Dava devam ederken taraflardan birinin ölümü halinde, TMK'nın 28/1. maddesi uyarınca; ölen kişinin taraf ehliyetinin son bulacağı- Bu durumda, mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davaların, tarafın ölümüyle konusuz kalmayacağı- Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerektiği- Davacının alacağının yargılama sırasında tamamen ödenmesi halinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Adli yardım talebi kabul edilen davacının teminatsız ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekeceği-
Hükmün verildiği tarihten itibaren on yıl geçmekle ilamın zamanaşımına uğradığı, davalının bu on yıllık sürenin geçmesinden sonra ilamın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiş olduğu gözetildiğinde, mahkemece, ilamın zamanaşımına uğradığı nazara alınarak yeniden hüküm kurulması gerekeceği-
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasa'nın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince taraflar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Muvazaa nedeniyle icra takibinin iptali ve sıra cetvelinin iptali istemi- Taşınmaz satış bedelinin bonoyla ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalıların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda aralarında ticari ilişkinin söz konusu olmadığının anlaşıldığı, davalının şirket yetkilisi olmadığı halde şirket adına ödeme emrini tebliğ alıp sürelerden feragat etmesinin muvazaa iddiasını desteklediği- Muvazaaya dayalı davalarda tarifeye göre hesaplanacak vekalet ücretinin, davacının alacak miktarı ile iptali istenen tasarruf miktarlarından hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşulları yanında kesinleşmiş bir alacağın varlığı ve yargılama boyunca da alacağın varlığının devam etmesi gerektiği- Davacının başlattığı icra takiplerinin vazgeçme nedeniyle kapatılmış olduğunun anlaşılması halinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Hüküm tarihi ile taraflara tebliğ tarihi arasında on yıldan fazla süre geçtiğinden ilamın zamanaşımına uğradığından tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava sırasında dava konusu taşınmazın devri halinde, davacıdan; taşınmazların devredildiği dava dışı kişi davaya dahil edip etmeyeceği yada davasını bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin sorulması gerektiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteklerin, taşınmazların dava dışı kişilere devredilmesinden sonra fekkedildiği anlaşılmakta ise de, bu borçların kim tarafından ve ne kadar ödendiği tespit edilmediğinden öncelikle bu tespitin yapılarak bedel farkının varlığının buna göre değerlendirilmesi gerektiği- Yalnızca davalılar arasında her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı sözleşmeye istinaden dava konusu bir tasarruf yönünden davanın kabulü ile diğer tasarruf yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazlardan biri dava açıldıktan sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi neticesinde ihale yoluyla satıldığından, cebri satıştan sonra kalan para olmaması nedeniyle söz konusu bu taşınmaz yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiği-