Dava eser sözleşmesine dayalı ödenmeyen iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı borçlu, icra takibine itirazında yetki itirazında bulunmuştur. Eser sözleşmesinin ifa edileceği yer belli olduğundan ve sözleşmeden doğan para alacağı götürülecek borçlardan olmadığından BK.’ nun 73. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Mahkemece yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmadığından davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekirken, yetki itirazının reddedilerek işin esası hakkında hüküm tesis edilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davanın, nakliyat sigorta poliçesine dayalı tazminatın rücuen tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacıdan davalının taşıyıcı olduğuna dair delilleri sorulup, özellikle hava yük senetlerinin Türkçe’ye tercümelerinin yaptırılmasından sonra navlunun kime ödendiği üzerinde durularak davalının taraf sıfatının açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği, taşıma havayoluyla yapılan bir taşıma olduğu halde CMR hükümlerine tabi taşıma olarak nitelendirilmesinin doğru görülmediği, Varşova Konvansiyonu hükümleri doğrultusunda sigorta ve hava taşıması konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak karar verilmesinin gerektiği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Hiç bir menfaati olmayan, ticari bir gaye gütmeyen, sadece dostane ilişkiler nedeniyle tüketime yönelik banka kredi kartı kullanılmasına imkân tanımak için verilen teminatın, ‘’garanti’’ sözcüğü de kullanılsa; kefalet amacına yönelik olduğunun kabulü gerekir. BK.’ nun 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerli olabilmesi için, kefilin sorumlu olacağı muayyen bir miktarın sözleşmede gösterilmesi, bu miktarın kefalet sözleşmesinden veya kefil olunan sözleşmeden açıkça anlaşılması, en azından asıl borçlu için kredi kartının açılış limitinin sözleşmede gösterilmiş olması gereklidir. Somut olayda; kefil olunan sözleşmede kredi kartı limiti 3.000 YTL olarak belirlendiğinden, davalının bu miktar ile sorumluluğu hususunda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 24/son fıkrası gözetilerek bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
“İtirazın iptali davası”yla “alacak davası” ayrı ayrı hukuksal sonuçlar doğuran iki ayrı dava türü olmaları nedeniyle, bir arada dava edilebilmesi olanağı yoktur. Hem itirazın iptali, hem de alacağın tahsili istemini içeren davalarda yargıç hangi dava türüne göre karar vereceğini saptayabilmek için, HMK 119/1-e(HUMK 179/3) ve HMK 31.(HUMK 75/2)hükümleri gereğince ilk önce davacıya istek sonucunu açıklattırmalı, bu istek sonucuna göre davanın koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve davacının itirazın iptali veya tahsil davasını tercih etmesine göre davayı sonuca bağlamalıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki de yaratılarak, yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, “toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre faturayı düzenleyen kişi ile davalı arasında akdi ilişkinin bulunduğunun ispatlanamadığı, faturayı teslim alan şahsın davalı ile ilişkisinin geçerli bir hukuki belgeye dayandırılamadığı, aynı zamanda davacı tarafça fatura içeriği malların davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin herhangi bir kayıt ve belge bulunamadığı, davalının tazminat isteminin koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle “davanın ve davalının tazminat isteminin reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Takibe ve davaya konu edilen teminat mektuplarının dava açıldıktan sonra iade edildiği dosyaya aldırılan bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda iade edilen dava konusu mektuplar yönünden dava konusuz kalmış olmakla birlikte somut olayda davacının dava açılmasına sebebiyet vermediği halde anılan teminat mektupları yönünden davacının vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının yerinde olmayacağı-
Yerel mahkeme kararında “davanın kabulüne” ilişkin gerekçeler karar yerinde gösterilmemiştir. Bu hal Anayasanın 141, HUMK’ nun 338 ve HMK’ nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir-
Mahkemece, “dosya içerisindeki garanti sözleşmesinin kredi sözleşmesinden önce imzalandığı, kredi sözleşmesinin ve borç miktarının sözleşmede yazılı olmadığı, davalının bu sözleşmeyle borcu olduğunun kabulünün iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-