Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu- Kanunun bu hükmüne aykırı olarak davalı tarafın, plan ve projeye aykırı olarak gerçekleştirdiği imalatların nelerden ibaret olduğu ve bunların ne şekilde eski hale getirileceğinin hüküm fıkrasında açıkça belirtilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece takibe konu edilen kıdem tazminatı ve fazla mesai alacaklarının faiz hesaplamalarına ilişkin olarak iki ayrı bilirkişi raporu alınmakla; gerekçede 27/11/2015 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaların esas alındığı belirtilmiş ise de hüküm kısmında 22/2/2016 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre ortaya çıkan rakamlar esas alınmak suretiyle hüküm kurulduğu görüldüğünden, HMK'nun 297 ve 298. maddelerine uygun olarak açık, net, anlaşılır ve infazda tereddüt oluşturmayacak nitelikte bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Yerel mahkemenin usulden ret kararı gerekçesinde yer alan “Esasen davacı tarafça ve tanıklar tarafından davalı köy tüzel kişiliğinin Euro olarak borç aldığı beyan ve iddia edilse de borcun miktarı dahi açık ve net değildir” şeklindeki ifadesi dava ön koşulu yokluğundan reddedilmiş bir davada delilleri değerlendiren, işin esasına temas eden kabuller içeren bir gerekçe olup, uyuşmazlıktan yeni uyuşmazlıklar doğurabilecek mahiyet arz ettiğinden hukuka uygun bir karar gerekçesinden bahsedilemeyeceği-
Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporuna ve ........ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ........ Esas sayılı dosyasına ilişkin karara dayanılarak, takipten önce borcun ödendiği belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiği, ancak kabul halinde takibin akıbeti hakkında bir hüküm kurulmadığının, başka bir deyişle hangi konunun hüküm altına alındığının belirtilmediğinin görüldüğü, mahkemece, HMK'nun 297/2 ve İİK’nun 33/1 maddelerinde yer alan hükümler nazara alınarak, infazda tereddüde yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Cezai şartla ilgili mahkemenin 'ret hükmünün' gerekçesi bulunmadığından değişik gerekçe ile bozulması gerektiği-
Yerel mahkeme karar gerekçesinin dava konusu trafik kazası ile ilgili olmadığı, tamamen farklı bir kaza nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğunun, dolayısıyla denetime imkan bulunmadığının anlaşıldığı, HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen hükümlere uymayan, gerekçesi denetime imkan vermeyen mahkeme hükmünün bu nedenle bozulması gerektiği-
Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasında, mahkemece; davalı alacaklı tarafından sunulan faturaların dip koçanlarının, faturayı düzenleyen şirket ve gerçek kişiden getirtildikten sonra, dosyanın mali müşavir, elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kuruluna tevdii ile, faturayı düzenleyenler ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde de inceleme yaptırılarak, hak ediş raporu, geçici kabul tutanağı ve ekleri, feri müdahil ile borçlu şirket arasında imzalanan idari şartname ve zeyilnameler değerlendirilerek hak ediş kapsamında yapılan ödemenin mahcuzlara ilişkin olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği- Alacaklının dayandığı faturaları düzenleyenlerin, borçlu şirketin defterlerinde kayıtlı olup olmadığının, bedellerinin ödenip ödenmediğinin, mahcuzların defterlerde demirbaş olarak kayıtlı olup olmadığının, incelenen defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulmasının lazım olduğu-
Mahkemece karşı davacının tel örgünün kal'i talebine ilişkin olarak herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, mahkemece bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının HMK'nin 297/2. maddesine aykırı olduğu-
Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebileceği, mahkemece bu usule aykırı olacak şekilde tavzih yolu ile esas hakkında yeniden karar verilmesinin yerinde olmadığı- HMK'nın 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhiminin, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, anılan Kanun'un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda (B) blok altındaki kazan dairesinin tahliyesine ve el atmasının önlenmesine dair hüküm kurulmasına rağmen gerekçeli kararda bu hususa yer verilmemiş olması, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki mevcut çelişki HMK mad. 297/2 aykırı olduğu-