İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla hüküm içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği, bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece, davacı- karşı davalı kadının başlangıçta rızası ile evlendiği eşinden, aile baskısına iradi bir duruş gösterememesi ve düşüncesini değiştirmesi sebebiyle boşanmak istediği hususu gerekçede belirtilerek erkeğin boşanma davası kabul, kadının boşanma davası ise reddedilmiş ancak kadının aile baskısı sebebi ile evlilik ile ilgili düşüncesinin değiştiği bu sebeple bu hususta kadına kusur yüklenemeyeceğinden bahisle, tazminat gerektirmediği şeklinde ki gerekçe ile kendi içinde çelişki yarattığı-
Kısa kararda, hükmedilen alacağa faiz işletilmesine yönelik karar verilmemiş olmasına rağmen, gerekçeli kararda; davanın kabulüne (davacının tüm alacağının bu dava kapsamı itibariyle 75.000 TL olduğunun tesbitine) 53.600,00 TL'nin davalı şirket ile diğer davalı kişiden müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, hükmedilen bu miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına şeklinde hüküm tesis edilmesi HMK.'nın 297/son maddesi ve fıkrasına aykırılık teşkil etmiş olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkinin oluşturulması nedeniyle hükmün bozulması gerektiği-
Temyize konu davada mahkemece, kararın gerekçesinde "..İzah edilen tüm hususlar ışığında davanın reddi gerekmiş aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir." denildiği, oysa ki hüküm fıkrasının 1. bendinde "Davacının davasının kabulü ile; davalının ............... İcra müdürlüğü'nün ............... Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine" denilerek gerekçe ile karar arasında çelişki yaratıldığı, bu hususun HMK 297. maddesine aykırı olduğu-
Mahkemece tahsile karar verilen maddi tazminatın hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açık ve şüphe uyandırmayacak biçimde karar yerinde gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “davanın kabulü ile 6.205,84 TL’nın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,’’ şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda “davacı tarafından toplam ödeme yapılan miktarın 8.457,18 TL olmasına rağmen davanın tümünün kabulüne karar verilmiş ise de, kısa kararda miktarın yanlış yazıldığı’’ denilmiş olmasının, kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu-
Davacının davalı yönünden başlattığı takibe haksız olarak itiraz ettiği anlaşıldığı, davacı lehine davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedildiği, mahkemece, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması HMK mad.297'ye aykırılık teşkil ettiği-
HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün tefhiminin, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağının etraflıca düzenlenmiş olduğu- HMK'nun 297/II maddesinde ise hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğunun açıklandığı- Başka bir anlatımla, tesis edilen hükmün, infazı kabil ve uygulanabilir olması gerektiği-
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının davacıya ......... TL abonelik borcunun olmadığının tespitine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile ........... TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiş ise de; davacının tüm taleplerini karşılar şekilde hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacının taleplerinden her biri hakkında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, kararın gerekçe kısmında, kısmen kabul edilen maddi tazminat miktarının 58.400,91TL olduğu ancak sehven hükme 58.491,00TL yazıldığından bahsedilmiş; açıklanan şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu, mahkemece değinilen bu yön göz ardı edilerek, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-