Dava, İİK.’ nun 67/1. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının amacı borçlunun itirazı üzerine duran icra takibine yönelik itirazın kaldırılmasını ve bunun sonucunda takibin devamını sağlamaktır. Davanın bu niteliği gözetilerek mahkemece kabul edilen kısım yönünden itirazın iptali ile takibin devamına biçiminde hüküm oluşturulması gerekirken, dava “alacak davası”ymış gibi tahsile hükmedilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava, tacirler arası ticari ilişkiye dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ticari ilişki proforma faturaya dayalıdır. Bu itibarla tarafların ticari defterleri de incelenip diğer belgeler de değerlendirildikten sonra uzman bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.’ nun 67/2. maddesine göre itirazın iptali davasında haksız çıkan davacının tazminata mahkûm edilebilmesi için takibinde kötüniyetli olması zorunlu olup, davacının kötü niyetle takip yaptığını gösteren deliller bulunmadığı halde, davacının inkâr tazminatına mahkûm edilmesinin hükmün bozulmasını gerektireceği-
Çek asıllarının bankaya ibrazı durumunda kısmi ödemenin talep edilebileceği-
BK.’ nun 583. maddesi gereğince kefalet akdinin geçerliliğinin, sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede belirlenmiş olması koşuluna bağlı olduğu-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp, oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 4667 sayılı yasa ile 02.05.2001 tarihinde yapılan değişiklikten sonraki 164. maddesinde, sözleşmenin geçerli olabilmesi için değişiklikten önce mevcut “başarıya göre değişme” koşulu kaldırıldığından, “davanın olumlu sonuçlanması halinde ücret ödeneceği”ne ilişkin sözleşmenin geçersiz sayılamayacağı-
Kredi kartı borcu nedeniyle bankalarca kart hamili ve/veya kefili aleyhine açılacak davalarda genel mahkemelerin görevli olacağı-
Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri gözetilip, karar yerinde tartışarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, “taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı”ndan bahisle, olaya uygun olmayan gerekçelerle “davanın reddine” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
HMK.’ nun 19. maddesinin 3. fıkrası uyarınca yetki itirazında bulunan taraf “yetkili mahkemeyi beyana mecburdur. Davalı yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemenin İstanbul veya Kadıköy mahkemeleri olduğunu” açıklamış ancak, dava dosyasının bu mahkemelerden hangisine gönderilmesini istediğini belirtmemiştir. İki yer birden yetkili olarak gösterilerek yapılan yetki itirazı usulüne uygun bir yetki itirazı olarak kabul edilemez. Bu durumda mahkemece yetki itirazının belirtilen gerekçelerle reddine karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-