Dava konusu ilamsız icra takibine konu edilen bonoların zamanaşımına uğradığı tartışmasızdır. Davacı bonolarda lehtar durumunda olup temel ilişkiye dayanarak alacak talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece zamanaşımına uğramış olan bonoların temel ilişkiye dayanan davacı açısından “delil başlangıcı” olduğu ve davacının alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilmeden ve davacıya alacağını kanıtlamaya elverişli delilerini sunma olanağı tanınmadan, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacı bankanın haklı çıktığı ve bakiye ilam harcı ile karar harcının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Davalıların yatırmadığı harçlar nedeni ile haklı çıktığı davanın kararının davacıya tebliğ edilmemesi, hak arama özgürlüğünü engelleyici ve mahkeme kararlarına erişim hakkını kısıtlayıcı bulunduğundan mahkemece verilen “harç yatırılmadığından…” şeklindeki kararının bozma gerektireceği-
Dava, faturalı mal satışından kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı cevabında akdi ilişkiyi inkâr etmeyerek “borcun ödendiğini” savunmuştur. Bu durumda mahkemece, BK.’ nun 73/1. maddesi uyarınca alacaklının ikametgâhı icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken “mahkemenin yetkisizliğine” karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı temel ilişkinin ispatı gerekir. Ayrıca tek yanlı olarak düzenlenen faturanın, faturayı düzenleyen davalının kendi ticari defterine kayıt edilmiş olması da, alacağının varlığını ispatlamaz. Somut olayda davalı, davacıdan satın aldığı ve bedelini ödemediği mal için davacıya hizmet verdiğini ve bu nedenle fatura düzenlediğini belirtmişse de, bu faturanın davacı şirkete veya yetkilisine tebliğ olunduğunu ispatlayamamıştır. Bu durumda mahkemece, ispat külfetinin davalı yanda olduğu ve hizmet bedeli talep etmesine ilişkin akdi ilişkiyi kanıtlaması yönünde davalıdan delilleri sorularak, oluşacak sonuca göre karar gerekirken, “tek yanlı olarak düzenlenen hizmet faturasının kendi defterinde kayıtlı olduğu” gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Senedin önyüzünde şirket kaşesi üzerinde tek bir imzanın bulunduğu,senedin tanzim tarihi itibariyle keşideci şirket yetkilisinin yetkisinin devam edip etmediği araştırılarak, devam ediyorsa TTK.nun 678. maddesi uyarınca davacının şahsen sorumlu olacağı,yetkisi devam ediyorsa senet üzerindeki tek imzanın keşideci şirketi sorumlu kılacağı, davacının şahsi sorumlunun bulunmayacağı-
Zamanaşımına uğramış olan bonolar nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş olduğundan ve davacı temel ilişkiye dayandığını belirttiğinden, somut olayda dava konusu bonolar yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilir ve davacı alacağını tanık dâhil her türlü delille ispat edebilir. Başka bir anlatımla ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı TTK.’ nun 644. maddesine dayalı bir iddiada bulunmadığı için, somut olay bakımından TTK.’ nun 644. maddesinin uygulama yeri yoktur. Hal böyle olunca ispat külfetinin davalıya yüklenmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Süresinden sonra yapılan itiraz icra takibini durdurmayacağından ve somut olay bakımından süresinde yapılmış bir itirazdan söz edilemeyeceği için, dava konusu icra takibi kesinleşmiş olduğundan ve dava şartları re’sen gözetilmesi gerektiğinden, somut olayda da dava şartı oluşmadığından, başka bir anlatımla kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, davacı alacaklının yetkili icra dairesinde ilamsız takibe başlaması veya icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi gerekir. İcra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığının tespiti halinde dava ön şartı bulunmadığından reddi gerekeceği; bu durumda ise karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 7/2. maddesi uyarınca maktu vekâlet ücretini geçmemek üzere nispi vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğü bulunacağı-
Açılan dava sonunda borcun bir kısmı bakımından itirazın iptaline karar verildiği, davalının bakiye borcunun aidat ve personel avans borcu olduğu, aidat borcu bakımından taleple bağlı kalınması gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulünde usul ve yasaya aykırılık olmadığı-