yerinde olmadığı- HMK'nın 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhiminin, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, anılan Kanun'un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Mahkemece karşı davacının tel örgünün kal'i talebine ilişkin olarak herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, mahkemece bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının HMK'nin 297/2. maddesine aykırı olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda (B) blok altındaki kazan dairesinin tahliyesine ve el atmasının önlenmesine dair hüküm kurulmasına rağmen gerekçeli kararda bu hususa yer verilmemiş olması, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki mevcut çelişki HMK mad. 297/2 aykırı olduğu-
Mahkemece kararın gerekçe kısmında; ayrı ayrı paragraflarda olmak üzere şikayetin kabulüne ve şikayetin reddine şeklinde iki farklı açıklama yapılarak gerekçenin kendi içerisinde çelişki oluşturulduğu gibi yine karar kısmı ile gerekçe arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidildiği anlaşılmış olup, anılan çelişkinin giderilerek hüküm tesisi için mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Borçlunun dava dilekçesinde, icra emrinde talep edilen takip sonrası faiz oranına ilişkin de şikayette bulunduğu, mahkemece bu konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece borçlunun takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranına yönelik şikayeti konusunda da inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesis edilmemesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından nafaka alacağına işleyecek faize de itirazda bulunulduğundan, işleyecek faize ilişkin itirazının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğunun, hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceğinin açıkça belirlenmediği, o halde mahkemece, her dönem için hükmolunan ecrimisil miktarı ve her dönem için faiz başlangıç tarihi açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde ("............ TL ecrimisilin dönem sonları itibarıyla hesap edilecek yasal faizi ile birlikte.....") hüküm kurulmasının doğru olmadığı-