Davalının takip dayanağı faturalar ve içeriğindeki malları teslim aldığının ve yasal süresi içerisinde ayıp ihbarının yapılmadığının tespiti durumunda, mahkemece “davanın kabulüne” karar verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmayacağı-
Elektrik kullanım bedelinden doğan alacak “likit” nitelikte olduğundan, davacı yan lehine inkar tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Dava, davacı banka tarafından asıl borçlu ve davalının da aralarında bulunduğu kefiller aleyhinde ’tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla’ genel haciz yolu ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Kefilin borçlu ile birlikte müteselsil olarak sorumlu olması halinde, alacaklının asıl borçluya müracaat etmeden ve ipotekleri paraya çevirmeden kefil aleyhine takip yapabileceğinden, bu durumda davacı bankanın tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı kefil aleyhine icra takibi başlatmasında yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı- NOT: Şimdi, teni TBK. 585 uyarınca; müteselsil kefile başvurmadan önce borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması ya da borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü için olması gerekmektedir.
Çekin zaman aşımı süresi dolduktan sonra, hamilin keşideciye karşı (1) yıl içinde sebepsiz zenginleşmeden dolayı talep ve dava hakkı bulunacağı-
Dava; taraflar arasında kurulan sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemi olup, B.K.nun 73 ve HUMK’un 10. maddesi hükmü uyarınca bu tür davaların alacaklının ikametgâhı adresinde de açılabileceği-
Mahkemece “takip konusu kredi sözleşmesine dayanan borcun ödenmediği, her ne kadar teminat amaçlı ipotek yabancı para borcuna ilişkinse de, yabancı para ipoteklerinde harca esas değerin Türk Lirası olarak gösterilmek koşuluyla bunun mümkün olduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “taraflar arasında boya satımı nedeni ile ticari ilişki olduğu, dava konusu faturaların her iki taraf defterine de kayıtlı olduğu, davalının ‘malların ayıplı olduğunu’ savunduğu, ancak yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığı” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı yararına %40 tazminata karar vermesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Kamu alacağı niteliğindeki idari para cezasının 6183 sayılı Yasa’da düzenlenmiş bulunan yol ve yöntemlere göre alınması olanaklı ise de, bu düzenleme davacının alacağını genel hükümlere göre istemesine engel değildir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden hükmün bozulmasını gerektireceği-
İflasın ertelenmesi talebinde bulunulması ve iflasın ertelenmesi kararının verilmesinin borçlu hakkında itirazın iptali davası açılmasına veya açılan davanın yürütülmesine engel teşkil etmeyeceği-