İvazlar arasında önemli oransızlık olmadığı, davalıların soy isim benzerliği dışında, bir yakınlık ve akrabalıklarının olmadığı gerekçesi ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer genel dava koşullarının yanında , davacının borçludan bir alacağının olması ve borçlu hakkında yapılan takibin kesinleşmiş olması gerektiği- Bu dava koşulları; diğer dava koşulları gibi, yargılamanın sonuna kadar varlığını devam ettirmesi gerektiği-
HMK'nın 145 inci maddesi gereğince tarafların kanunda belirtilen süreden sonra delil göstermesinin mümkün olmamasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasında, davacı alacaklı vekili, "borcun ödendiğini ve davalı taraf ile anlaştıklarını" belirttiğinden, mahkemece icra dayanağı takip dosyasındaki borcun ödenip ödenmediği tesbit edilerek, oluşacak sonuca göre ödenmiş olması hâlinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerinin dava konusu gayrimenkulün "tasarruf tarihindeki gerçek değeri" ile davanın dayanağı olan icra dosyasındaki "takip rakamından" hangisi daha az ise o rakam üzerinden belirleneceği- İstinaf/temyiz sınırının da bu bedellere göre tespit edileceği-
4. HD. 21.02.2024 T. E: 2021/20599, K: 1835
Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 257. madde ve devamında düzenlenen haciz kararı olduğu, tedbir niteliği bulunmadığı, tazminat davasının konusunu oluşturan mala ilişkin olarak verilmeyip, mal kaçırılmasını önlemek amacıyla genel olarak verilen ihtiyati haciz kararı olduğu, bu haliyle somut uyuşmazlıkta İİK'nın 261/son maddesinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmakla, şikayetin icraya konu haciz kararının infaz edildiği icra müdürlüğünün bağlı olduğu İcra Mahkemesince değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından davalı borçlu kooperatifin ticaret sicilinden kaydının terkin edilmesine rağmen sicilin ihyası davası açılmadığının, davalı borçlu kooperatif ile tasarrufta bulunan davalı 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olduğunun, davalı borçlu kooperatifin davada taraf ehliyeti bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre "davanın usulden reddine" ilişkin olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı tarafından davanın dayanağı olan bononun neye istinaden düzenlendiğinin somut delillerle ispat edilememiş olmasına, tanık beyanlarına göre davacı ve davalı borçlunun mevsimlik taşıyıcı olarak çalıştığının anlaşılmasına, davacı tarafından bu kadar yüksek meblağlı borç verecek maddi durumunun da bulunmamasına, dolayısıyla davacının alacağının gerçek olmamasına göre "davanın reddine" karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise ilgili kanun maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Dava konusu aracın 1/2 hissesinin dava dışı adına kayıtlı olduğu, iş bu davanın dayanağı olan davacı ile davalı arasındaki araç satım sözleşmesinden, dava dışı kişinin, hissedar olması sebebi ile haberinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dava konusu aracın satın alınması için dava dışı kişi tarafından davalı lehine kredi çekildiği, davalıların beyanlarından ve tanık anlatımlarından davalıların aynı durakta çalıştıkları, davacı adına, davacının yeğeni ve abisinin de aynı durakta çalışıyor olmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu İİK 280/1 maddesi gereğince bildiği kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-