Somut olayda, davacının Muğla Aile Mahkemesi'nin 2022/... Esas sayılı dosyasında devam eden boşanma davası ile Muğla Aile Mahkemesi'nin 2022/... Esas sayılı dosyasından devam eden edinilmiş mallara katılma davasındaki mali alacaklarının teminine yönelik iş bu davanın açıldığı, bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin içerisinde ihtiyati haciz isteminin de bulunduğunun kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilebilecek iken yargılamayı gerektirmesi ve taşınmazların üçüncü kişi üzerine kayıtlı olduğu gözardı edilerek ihtiyati tedbirin Muğla Aile Mahkemesinin 2022/... Esas sayılı katılım payı alacağına ilişkin dava dosyasından talep edilebileceği gerekçeleriyle yalnızca ihtiyati tedbir talebinin reddine kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dosya içeriğine göre; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 08/07/2022 tarihli ara kararı ile davaya konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği anlaşıldığı, davanın niteliğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu-
Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvelinde alacaklıların haciz tarihlerine göre sıralanması olduğu, bunun için ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar belirlenerek hacze iştirak dereceleri ve her derece içinde de sıralar oluşturulacağı- Haciz sıra cetvelinin ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar nazara alınarak düzenleneceği, ilk kesin hacizden sonraki hacizlerin birbirlerinin hacizlerine iştirak etmeleri gibi bir durum söz konusu olmadığı- Şikayet olunanın alacaklı bulunduğu icra dosyalarındaki ihtiyati hacizlerin, şikayetçi bankanın ikinci sırada yer alan haczine iştirak etmesi gerektiği görüşünün yasal dayanağı olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturmakta olduğu-
HUMK.un yürürlükte olduğu dönemde ticaret mahkemesince yazılı yargılama esasına göre görülüp sonuçlandırılan davada, davacı talepleri arasında terdit bulunmadığından ve davacı tarafın somut uyuşmazlığın niteliği gereği BK’nın 110, 179 ve 180. maddeleri kapsamındaki talepleri, İİK 280/3'deki iptal sebepleri bakımından da birlikte tartışılması gereken, yarışan talepler olup, taleplerden biri hakkında verilecek karar diğerini doğrudan etkileyeceğinden, davacının taleplerinin bütün olarak ele alınarak çözülmesi gerektiği, tasarrufun iptali dışındaki istemlerin tefrikine karar verilmesinin gerekmediği- İçerikleri itibariyle bir hakkın devrine ilişkin hükümler içermeyen sözleşmeler ile iptale tabi bir tasarruf işlemi yapıldığından söz edilemeyeceği- Karşılıklı borç vaatleri içeren borçlandırıcı işlemler hakkında tasarrufun iptali davası açılamayacağı- Davacı somut olarak taraflar arasında yapılan bir işlem iddia edilmediğinden icra iflas hukuku anlamında iptale konu edilebilecek bir devir ya da tasarruf işlemi bulunmadığı- Dava açıldıktan uzun bir süre sonra TMSF ile davalı arasında düzenlenen protokole göre iadesi kararlaştırılan mal varlıkları ile ilgili tasarrufun iptali talep edilmiş ise de; sözleşmedeki işlemlerde tasarrufun borçlular tarafından değil, ilgili mevzuatı uyarınca işlem yapan TMSF tarafından yapıldığı, borçlu ile ile davalı üçüncü kişi arasında iptali davasına konu edilebilecek bir tasarruf işleminin bulunmadığı- Menfi tespit davasına dayanak gösterilen sözleşmelerin tarafı olmayan şirketler yönünden tasarruf işlemine yönelik dava şartı da oluşmadığından, gerçek alacağın varlığının incelenmesine, dolayısıyla açılan menfi tespit davasının bekletici sorun yapılmasına gerek bulunmadığı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği- Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekeceği-
Davacı-alacaklı banka ile borçlu arasında birden fazla kredi sözleşmesi düzenlenmiş olması halinde, borcun doğum tarihinin belirlenmesi bakımından, taraflar arasındaki ilk kredi ilişkisinin ne zaman başladığının davacı bankadan sorulması gerekeceği- Bknz. aynı doğrultuda: HGK. 09.11.2021 T. E: 2018/(17)8-85, K: 1372
Vergi borçlusu A. Ş. icra takibinin adı geçen borçlu aleyhine yapılmış olduğu, iptali istenen tasarrufun ise borçlu şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davalı tarafından yapılmış olduğu, davalı aleyhine 6183 sayılı yasanın 35. maddesi, 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 10/2 maddesi ve TTK.'nin 317. maddeleri gereğince yapılmış bir icra takibi olmadığından anılan maddeler gereğince borçlu şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davalı yönünden 6183 sayılı yasanın 27, 30 ve 35 maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 10/2, Türk Ticaret Kanunun 317 maddelerinde belirtilen dava koşulları oluşmadığından bu nedenle davanın reddi gerekeceği-
Davada taraf sıfatı bulunmayan ve aleyhine hüküm de tesis edilmeyen ihbar olunanın, hükmü temyiz etme yetkisinin de bulunmadığı-