Mahkemece davalı üçüncü kişi şirket hakkında tazminata hükmedilmesi gerekirken, zaten borçlu konumunda olan ve hakkında takip yapılan davalı hakkında tazminata hükmedilmesi ve tasarrufun iptali davalarında borçlu ile üçüncü kişi zorunlu dava arkadaşı olup yargılama giderlerinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğundan mahkemece yargılama giderlerinden davalı ve davalı üçüncü kişinin müşterek müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yalnızca davalı borçlunun sorumlu tutulmasının doğru görülmediği-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu- Dosya içeriğine göre dava konusu limited şirket hisselerinin tasarruf tarihi itibariyle temyize konu edilen gerçek değerinin bölge adliye mahkemesinin karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırının altında kaldığından temyiz dilekçesinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesince verilen ek kararın kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi kararının isabetli olduğu-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, bu davaların görülebilmesi için diğer dava koşulları yanında kesinleşmiş bir alacağın varlığı ve yargılama boyunca da alacağın varlığının devam etmesinin gerekli olduğu- Davacının alacağının yargılama sırasında tamamen ödenmesi halinde "konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 143/5. fıkrası hükmü gereğince varlık yönetimi şirketlerinin kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan istisna olduğunun belirtilmiş olduğu- Bu nedenle; temlik alan davacı anonim şirketin kuruluş tarihi itibarıyla ilk derece mahkemesi kararının istinaf tarihinde harçtan muaf olup, ilk derece mahkemesince esasa ilişkin olarak istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken, ek karar ile; 7 günlük kesin süre içerisinde istinaf harcının yatırılmamış olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-
İİK.m.282'deki kötüniyetten maksadın, borçlunun durumunun satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması olduğu- Kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü ise davacı alacaklıya düşer. Kötü niyetin kanıtlanamaması halinde dava İİK'nın 283/2. maddesine göre bedele dönüşeceği- 5/9/2007 ve 15/5/2007 tarihlerinde imzalanmış olduğundan, borcun doğum tarihinin en erken 12.05.2007 tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemelerinin uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması yada talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmiş olması halinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, kaldırma kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararının kesin olduğu
Davacı alacaklı ve davalı borçlunun yetkililerinin imzası bulunan 17.09.2015 tarihli "ibranamedir" başlıklı yazı gereği davalı borçlunun ibra edildiğinin, dava konusu borcun davalı borçlu tarafından ibranamenin gereğinin yerine getirildiğinin bozma ilamından sonra ibranamenin dosyaya sunulduğunun anlaşılmasına göre mahkemece karar verilmesine yer olmadığına, haklılık haksızlık durumuna göre de vekalet ücreti ve yargılama masraflarının belirlenerek karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı davacının hangi icra dosyası için tasarrufun iptalini istemişse mahkemece ancak onunla sınırlı biçimde iptal kararı verebileceği-
"Alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksiltmek" suçuna ilişkin kararların -5271 s. CMK'nun 286/2-d maddesi uyarınca- temyizinin mümkün olduğu- Şikayete konu edilen taşınmazın sanığa devrine yönelik alacaklı tarafından tasarrufun iptali davasında verilen kararın kesinleşmesi bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, haklarındaki dava usulden reddedilen davalı borçlu ... ile 3. kişi ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile, davalıya verilmesine," ibarelerinin çıkarılarak yerine "Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine," ibarelerinin yazılacağı-