Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödeme talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğü bulunacağı-
Kredi borçlusu olan davalı şirketin tüketici sayılmayacağı gibi, dava konusu genel kredi sözleşmesi de aynı yasanın 10. maddesinde düzenlenen “tüketici kredisi” niteliğinde kabul edilemez. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 4077 sayılı Yasanın 4822 sayılı Yasayla değişik 10/5. maddesi hükmü esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
“Kredi kartı sözleşmesinde yer alan imzanın davalıya ait olmadığını” bilerek bankanın icra takibine geçtiği düşünülemeyeceğine göre, takipte kötüniyetli kabul edilerek, aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetli olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Davalının icra takibinden sonra ancak dava açılmadan önce kısmi ödemede bulunduğu dosya içeriği ile sabittir. Davadan önce ödenen bu kısım yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Davalı kendisine teslim edildiğini belirttiği cam yıkama makinesinin ayıplı olduğunu davacıya bildirdiğini ve yarısını iade ettiğini savunmuş ise de davacı bu yöndeki savunmayı kabul etmemiştir. Taraflar tacir olup TTK.’ nun 25/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulamasına göre ayıp ihbarının TTK’ nun 20/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle yapılması gerekir. Başka bir anlatımla ayıp ihbarının yasada belirlenen sürelerde yapıldığına ilişkin savunma tanıkla kanıtlanamaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davada taraflar tacir olduğundan TTK.’ nun 23. maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarının yapılması gerekeceği-
Mahkemece toplanan delilere ve bilirkişi raporuna göre, davacının davasının TTK.’ nun 644. (şimdi; TTK'nun 732.) maddesine göre sebepsiz zenginleşmeye dayandırdığı, davalının davaya konu çekleri hamiline veya cirantalara ödediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, davalının takibin... TL’lik kısmına yönelik itirazının iptaline, asıl alacak... TL’ ye takipten itibaren %28’ i aşmamak kaydıyla artan ve eksilen oranlarda yasal faiz yürütülmesine ve davalının %40 oranında icra inkâr tazminatıyla sorumluluğuna” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler yönünden kısmi ödeme yapılamayacağı gözetilmeden, bu çekler yönünden davanın kabulünün, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “yapılan yargılama sonucunda internet dolandırıcılığı niteliğindeki olayın tamamen önlenmesi için önlem mümkün iken yüksek maliyeti nedeniyle davalının bundan kaçındığı, bu nedenle davalı bankanın kusurlu olduğu, davacının hesabından paranın şifresi kırılarak çekilmesinde davalı bankanın sorumlu olduğu” gerekçesiyle “itirazın iptaline ve asıl alacak üzerinden %20 oranında tazminata” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İtirazın iptali davasında hüküm kurulurken, borçlunun ödediği bir miktarın varlığının saptanması halinde, itirazın haksızlığından söz edilemeyeceği için, inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-