Davacının müstakilen kendi payı için açtığı bir dava bulunmadığı ve davacı annesinden gelen pay için davaya devam edildiği gözönüne alınarak sonuca gidilmesi gerekirken tespit edilen ecrimisilden diğer davacı ile eşit pay alacak şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Davalı tarafından ürün bedeli olarak ödenen paranın tarafların mirasbırakanının payından düşülerek ecrimisil hesaplanması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında, mahkemenin önce dava koşullarının var olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapması, olmadığının tesbiti halinde davanın ön koşul yokluğundan reddi ile yargılama giderinin davacı aleyhine hükmederek, davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmetmesi, dava koşullarının varlığı halinde ise dava konusu borcun yargılama sırasında ödenmiş olması nedeni ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, HMK. mad. 331 uyarınca, tarafların haklılık durumları konusunda bir değerlendirme yaparak, vekalet ücretinin AAÜT‘nin 6. maddesi gereğince nisbi vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiği-
Anayasanın mad. 141 ve HMK mad. 297/1-c bendi hükmüne aykırı şekilde, mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi raporunun, davalı tarafa usulünce tebliğ edilmeksizin savunma hakkının kısıtlanması suretiyle HMK mad. 281'e aykırı davranıldığı-
Mahkemece verilen yıkım kararının kanalizasyon hattına mı yoksa rogar kapaklarına mı yönelik olduğunun anlaşılamadığı, hal böyle olunca; HMK'nin 297/2 maddesi uyarınca kararda, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulması gerekirken yıkılmasına karar verilen şeyin tespit edilemeyecek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemenin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararında, yasada tanımlanan şekilde uygun bir gerekçe kısmının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece yasa hükümlerine uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, maddi olaya, talebe ve savunmaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun ve usulüne uygun hüküm yazılması konusundaki Dairemiz kararını gerekçeymiş gibi yazarak karar vermesinin doğru olmadığı-
Taraflara tefhim edilen kısa kararda "davanın kabulüne" denildiği halde gerekçeli kararda, "...itirazın iptali ile takibin devamına, davacı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına..." şeklinde karar verildiği, saptanan bu çelişki karşısında, İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca da mahkeme kararının bozulması gerektiği-
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerekeceği, alınan bilirkişi raporunun, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirme gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olması gerekeceği- Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazlarda payı olmadığı halde, hüküm fıkrasında, "...davalılardan hisseleri oranında tahsiline..." şeklinde karar verilmesinin infazda tereddüt oluşturacağından doğru olmadığı-
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemi-
Kadın ve ortak çocuk yararına bağımsız tedbir nafakası davasında hükmolunan tedbir nafakalarının kesinleştiği nazara alındığında mahkemece tahsilde tekerrür olmamak üzere asıl davada kadın ve ortak çocuk lehine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken kadın ve ortak çocuk yararına yeniden bağımsız tedbir nafakası davasında nafakaya karar verilmesinin doğru olmadığı- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının çok olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi tazminatın çok olduğu- Davalı-davacı erkek tarafından açılan yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak değerlendirilmediği, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hangi olayların sabit olduğunun ve tarafların kusur durumunun da kararda belirtilmediği, açıklanan nedenlerle davalı-davacı erkek tarafından açılan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına dair kararın gerekçesiz olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesindeki unsurları içermediği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen tedbir nafakasının çok olduğu-