Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tarafların şirket ortağı ve şirket olması alacağın kambiyo senedine dayanmasının görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisinin bulunmadığı- Kaldı ki alacak kesinleşmiş olup davada incelenmesi gereken husus davalı borçluların yaptığı tasarruflarının iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla İİK 277 vd maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği- Açıklanan şekli ile görevin, İİK 281.maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu-
Davanın, TBK 19 maddesine dayalı muvazaalı tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi  istemine ilişkin olduğu- İhtiyati haciz HMK'nın  406/2 maddesinde  geçici  hukuki  koruma olarak  kabul edilmiş, ihtiyati  haciz  şartları  ve etkileri ise  İİK'nın  257. maddesinde  düzenlenmiş olduğu- İhtiyati  tedbirde asıl olan  ihtiyati  tedbire  esas   olan  bir  hakkın  bulunması  ve  bir ihtiyati  tedbir sebebinin ortaya  çıkması olduğu- Davacının amacının, para alacağını tahsil etmek olduğu; ihtiyati  haczin amacının  sadece  teminat olduğu; bu nedenle  bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği de yukarıda  belirtilen  yasal  düzenleme  gereği olduğu- Davacı her  ne  kadar dava dilekçesinde ihtiyati  tedbir istemiş ise de, davacının amacı para alacağını teminat altına almak olduğuna göre, HMK 33. maddesi ve İİK 281/2.maddesi gereğince  uygulanacak  hukuk normunun resen hakimce  tespit edilmesi ve uygulanması hakime aittir ilkesi gereğince talep  hakkında  ihtiyati  haciz  hükümlerinin  uygulanması  ve  bu hükümler çerçevesinde  talebin değerlendirilmesi gerektiği- Davanın TBK 19. maddesinden kaynaklı tasarrufun iptali davası olduğu da gözetilerek, dava konusu  taşınmaz üzerine, mahkemesince ilerde arttırılıp eksiltmek üzere belirlenecek teminat ile  ihtiyati haciz konulmasına karar  verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı alacaklının yargılamanın başından itibaren alacağın dayanağı hakkında somut bir açıklama yapmadığı, davacının delil olarak sunduğu defter içeriğindeki yazıların her zaman düzenlenebilecek nitelikte olduğu, bonodaki miktarın olağanın dışında yüksek olduğu, uzun süre tahsil yoluna gidilmediği, defterde yazılı meblağların borç verildiğine dair banka kaydı gibi somut bir delil ibraz edilmediği, alacağın gerçek olduğunu ispat külfeti üzerinde bulunan davacının alacağın gerçek olduğunu ispat ettiğinden bahsedemeyeceği, bu durumda özel dava şartı yokluğu sebebiyle TBK 19 uyarınca açılan davanın usulden reddine karar verilmesinde usul bir yasaya aykırı bir yol bulunmadığı-
Somut olayda, davalı borçlu A. Ş'nin davacı bankaya kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunduğu, takip dosyaları aleyhine icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun maaşına takip dosyası ile haciz konulduğu, iş bu davanın haciz işlemi yapılan icra dosyasındaki takibin muvazaalı olduğu iddiasına dayandığı, dava dilekçesi ve ekleri ile davanın niteliği itibariyle yaklaşık ispat koşulunun bulunduğu, davacının talebi gereği icra dosyasına gelmiş ve gelecek icra kesintileri üzerine davacının alacaklı bulunduğu icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini karşılayacak miktarda teminat ile ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı  iptal istemine ilişkin davada dosya içeriğine göre; İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece re'sen araştırılması gerektiği- Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamayacağı-
İlk Derece Mahkemesince tasarrufun iptali talep edilen taşınmazların davalılar adına kayıtlı olup olmadığının araştırılarak, davalılar adına kayıtlı olduğunun tespit edilmesi halinde davalılar aleyhinde başlatılan icra takibi bulunduğundan yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu göz önüne alınarak,  İİK'nın 257 vd. maddeleri ile İİK'nın 281. maddeleri gereğince davacının ihtiyati haciz talebinin dosya kapsamına uygun teminat karşılığı kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemi istemine ilişkin davada; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 18/10/2022 tarih 2022/... Esas sayılı ara kararı ile davaya konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı- Toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye,  özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava değeri tam olarak tespit edildiğinde ilk derece mahkemesince her zaman teminat artırılıp veya azaltılabileceğine göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu-
Muvazaa nedeniyle açılmış olan davalarda davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Davacının İİK 277 ve devamı maddelerine göre davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kaldığı-
Dosya içeriğine göre; davacının, davalı M.T'dan olan alacağının ve alacak miktarının belli olmadığı, yargılamayı gerektirdiği, İİK'nun 257. vd. maddelerinde belirtilen ihtiyati haciz  şartlarının oluşmadığı, ilk derece mahkemesince itiraz üzerine verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına dair kararın doğru olduğu-