Takibin iptali nedeniyle menfi tespit davası konusuz kalsa bile mahkemece dava tarihi itibariyle haklılık durumu üzerinde durularak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin gerekeceği-
Mahkemece “davaya konu çekin zamanaşımına uğradığı, bu durumda davacının keşideciye karşı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirdiği, davacının TTK.’ nun 818. maddesi yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken TTK.’ nun 732. maddesi gereğince davalılara karşı sebepsiz iktisap davası ya da doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak tahsil davası açabileceği, davacının çeki dava dışı kişiden aldığını, ancak cirosunun bulunmadığını beyan ettiği, davacı ile davalıların murisi arasında bu nedenle temel ilişkinin bulunmadığının anlaşıldığı, keşidecinin davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğinin kabul edilemeyeceği, kaldı ki çekin davacıların murisi tarafından da imzalandığının belirlenemediği” gerekçesiyle “davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Somut olayda davalının, davacı bankaca düzenlenen ödeme planı çerçevesinde borcunu ödemiş olduğu dosya içeriği ile sabit bulunduğundan 5464 sayılı Yasa uyarınca davalının ayrıca yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının, isabetli olmayacağı-
İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması hususu dava şartlarından olup, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiği- Yerel mahkemece takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu belirtilmişse de, “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin yetkisine yönelik bir itiraz bulunmadığı halde “yetkisizlik kararı” verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın sonuçlandırılması gerekirken, bu yön üzerinde durmaksızın “kendi yetkisizliğine” karar verilmiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu icra takibine konu edilen çekler zamanaşımına uğradığından kambiyo hukukuna dayalı haklar yitirilmiş olur. Bu durumda çeklerdeki keşide tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi mümkün olmayıp, takipten önce BK.’ nun 117. maddesi uyarınca temerrüt olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve BK.’ nun 121/son maddesine aykırılık oluşturmayacak biçimde uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra inkâr tazminatının (İİK. mad. 67), itirazın iptali davasına bağlı olarak istenebileceği ve borçlunun takibe itirazında haksızlığına karar verilen miktar üzerinden hükmolunacağı, davalı karşı davasında alacak isteminde bulunduğundan, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, karşı davada kabul edilen miktara talep tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, alacağa takip tarihinden faiz işletilmesinin de isabetsiz olduğu-
Avans faiz hesaplamasında T.C.Merkez Bankası tarafından belirlenen ve 31 Aralık günü yürürlükte olan avans faiz oranı, sonraki yılın 1 Ocak 30 Haziran tarihlerinde uygulanacak,30 Haziran günlü avans faiz oranı önceki yılın avans faiz oranından 5 puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında yine 1 Temmuz 31 Aralık tarihleri arasında bu oranın uygulanması gerekirken, hükme esas alınan raporda takip tarihinden hesap tarihine kadar geçen sürede işlemiş faizini, T.C.Merkez Bankası avans faiz oranlarının gün sayısı esas alınarak hazırlanmış olup, bu hesaplama şekli yukarda açıklanan yasal faiz hesaplamasına uygun olmadığından, kararın bozulmasını gerektireceği-
Somut olayda davalı, “internetten tanıştığı (R) isimli şahıs aracılığıyla bankadaki hesabına para gönderildiğini, bu parayı çekip dolara çevirdikten sonra anlaşmaları gereği, Rusya’da (R) ismine Western Unıon yöntemi ile gönderdiğini” belirterek, buna ilişkin hesap belgesi ibraz etmiştir. Bu eylemi ile davalı, davacı bankanın hesabından haksız olarak kendi hesabına aktarılan paranın, dava dışı kişiye gönderilmesi suretiyle oluşan haksız fiile katılmış olup, kusurludur. Mahkemenin davalıyı kusursuz bularak, davacının ve dava dışı bankanın kusurundan bahsederek yazılı şekilde davanın reddine karar vermesi doğru değildir. Somut olayda, davalının müteselsil kusurlu olduğu gözetildiğinde, davacının, dava dışı banka hakkında dava açmadan davalıya karşı dava açması doğrudur. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilip, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, tarafların delilleri de değerlendirilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetli sayılmayacağı-
Davacının başlattığı icra takibi, yabancı para cinsinden başlatılmıştır. Mahkemece inkar tazminatının yabancı para cinsinden takdiri doğru değildir. Davacı lehine olan icra inkar tazminatının, takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanarak hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-