Tasarrufun iptali davasına konu malların cebri icra yolu ile satılması söz konusu olmayıp iptal edilen tasarrufun tarafı olan üçüncü kişi tarafından rızaen elden çıkarılmış olması nedeni ile alacaklının haklarının üstün tutulması gerektiği- İİK m. 24'de malın borçlu tarafından teslim edilmesi halinden söz edilmekte ise de, borçlu tabirinin geniş yorumlanması ve tasarrufun iptali kararı üzerine malı rızaen elinden çıkaran üçüncü kişinin de borçlu olarak değerlendirilmesi gerektiği-
4. HD. 13.06.2023 T. E: 2021/1647, K: 7893
"Usuli kazanılmış hak" kavramının , davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade ettiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturdupundan dosya içeriğine göre; davacının icra takibine konu toplam alacağı 487.583,01 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihi itibariyle gerçek değeri 63.602,35 TL olup, dava değeri daha düşük olan 63.602,35 TL olduğundan temyize konu edilen bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmakta olduğundan "temyiz dilekçesinin reddine" ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- İİK.'nin 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK.'nin 143. maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğu- Bu durumda davalı borçluların aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi ve diğer dava şartlarının incelenmesi gerekeceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için bir diğer dava şartı ise; iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
Aciz vesikasının dosyada bulunmadığına dair eksikliğin karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında giderilmesinin mümkün olduğu- Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinin ibrazından sonraki dilekçe ekinde davacı tarafından İcra Müdürlüğü dosyasından davalı borçlu aleyhine düzenlenmiş "borç ödemeden aciz vesikasının" dosyaya ibraz edildiği görülmüş olduğundan davanın esasına girilerek İİK'nun 277-279 ve 280 koşullarının tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
4. HD. 07.06.2023 T. E: 2021/1700, K: 7594
TBK 19'e dayalı iptal davasında, harcı yatırılarak dava konusu edilmeyen davalının nam-ı müstear yoluyla edinmiş olduğu tüm malvarlığı (menkul, gayrimenkul ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklar) üzerine ihtiyati haciz konulmasının mümkün olmadığı- Zaten hacizli olup istihkak davasında konu edilen mallara yeniden ihtiyati haciz konulmasında hukuki yararın da bulunmadığı-
Davanın, TBK.'nin 19. maddesi gereğince açılmış muvazaalı işlemlerin iptaline ilişkin olduğu- Davalı aleyhine açılan dosyalarda davacı vekiline satılan 6/6 hissenin iptalini istediği, ancak 2/6 oranında hisse iptal edildiğine göre, reddedilen bölüm için lehe vekalet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğu-