Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; davalı hem yetkiye hem borca itiraz ederken, davacı taraf, taraflar arasındaki akdi ilişkinin kanıtı olarak bazı belgeler sunmuş ve davalının ticari ilişki nedeni ile davacıya bir takım ödemeler yaptığını öne sürmüştür. Bu durumda mahkemece bu yönler üzerinde durulup inceleme yapılarak BK’nun 89. maddesi hükmünün olaya uygulanabilirliği tartışılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; takip ve iddia konusu faturaların davalı adına irsaliyeli ve açık olarak düzenlendiği, bu faturaları davalı kendi defter kayıtlarına işleyip, içerikleri konusunda bir itiraz sürülmemesi karşısında, mahkemenin davayı kabulünde isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı banka, “tüketici kredisi borçlusu olan davalının borcunu ödemediğini” ileri sürerek muaccel olan alacağın tamamı için, icra takibinde bulunmuşsa da, muacceliyet şartının gerçekleşmesi için bunun sözleşmede kararlaştırılmış olması, tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödememesi ve en az bir hafta süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulması gerekeceği-
Kiralananın icra zaptı ile ve çilingir çağrılmak suretiyle teslim edildiği dosya içeriğinden anlaşılmakla, mahkemece tahliye tarihinin “icra zaptındaki tarih olduğu” kabul edilerek karar oluşturması gerekirken, aksi sabit oluncaya kadar geçerli icra tutanağı yerine tanık beyanlarına dayanan kararın bozulması gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunu hazırlayan kişi ile davada borçlu olduğu iddia edilen şirket arasında hizmet ilişkisi bulunduğu, sunulan kanıtlarla anlaşıldığında, bu kişinin raporuna dayanılarak oluşturulan mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Çek asıllarının bankaya ibrazı durumunda kısmi ödemenin talep edilebileceği-
İtirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödemenin düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekip, takipten sonra, ancak davadan önce yapılmış ödemeler için dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacağı-
5464 sayılı Banka Kartları Kanununun geçici 4.maddesi uyarınca davalının davacı bankaya müracaat ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu başvurunun anılan yasa hükümlerindeki koşulları taşıyıp taşımadığı araştırılarak, koşullara uygun ise belirtilen yasa hükmüne göre davacı bankaca ödeme planı düzenlenip, davalıya bu ödeme planı uyarınca ödemesi konusunda ihtar yapılmalı, son taksidin ödenmesine kadar beklenilmeli, ancak taksitlerden birinin ödenmemesi halinde anılan yasa hükmünden yararlanamayacağı gözetilip ona göre karar verilmesi gerekeceği-
Kira sözleşmesine göre, kira sözleşmesinin bağımsız bölümün kiracıya teslimi ile başlayacağı ve damga vergisinin kiraya verene ait olacağı, “damga vergisinin kiraya veren tarafından karşılanması halinde, bu bedelin kiracı tarafından kiraya verene ödeneceği” karara bağlanmıştır. Kira akdinin davacı kiraya verenin kusuru nedeni ile yürürlüğe girmediği mahkemenin de kabulünde olduğundan, yürürlüğe girmeyen kira sözleşmesi nedeni ile kiracıyı damga vergisinden sorumlu tutan mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Kefil, asıl borçlunun alacaklıya olan borçlarının ödenmesini teminat altına alıp, kendi sorumluluğu da kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçları ile belirlenip, asıl borçlunun borcunun doğum tarihinin, kural olarak kefilin sorumluluğunu etkilemeyeceği, davalı kefiller diğer davalı şirketin borcuna kefil olduklarına göre, mahkemece yapılacak işin “kefillerin sorumlu oldukları miktarın yaptırılacak bir bilirkişi incelemesiyle belirlenerek” bir karar verilmesi olacağı-