Bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı, direnmenin gerekçesinin de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda gösterilmesi gerektiği-
Mahkemece, HMK. mad. 297’ uyarınca özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı direnmenin gerekçesinin de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kararda gösterilmesi gerektiği-
Yenileme emri ve borç bildirim muhtırasının borçluya tebliğ edilmesi üzerine, borçlu, itfa itirazı ile birlikte yenileme emrinde bildirilen faiz miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek ödeme emrinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğundan, faize ilişkin şikayeti hakkında herhangi bir inceleme yapılmamış olmasının HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı olduğu-
Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Direnme kararı verildikten sonra mahkemece HMK. mad. 294 ve 297'ye uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturulması ve buna uygun bir gerekçeli karar yazılması gerektiği-
Kararın gerekçe kısmında; davanın reddine karar verilmesi yönünde kanaat oluşmasına rağmen, davanın kabulüne karar verilerek, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra İflas Kanunu'nun 281/2. maddesinde tasarrufun iptali davalarına özgü özel bir ihtiyati haciz düzenlemesinin yer aldığı, bu maddeye göre hakimin iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceğinin hüküm altına alındığı,  İİK'nın 257 ve izleyen maddelerindeki genel ihtiyati haciz kurallarından farklı olarak burada teminat alınmasının da zorunlu olmadığı-
Borçlu şirketle davacı 3. kişi şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunmaları, borçlu şirketin ticari ikamet adresini değiştirdiği tarih ile 3. kişi şirketin haciz mahallinde şube açma tarihlerinin birbirine çok yakın olması, borçlu şirketin yeni adresinde herhangi bir faaliyetinin bulunmaması, borçlu şirketin haciz mahallinde kullandığı telefonun 3. kişi şirket tarafından devralınması, haciz mahallinde hazır olanın, borçlu şirketin eski yetkilisinin babası, 3. kişi şirketin çalışanlarından ...'ın da kardeşi olması, borçlu şirketin yakın dönemdeki birçok çalışanının aynı kişiler olması karşısında, yapılan satış ve devir işlemlerinin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olduğu, borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirket arasında sıkı bir organik bağ bulunduğu gerekçesi ile davacı alacaklının isihkak iddiasının reddine ilişkin açtığı davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulduğundan, buna ilişkin her hangi bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
"Borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere" tazminata mahkum edilemeyeceği- Tazminat oranının açık ve net bir şekilde belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece hükmün gerekçesinde “...hesap bilirkişiden alınan ............ tarihli bilirkişi raporunda; davacının geçici iş göremezlik süresi zararının 1.278,24 TL, bakım giderinin 877,50 TL, diğer tedavi giderlerinin 210,00 TL, ulaşım giderlerinin ise 300,00 TL olup toplam maddi tazminat alacağının 2.665,74 TL olduğunun bildirildiği, taraf itirazları üzerine alınan ............. tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı tarafça iddia edildiği üzere ödenmiş olan 200,00 TL ambulans giderinin mahsubunun sayın mahkemece kabul edilmesi halinde kalan maddi tazminat alacağının 2.465,74 TL olduğu, kabul edilmemesi halinde ise 2.665,74 TL olduğunun açıklandığı, alınan raporlar, yargı denetimine açık, hüküm kurmaya yeterli olduğu ve uzman bilirkişiden alınmış olduğu...” belirtilmiş olmasına rağmen hükümde 6.350,00 TL'nin tahsiline karar verildiğinin yazılmasının HMK'nun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiği-