Davalıların ikisinin de cevap dilekçelerinde “davalıların arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı borçlunun üçüncü kişi Alp’e borcu olduğunu ve taşınmazın borca karşılık alındığını” beyan ettikleri- İİK m. 279/1-1 uyarınca, para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemelerin, borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa batıl olduğu- Hacizden önceki bir yıl içinde mutad dışı borç ödemesi şeklinde yapıldığı ileri sürülen tasarrufun iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik  olmadığı- Davalıların arasında yakın ticari ilişki bulunduğu ve davalının davalı borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olduğu- Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve davanın kabulüne karar verildiği nazara alındığında davacının yargılama giderlerinden davalıların müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- Davalının şirketi ile davalı borçlunun şirketi arasında ticari ilişki olduğu, davalının dava konusu gayrımenkulü alacağına karşılık aldığını beyan etmiş olduğu, davalılar arasındaki tasarrufun İİK 280/1 hükmü gereğince iptale tabi bulunduğu-
4. HD. 24.01.2024 T. E: 2023/12554, K: 922
4. HD. 23.01.2024 T. E: 2023/13297, K: 913
Tapudaki değer ile işlem tarihi için belirlenen gerçek değer arasında, mislini aşan fark bulunduğu ve F'nin borçlu R'nin eşi olduğu, dosyaya celp edilen ve eski adresleri de gösteren mernis kayıtlarına göre, karı koca olan davalı-borçlu ve davalı- 3. kişiler ile davalı- 4. kişi E'nin 2007-2014 yılları arasında aynı sitede oturdukları, yani komşuluk yaptıkları, ayrıca, duruşmada dinlenen kendi tanıklarının beyanına göre arkadaş oldukları, buna göre davalı E'nin borçlunun mali durumunu bildiğinden, davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın bir başka alacaklının yaptığı takip sonucu satıldığı ve artan para kalmadığından dolayı konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Tasarrufa konu taşınmazın tapudaki satış bedeli 48.000.00 TL olarak gösterilmesine karşın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 105.000.00 TL olduğundan, İİK'nun 278/2. fıkrasında akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği, akitlerin bağışlama hükmünde sayılacağı, söz konusu maddenin uygulandığı hallerde 3.kişinin iyi niyetli ya da borçlunun alacaklısından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiği konusunu bilip bilmemesinin önemli olmadığı - 3..kişi olan (R)'nin taşınmazı gerçek değeri ile satın aldığını ve de tapuda gösterilen satış bedelinden ayrı ödemelerde bulunduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, dava muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, tüm dosya kapsamı ve dosya kapsamına gelen kayıtlardan, uyuşmazlığa konu kredi sözleşmelerinin taşınmazların devir tarihinden önce imzalandığı, yaklaşık ispatın sağlandığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davaya  konu taşınmazın davalılar adına kayıtlı olması halinde İİK. 281/2 maddesi uyarınca teminat karşılığı olmak ve dava değerini aşmamak üzere ihtiyati haciz kararı vermesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olduğu-
İptal davasının dinlenebilmesi için, öncelikle davacının borçludaki alacağının gerçek olması, tasarrufta bulunan kişinin de gerçekten borçlu olması gerekeceği ve bu nedenle; iptal davasında davalı 3. kişi aciz belgesine bağlanan alacağın gerçekte olmadığını savunabileceği ve ispat edebileceği-
Tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiğinden, İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı-
Nispi ve mutlak ticari dava türlerinden olmayan tasarrufun iptali talebiyle açılan davalarda görevli mahkemenin tarafların tacir ve işin de ticari işletmeleri ile ilgili olup olmamasına bağlı olarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmeye itibar edilmediği, son dönemde verilen kararlarla tüm tasarrufun iptali davalarının Asliye Hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği yönünde verildiği- Tasarrufun iptali davaları ticari davalardan olmayıp arabuluculuğa başvurmak dava şartı olmadığı-