Davalının “borcu ödediğini” savunması halinde, ispat külfeti kendisinde olduğu, delil listesinde yemin deliline de dayanılmış olduğundan, mahkemece, davalının borcun tümüne ilişkin bu ödeme savunmasını kanıtlaması yönünden, kendisine yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
İşleyecek faiz talebi davanın konusunu oluşturmayıp, fer'i nitelikte olması nedeniyle harçlandırılmamış olduğundan ve esasen harçlandırılmamış bir kalemin reddi halinde vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden işleyecek faize ilişkin talebin reddi nedeniyle davalı lehine avukatlık ücreti hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Ödeme emrine itiraz etmek 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/1. maddesi anlamında adli bir işlemdir. Bu itibarla itirazın ya şahsen ya da avukat olan vekil aracılığıyla yapılması gerekir. Somut olayda takibe itirazı davalı şirket yetkilisinin vekili sıfatıyla dosya içeriğinden avukat olmadığı anlaşılan kişi yapmıştır. Bu durumda usulüne uygun bir itirazın varlığından söz edilemez. Mahkemece anılan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davada verilen hüküm, diğer dava için kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinde, 2009 yılı Mart ayından Haziran ayına kadar eksik ödenen kira bedeli ile, ödenmeyen Temmuz ayı kirasını ve ödenmesi gereken damga vergisinin tahsilini istenmiş olup, takip konusu alacak likit (belirli ve muayyen) olduğundan, İcra ve İflas Kanunu’nun 67 / 2 maddesi hükmü gereği, mahkemece itirazın haksızlığına karar verildiğine göre, davacının talebi doğrultusunda kabul edilen miktar üzerinden %40 (şimdi %2 )oranından aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatının da hüküm altına alınması gerekeceği-