Trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, hüküm fıkrasında; hangi davalıdan olduğu belirtilmeksizin, “...6.000,00 TL'nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine...” şeklinde tereddüte mahal verecek bir karar verilmesi, yine kısa kararda tazminatın “...davalılardan müteselsilen tahsiline...” denilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taşıt kredisinden kaynaklanan tüketici kredisi olduğu ve şikayetçi borçlunun söz konusu kredi sözleşmesinin kefili olduğu, takibin asıl borçlu ile beraber şikayetçi kefil hakkında başlatıldığı görülmekle, mahkemece, 4077 s. K. mad. 10/3 uyarınca inceleme yapılması gerektiği-  4077 s. K. mad. 15 uyarınca, alacaklının, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği- Hakimin borçlunun taleplerin her biri hakkında karar vermesi gerektiği-
Kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin, artık bu kararını değiştirmesine yasal olanağın olmadığı, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olmasının, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin, Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nun emredici nitelikteki 294. ve 297. maddelerine de aykırı bir durum yaratacağı- Gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu ve bu karar başlı başına bozma sebebi olduğu-
Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karar olup, gerekçeli kararın da buna uygun olması gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü çek tazminatı ve çek komisyonuna yönelik itirazları da incelenerek, anılan konularda HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kat malikleri dava dilekçesi ile, gerek konutlardaki gerekse ortak alanlardaki ayıpların ücretsiz olarak onarılmasını talep etmiş olup verilen kararda, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu da gözetilmek suretiyle her bir davacı için ayrı ayrı hüküm kurularak, her bir davacıya ait bağımsız bölümde yapılacak işlerin şüphe ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği-
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda düzeltilen her bir alacak kalemi ile iş bu kalemlere işletilen faiz miktarlarının hüküm sonucunda ayrı ayrı gösterilmesi suretiyle hüküm tesisi gerekirken, HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı olarak alacak ve faiz kalemlerinin toplam miktarının düzeltilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tazminat davası-
Borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında alacakların nete çevrilmeden icra takibine konu edildiği, işleyecek faiz oranı %9 yasal faiz olarak talep edilmiş ise de değişen oranlara göre yasal faizin talep edilmesi gerektiği, icra emrinde taraflarına tanınması gereken sürelere yer verilmediği, dayanak belgelerin taraflarına tebliğ edilmediği yönünden de şikayetlerinin bulunduğu, İcra Mahkemesi'nce bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, mahkemece, anılan şikayetler değerlendirilerek oluşacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının davacıya ait borcu üstlendiği ve borcu ödediği ve davalının davacıya borcu olmadığı gerekçe gösterilerek esastan red, aynı zamanda borç ödeme vaadinin üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmiş olması nedeniyle zamanaşımından davanın reddine karar verilerek usulden red sebebi oluşturularak davada hem usulden ve hem de esastan ret gerekçesi oluşturularak karar verilemeyeceği-