İİK 277 vd. uyarınca açılan davanın hem İİK'nın 277 vd hem de TBK 19 koşulları yönünden birlikte değerlendirilmesi hatalı olmakla birlikte davalı üçüncü kişiler borçluların mali durumunu bilebilecek derece de akraba olduklarından davanın kabulüne ilişkin kararın isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiğinden İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6183 sayılı Yasa'dan kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğu-
İİK 281/2'de (tasarrufun iptali davalarında) düzenlenen ihtiyati haczin HMK 389 vd'nda düzenlenen ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığı, İİK 257 vd.'nda düzenlenen ihtiyati hacizden farklı olduğu ve iptal davasını kazanan davacı alacaklının ihtiyati haczin dayanağı olan iptale ilişkin ilamı bir aylık süre içinde, icra dairesine ibraz etmesinin zorunluluğu bulunmadığı ve İİK 264/3 hükmü burada uygulanmayacağından, tasarrufun iptali davası sırasında verilen ihtiyati haciz, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceğinden, ihtiyati haciz kararının, asıl icra dosyasından infazı gerektiği- İptal davasında İİK 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı icra takip dosyasında infaz edilse de, şikayetçi üçüncü kişinin borçlu sıfatının bulunmadığı ve hakkında herhangi bir icra takibinin başlatılmadığı, sadece hakkında, tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararı infaz edildiğinden, İİK 266'nın uygulanma imkanının bulunmadığı- Şikayetçi üçüncü kişinin, iptal davası nedeniyle İİK 281/2 uyarınca mal varlığı üzerinde tatbik edilen ihtiyati hacizlerin banka teminat mektubu karşılığında kaldırılması isteminin, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve ihtiyati haciz kararını veren asliye hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline karar verilen taşınmaza ................ tarihinde haciz konulduğu anlaşılmakta olup, İİK'nın 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklının tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde edeceği, İİK'nın 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise alacaklının ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceği tabii olmasına göre, söz konusu yetkiyle konulan haczin de ayakta kalması için, İİK’ya göre süresi içerisinde satış talep edilip avansının yatırılması gerektiği açık olduğundan İlk Derece Mahkemesince, süresi içerisinde satış istenip istenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu eve ilişkin abonelik kayıtlarından, masraf belgelerinden ve özellikle tanık olarak dinlenen davacının annesi-davalının ablasının beyanından; dava konusu taşınmazı davalının yaklaşık 20 yıl önce davalıdan haricen satın aldığı, satın aldıktan sonra taşınmaz üzerine önce 2004 yılında duvar, 2015 yılında ev yaptığı, taşınmazın ise 2018 yılında davalıya tapudan resmi olarak devredildiği, bu durumda evvelce haricen satılan ve bedeli ödenen taşınmazın sonradan devrinin yapılmasının, borcun tasfiyesi için gerçek malike intikalinin sağlanması niteliğinde olduğu, borçludan mal kaçırma kastı olmadığı-
Takipte kesinleşen miktar toplam 39.325,49 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ise; 51.094,74 TL olup, temyize konu edilen bu miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında olduğundan, "temyiz isteminin reddine" ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Davacının alacağın tamamının ödenmiş olması halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-SGK kayıtlarından davalı 3. kişinin daha önce davalı borçlunun yanında çalıştığı, buna göre İİK 280/1 maddesi gereğince, davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun mali durumu ile alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğu, davacının davayı açmakta haklı olmakla, yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulmasının doğru olduğu-
TBK 19'a dayalı muvazaa hukuksal nedenine dayalı muvazaalı işlemin iptali istemi- Davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği-