İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması, yargılama aşamasında hesap bilirkişi raporu alınmak suretiyle davaya konu alacak miktarlarının belirli hâle gelmemesi, varlığı tartışmalı olan bu alacaklar yönünden davacı tarafça talep arttırımı yapılmaması gibi hususlar nazara alındığında varlığı tartışmalı olan ve miktarı belirli hâle gelmeyen dava konusu alacak yönünden miktar itibarıyla kesin olduğundan ve istinaf kanun yolunun kapalı olduğundan söz edilemeyeceği-
Davacı tarafça daha önce aynı icra takibine ilişkin aynı sebeplere dayalı olarak açılan davalarda, takibe konu senetteki imzaya itirazın süreden reddedildiği ve her iki ilamın da istinaf yolundan geçmek suretiyle kesinleştiği, dava şartı yokluğundan davacının imzaya itirazı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, yerinde keşif yapılmak sureti ile inceleme yaptırılarak, haczedilen menkullerin seri no vs ayırtedici özellikleri bulunup bulunmadığı yerinde belirlenerek mahcuzların davacının dayandığı faturalarda belirtilen menkuller olup olmadığının netleştirilmesi, faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediği ve fatura bedelinin ödenip ödenmediğinin ticari defter ve kayıtlara göre araştırılması, öte yandan kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının belirlenmesi için ek bilirkişi raporu alınması, ondan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekeceği- Üçüncü kişinin davaya konu takip dosyasında taraf olmayıp, anılan hacizde üçüncü kişi sıfatına sahip olduğu, bu nedenle, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının satın almış olduğu araca change olduğu gerekçesiyle el konulması nedeniyle, aracın  tesciline ilişkin hükümlere aykırı davranan idarenin sorumluluğunun bulunduğundan bahisle, uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği-
Takip borçlusu tarafından muris ..............'a ait mirasın reddedilmesi sebebiyle TMK 611. madde hükmünce mirasın, altsoyu olan ve mirası reddetmeyen çocuklarına geçeceği, zira bir önceki zümrede mirasçı bulunmasının bir sonraki zümrenin mirasçılığına engel olduğu, bu durumda muris ...........'dan borçlu ...........'a intikal edecek hisse kaydına konulan haczin kaldırılması isteminin, çocukları tarafından istenebileceği, dolayısıyla takip borçlusuna intikal edecek hisse kaydına konulan haczin kaldırılması isteminde bulunan şikayetçinin muris ........... mirasçısı sıfatı ile taşınmazda hissedar olsa da, hisse kaydına haciz konulan ..............'ın mirası reddi sebebiyle TMK 611. madde gereğince mirasın intikal edeceği kişilerden olmadığı, o halde mahkemece şikayetçinin işbu şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile Ticaret Kanununda düzenlenmiş olan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı- Ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargılama işlerinin dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinde görüleceği- Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkin görev ilişkisi olduğu- Dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetildiği-
Şikayetçinin alacaklı olduğu dosyanın incelenmesinde; İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca ihale konusu taşınmazlar için süresinde satış talep edilip avans yatırılmadığından ihale tarihi itibariyle haczin düştüğünün anlaşıldığı, o halde mahkemece şikayetçinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle şikayetinin reddi gerekeceği-
28.02.2018 ve 06.03.2018 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiği, somut olayda, borçlunun imzaya ve borca itiraz başvurusu üzerine, gerek borçlu vekili tarafından gerekse de, borçlunun yargılama sırasında vefat etmesi üzerine mirasçılar vekili tarafından aşamalarda müteveffa borçlunun hukuki işlem ehliyeti bulunmadığına ilişkin iddialarının her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebileceği, her ne kadar, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi raporlarında, müteveffa borçlunun senedin tanzim tarihinde hukuki işlem ehliyetine sahip olduğu yönünde kanaat bildirilmiş ise de, müteveffa borçlunun takip tarihi itibari ile fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiğinden, takip tarihi itibari ile borçlunun takip ehliyeti bulunmadığından, dava tarihi itibari ile dava şartı (takip şartı) noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün ise de, takibin doğrudan fiil ehliyeti bulunmayan borçluya karşı başlatılmasının usulsüz olduğu, icra takibindeki eksikliğin sonradan giderilemeyeceği-
Tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerektiği, bu hususun, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartı olduğu- Banka tarafından tüm hukuki yollar tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılmasının dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceği (BAM Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi)-
Somut olayda; Katma Değer Vergisi’nin tahsil edildiği noktasında tartışmanın bulunmadığı, bu bağlamda verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-