Takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı banka tarafından, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ............Tarım Ürünleri San. ve Tic. AŞ ile ipotekli taşınmazların malikleri aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, şikayetçilerin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazlarını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldıklarının, şikayete konu ipotekli taşınmazların malikinin şikayetçilerden ........... olduğunun görüldüğü, buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi ..........Tüketim Ürünleri Pazarlama Dağıtım ve Ticaret A.Ş.’nin şikayette aktif husumet ehliyeti bulunmadığından anılan şikayetçi yönünden istemin aktif husumet yokluğundan reddi ile şikayet tarihinde uygulanan İİK'nın 134/2. maddesine göre işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tüm şikayetçiler yönünden ihale bedeli üzerinden para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Adı geçen banka alacağını .............. Noterliği'nin ............ tarih ve ................ yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile ....................’ye devir ve temlik ettiği, şikayet tarihinde takip alacaklısı olmadığı sabit olup tarafına husumet yöneltilemeyeceği gibi aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin ve yargılama giderlerine mahkum edilmesinin doğru olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince karar başlığında birden fazla davalıya yer verilmesine rağmen hüküm fıkrasında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “davalıdan” alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilerek bu giderlerin kimin hakkında takdir edildiği hususunda infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının HMK'nın 297/2.maddesine aykırı olduğu-
Takibin ve ihalenin tarafı olmadığı anlaşılan şikayetçinin İİK'nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134/3. maddesinde belirtilen kişilerden olmadığı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin de kabulünde olup, açılan davanın nispi harca tabi olup, teminat gerektirdiği, bu nedenle, Mahkemece, kanunda belirtilen istisnai kişiler dışında kaldığı anlaşılan şikayetçiye öncelikle nispi harç ve akabinde ihale bedelinin %5'i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılmasının ve bu hususun Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılmasının hatalı olduğu-
İhalenin feshi şikayetinin 287 ada 299 parsel ve 284 ada 62 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olduğu ve bu taşınmazdan 287 ada 299 parsel sayılı taşınmazın malikinin .........., 284 ada 62 parsel sayılı taşınmaz malikinin ise ............... olduğu, bu kişilerin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece ipotekli taşınmaz malikleri olduğu görüldüğünden, şikayetçi ..............’ın maliki olmadığı 287 ada 299 parselde kayıtlı olan taşınmaz için, ...............‘ın ise maliki olmadığı 284 ada 62 parselde kayıtlı taşınmaz için aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının, maliki oldukları taşınmazlar yönünden ise şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekeceği- İstemin İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi mümkün olmayıp, mahkemece şikayetçiler aleyhine para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği, asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olmasının her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı-
Sıra cetvelinin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğinin, davacıya tebliğ olduğunun anlaşıldığı, Kanun'da öngörülen 15 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekeceği, açılan davanın hem ilan tarihine göre hem de tebliğ tarihine göre süresinde olmadığı dikkate alınarak davanın HMK'nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, şikayetçi ....... Yapı AŞ’nin takibe konu diğer taşınmazların maliki olduğu, kanunda belirtilen istisnai kişiler dışında kaldığı dikkate alınarak bu şikayetçiye öncelikle nispi peşin harç ve akabinde ihale bedelinin %5'i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılması ve bu hususun Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılması hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği, mahkemece yapılacak işin öncelikle anılan şikayetçiye nispi harcı tamamlaması için Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca işlem yapmak ve akabinde teminatı yatırtıp sonuca gitmek olduğu-
5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin 19. fıkrası uyarınca ise, Kurum'un prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğu, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi, 6183 sayılı Kanun’un 99. maddesine göre daha özel bir düzenleme olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin 16. fıkrası uyarınca prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Kanun uyarınca yaptığı icra takipleri nedeniyle gerçekleştirilen taşınmaz ihalelerinin feshine ilişkin şikayetler hakkında da aynı maddenin 19. fıkrası hükmünün uygulanması gerekeceği, bu durumda uyuşmazlığın çözümünde, alacaklı birimin bulunduğu yer iş mahkemesi olan Akhisar İş Mahkemesi görevli ve yetkili olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince; dava şartları arasında yer alan mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine, 6100 sayılı Kanun'un 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesini müteakip 2 hafta içerisinde talepte bulunulduğunda dosyanın görevli ve yetkili Akhisar Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken şikayetin süreden reddine ve akabinde kararın kesin olarak verildiğinden bahisle temyiz talebinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar mahkemece, ........... tarihli duruşma zaptının 2.bendinde nispi harç ile ilgili olarak bir sonraki duruşma gününe kadar yasaya uygun şekilde süre verilmiş ise de harcın yatırılmaması halinde “dava şartı yokluğundan davanın reddedileceği” ne yönelik ihtar ve harcın yatırılmaması halinde davanın “dava şartı yokluğundan “reddinin isabetsiz olduğu, mahkemece yapılması gerekenin harcın yatırılmaması halinde “dosyanın işlemden kaldırılacağına” karar verileceği ihtarı ile harcın yatırılmaması halinde “dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar vermek olduğu, o halde, mahkemece, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince harcın tamamlanması için "...takip eden celseye kadar.." süre verilmesi ve harcın tamamlanmaması halinde “dosyanın işlemden kaldırılacağı” yönünde usulüne uygun ihtar yapılması ve harcın yatırılmaması halinde “dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu edilen ............ sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararının gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, ayrıca .............. İcra Müdürlüğü’nün ............... E. sayılı dosyası ile herhangi bir icra takibinin henüz başlatılmadığı, sadece genel mahkeme yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbir mahiyetindeki haciz kararının infaz edildiği görüldüğünden, ihtiyati haciz kararının infazına ilişkin şikayeti inceleme görevinin ihtiyati tedbir kararını veren mahkemeye ait olduğu, o halde; ihtiyati haciz hakkında herhangi bir takibin bulunmadığı, ihtiyati haczin ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu değerlendirilerek ihtiyati tedbirin infazına ilişkin şikayetlerin de kararı veren mahkemece incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-