B.K.nun 413 maddesi gereğince, iş sahibinin menfaati gereği yapılmış bulunan bir işte, işi yapan zorunlu giderleri isteyebileceği; mahkemece, davacının haczi kaldırmak için borcu ödediği sabit olup, bu borcun da davacıya ait olduğu kabul edilerek, vekâletsiz iş görme kuralları gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 12. maddesi uyarınca “davanın kısmen reddine” karar verildiği gözetilerek kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davası sonucunda alacaklı lehine tahakkuk eden icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi yeni alacak kalemlerinin, itirazın iptaline konu icra takibi üzerinden talep konusu yapılabileceği gibi, ayrı bir takip açılarak bu takip üzerinden de istenmesi mümkündür. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kural olarak takas definin sonuç doğurabilmesi için ayrı bir dava açılmasına veya karşı davayla ileri sürülmesine gerek olmayıp, takas bildiriminin karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuç doğurur. Davacının icra takibine ve davaya konu ettiği alacak ortaklık sözleşmesinden elektrik bedelinden kaynaklanmıştır. Davalı ise sözleşme gereğince pamuk toplama bedelinin takas ve mahsubunu istemektedir. Bu durumda mahkemece takas definin kabulüyle davalının sözleşme hükümlerine göre alacağı bulunup bulunmadığı araştırılmalı şayet alacağının bulunduğunun anlaşılması durumunda belirlenen miktarın davacı alacağından düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Emekli Sandığı Kanunu'ndan doğacak uyuşmazlıkların çözümünde genel mahkemeler görevli olup, görev hususu mahkemenin her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetilmesinin gerekeceği-
İİK.’nun 67. Maddesinde; alacağın aslı ve fer’ileri bakımından, icra inkar tazminatı isteyebilmek için bir ayrım yapılmamış olduğundan, mahkemece davalının itirazının haksızlığı belirlenen takip konusu temerrüt faizi miktarı üzerinden icra inkar tazminatı isteminin kabulü gerekirken, “faiz alacağının likit olmadığı” gerekçe gösterilerek, bu yöndeki istemin reddine karar verilemeyeceği-
İtirazın iptali davasının dayandığı takibin davalı ile ilgili verilmiş iflasın ertelenmesi kararından sonra başlatılması halinde bu takibin kanuna aykırı olduğu, bu durumda, itirazın iptali davasının geçerli bir takip bulunmadığından reddi gerekeceği-
Takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çeklerde bankanın sorumluluk miktarındaki ödemeyi yapma yükümlülüğünün doğmayacağı-
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan kira sözleşmesine göre “kira bedellerinin zamanında ödenmemesi halinde temerrüt faizi ile tahsili gerekeceği” yazılı olup, kira tespit kararının kesinleşme tarihinden kiracı tarafından kira farklarının ödendiği tarihe kadar bu oranda faiz uygulanması gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinin bozmayı gerektireceği. Yine faiz oranı ve miktarı yargılama sırasında belirlendiği için, icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
Davalı tarafından yapılan azlin haklı olup olmadığı yönünde araştırma yapılmadan vekalet ücreti ile ilgili karar verilemeyeceği-