Davacı Hazine vekilinin, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak dava açmış olmasına ve taşınmazlara ait tapu kayıtları celbedilerek her iki parsele ilişkin keşif icra edilmesine rağmen, sadece 2 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak hüküm tesis edilmesi, 1 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Anayasa ve kanun hükümleri nazara alınmadan, “gofre bedelinin iadesi” istemine yönelik herhangi bir gerekçe açıklamaksızın sair taleplerin reddi kapsamında bu talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kısa kararda, mevcut yapıların kal'ine denilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, kal talebi hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmamış olup, iki karar arasında çelişki yaratıldığı, kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin, mahkemelere ve yargıya olan güveni sarsacağı gibi infazda duraksamaya yol açacağı, hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karar olup, gerekçeli kararın da buna uygun olması gerekeceği, hükmün, bu nedenle Kanun'a, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na aykırı olarak tesis edildiği-
Mahkeme gerekçesinde bilirkişi raporunun faiz yönünden değil ise de asıl alacak yönünden yerinde ve hükme esas alınabilecek nitelikte geçerli ve olaya uygun bulunduğu belirtilmiş olmasına ve mezkur bilirkişi raporunda 2.000 TL’nin hisse devir bedelinden mahsup edilmek üzere avans olarak verildiği kabul edilerek ödeme tarihi olan 02.06.2011’den, kalan 13.000 TL’nin ise 14.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilinin istenebileceği mütalaa edilmiş olmasına karşın hükümde, salt 13.000 TL’lik asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğunun anlaşıldığı-