Kararın gerekçesiz olmasının T.C. Anayasası'nın 141 ve HMK.nun 297. maddelerine aykırı olup, bozma sebebi olduğu- Alacak davalarında dahili dava yoluyla davalı ithalinin mümkün olmadığı-
Davacının vekili olan davalının uhdesinde tuttuğu iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkin olan davanın, davacının davalı hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali amacı ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada, HMK. 297 hükmüne aykırı olarak yazılan kararın hukuka uygun olmadığı-
Trafik kazası nedeniyle yoksun kalınan kazanç kaybının tahsili talebine ilişkin itirazın iptali davasında, kısa kararda ve gerekçede "dava konusu alacak likit olmadığından ve yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminatı yönünden talebin reddine" yazıldığı halde hükümde “davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine“ denilmesinin bozma nedeni olduğu-
Kural olarak işçilik alacakları brüt olarak hüküm altına alınması gerektiği- Davacının alacaklarını net miktar üzerinden talep etmesi hâlinde ise, hüküm fıkrasında talep dikkate alınarak alacakların net olarak hüküm altına alınması gerektiği-Mahkemece hüküm altına alınan miktarların net ya da brüt olduğunun gerekçede belirtilmesinin yeterli olmadığı, hüküm fıkrasında da hüküm altına alınan alacakların net ya da brüt olduğunun açıkça yazılması gerektiği-
Kararın gerekçe kısmında; bahsi geçen 89/1. haciz ihbarnamesine ilişkin şikayet ile ilgili olarak ihbarnamenin iptaline karar verilmesi yönünde kanaat oluşmasına rağmen, sehven düzeltilmesi yönünde hüküm kurulduğu belirtildikten sonra, hüküm bölümünde, anılan ihbarname geçerli kabul edilip tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilerek, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü borca itirazı da incelenerek bu talebi konusunda HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında takip sonrası işleyecek faiz oranına ilişkin itirazının da bulunduğu, İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu olumsuz bir kararın verilmediği, mahkemece, bu husus da incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davalı ... ve .... hakkında verilen kararın kesinleşmiş olduğundan bahisle Dairenin bozma ilamına yanlış anlam verilerek bu davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve karar başlığında dahi gösterilmemesinin bozmayı gerektirdiği-
Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti ile birlikte işlemiş faiz konusundaki itirazının da incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta olumlu veya olumsuz karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Borçlunun imzaya itirazı üzerine icra mahkemesince, İİK'nun 170/2. maddesi uyarınca, takibin geçici durdurulmasına karar verilmediği, bu yöndeki tedbir talebinin 11/05/2015 tarihli tensip ara kararı ile reddedildiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlu aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Tefhim edilen, kısa kararda birleşen dava ile ilgili hüküm kurulmamasına rağmen, gerekçeli karar ile birleşen dava ile ilgili hüküm fıkrasının eklenmiş olduğundan, karar ile gerekçeli karar arasındaki bu çelişkinin bozma nedeni olduğu-