Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun uygulamasına göre; abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de müteselsilen sorumlu olacağı- Davada, su abonesi olan davacının aboneliğini sonlandırmadığı sürece tüketilen su bedelinden sorumlu olduğu, daha az tüketim yaptığına dair bir iddia da ileri sürülmediğinden bilirkişi incelemesine gerek olmaksızın davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece gerekçede formüle göre yapılan hesaplamaya itibar edildiği belirtilmiş ise de kısa karar da ......... TL değer kaybı ve ....... TL ekspertiz fatura giderine hükmedildiği, bu haliyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu, bu durumun HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
Alacaklı vekili, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini gerekçeli kararın tebliği ile öğrendiğinden, gerekçeli karar tebliği tarihine göre vekalet ücreti ve yargılama gideri ile sınırlı olarak yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu-
Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumların Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırıp, belirsizlik ortamına neden olacağı- Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermesi ile direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebileceği- Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği-
Mahkemece hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğu yazılı ise de hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceğinin açıkça belirlenmediği, o halde mahkemece, her dönem için hükmolunan ecrimisil miktarında faiz başlangıç tarihi açıkça belirtilerek hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı ......... tarihli kısa kararında hem "Davanın kabulü ile” ve hem de “Davanın kısmen kabulü ile” denildiği halde, gerekçeli kararda “Davanın kısmen kabulü ile” şeklinde yazıldığının görüldüğü, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-
Mahkemece, biri ıslak imzalı diğeri elektronik imzalı olmak üzere, birbirinden farklı gerekçeler içeren, çelişkili iki karar oluşturulmasının doğru olmadığı- 1086 sayılı HUMK döneminde tarafın delil olarak sair delile dayanmış olması durumunda bunun yemini de kapsadığının kabul edildiği, bu şekilde uygulama yapıldığı, somut olayda, dava 1086 sayılı HUMK döneminde açılmış olup, davacılar vekilinin dava dilekçesinde ".... her türlü kanuni delil...." ibaresine yer verdiğinden, yemin deliline dayandığının kabulü gerekeceği, o halde mahkemece, davacı tarafa yemin teklifi hakkının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın doğal olaylar ve eylemler sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği incelenerek bu olgular tartışılmalı ve orman niteliği kısmen veya tamamen kaybolmuş ise, çekişmeli bölümler üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların sayısı ve yaşları kesin olarak saptanmalı, çekişmeli taşınmazların nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodlarla kesin olarak saptanarak oluşacak sonuca göre ve davacı Orman Yönetiminin Bakanlığa karşı açtığı davanın ise pasif sıfat yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İstinaf incelemesi sonucunda verilen kararın hüküm fıkrasında, HMK m.297/2'ye göre tarafların talepleri hakkında karar verilmesi, onlara yüklenen borç ve tanınan hakların tereddüt oluşturmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde kararın hüküm bölümünde de gerekçeye ait sözlerin tekrar edilmesinin doğru görülmediği-