Protokolün 10. bendinde belirtilen araç ile ilgili olarak davacı kadının elinde bulunan aracın iade edilip edilemeyeceği, 0 km aracın teslim edilip edilmeyeceği , teslim edilecekse ne zaman teslim edileceği açık ve kesin olarak anlaşılamadığından, 0 km aracın marka ve modeli belirtilmediğinden kesin ve tereddütsüz infaza elverişli bir hüküm olduğunu söyleyebilme olanağının olmadığı-
İster brüt, ister net miktarlar talep edilsin, hüküm fıkrasında işçilik alacağı miktarları gösterildikten sonra net mi yoksa brüt mü olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiği-
20. HD. 10.10.2019 T. E: 641, K: 5748-
Bilirkişi heyeti, raporunu ibraz ettikten sonra bu heyete yeni bir kişi eklenmek sureti ile rapor alınmasının isabetsiz olduğu-
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde kazada yaralanan şahsın anne ve babası olan diğer davacılar yönünden 10.000,00'er TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, yerel Mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3 no'lu bendinde adı geçen davacılar yönünden 500,00 TL tek bir kalem manevi tazminata hükmedildiği, mahkemenin gerekçeli kararının ifade olunan sebeple, infazda tereddüt uyandıracak mahiyette olup, bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. (HMK'nun 297/II maddesi) maddesine aykırılık teşkil ettiği- Yerel Mahkemece, ATK'nun belirlediği maluliyet oranına göre aktüerya bilirkişisinden ek hesap raporu aldırılıp taraflara tebliğ edilmek suretiyle rapora beyan/itirazda bulunmaları için süre verilmeksizin, karar gerekçesinde; ATK 3. İhtisas Kurulu'nca tespit edilen maluliyet oranı olan %5,1 oranının maddi tazminatın hesabında esas alınması gerektiğinden, bu işlemin de basit bir hesaplama gerektirmesi nedeniyle yeniden ek bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmediği ifade edilerek, orantı yapmak suretiyle davacının 5.425,26 TL tutarında maddi tazminat talep edebileceği sonucuna varıldığı ve davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları kısıtlanarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların ayrı davalar olduğu gözetilerek birleştirilen dava hakkında ayrı hüküm kurulması gerekirken HMK'nin 297/2. maddesine aykırı olacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, keşif yapılmışsa da, taşınmazın hali hazırdaki eylemli durumu ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden olup olmadıklarının yeterince araştırılmadığı, taşınmazın 1988 tarihli memleket haritasında gösterilmesi ile yetinildiği, 1982 yılına en yakın hava fotoğraflarının incelenmediği, incelenen 1977 tarihli hava fotoğrafında da taşınmazın gösterilmediği, dava konusu taşnmazın hükmen orman olarak tesciline ilişkin dava dosyasının ve güncel tapu kaydının getirtilmediği, taşınmazın hangi niteliğiyle hazine adına kayıtlı bulunduğunun belirlenmediği ve ayrıca 2/B madde uygulamasına ilişkin tutanakların tümünün getirtilmediğinin görüldüğü, bu haliyle mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı-
20. HD. 02.10.2019 T. E: 637, K: 5444-
Yerel mahkemece direnme kararında "ilk kararın gerekçesine ve hükme esas alınan, sağ kalan eşin rapor tarihindeki yaşına göre değerlendirme yapan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğinin" ayrıca belirtilmiş olması karşısında, direnme kararının "gerekçe" içerdiği-Davacı eş ve çocuğunun destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında davacı eşin çocuk sayısı, içinden bulunduğu sosyal ve ekonomik durum göz önüne alındığında, "rapor tarihine kadar geçen zamanda da evlenmemiş olduğu, evlenme şansı bulunmadığı" yönündeki bilirkişi raporunun hükme esas alınmak suretiyle tazminatta bir indirime gidilmesinin hatalı olduğu-
Kısa karar ile hüküm fıkrası ve hükmün gerekçesi arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-