İİK. 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptâli davası sonucunda alınmış olan ilamların -tasarrufun iptâli davası taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından- kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği (Bu ilam kesinleşmeden, icra müdürlüğüne sunularak, ilam konusu taşınmazın haczinin, kıymet takdirinin ve satışının istenebileceği, ilamda yazılı avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmesi için takip yapılabileceği)–
İİK'nun 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarına bakma konusunda genel mahkemelerin görevli olduğu–
Tasarrufun iptali davası aynı nitelikte bir dava olup, malın üçüncü kişiye devrinin engellenip engellenmemesi, davacının hukuki durumunu değiştirmeyeceği, sonraki malikin (iptal edilen tasarruf konusu taşınmazı devralanın), tasarrufun iptali davasında davalı sıfatına haiz olduğu- Tasarrufun iptali davasına konu taşınmazın devri şeklinde ortaya çıkan tasarrufun, davacıya (alacaklıya) karşı ileri sürülemeyeceği, sonraki malikin (iptal edilen tasarruf konusu taşınmazı devralanın) borcundan dolayı konulan haczin davacıya karşı ileri sürülemeyeceği-
Gerekçesiz hüküm kurulamayacağı (HUMK. 388, şimdi; HMK. 297, Anayasa 141); ayrıntılı gerekçe göstermeden sadece "dava şartları oluşmadığı"ndan bahsedilerek hüküm kurulamayacağı–
İnfazda problem yaşanmaması için, mahkemece verilen tasarrufun iptaline ilişkin ilamda (ilamın hüküm fıkrasında) iptaline karar verilen parseller yönünden, tasarruf tarihi ve hisse oranı belirtilerek hüküm kurulması gerekeceği–
Üçüncü kişinin, dava konusu mal veya hakkı "dava sırasında elinden çıkarması" veya "elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi" halinde, davanın ıslahına gerek kalmadan davacı-alacaklının, "davaya 'bedel davası' olarak devam edilmesini" isteyebileceği gibi "kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü dördüncü kişiyi davaya dahil ederek, davaya devam edilmesini" sağlayabileceği- Bu seçim hakkının mahkemece davacıya hatırlatılması gerekeceği–
BK. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) ve İİK. 277 vd. dayanılarak, terditli olarak "muvazaa" ve "tasarrufu iptal" davalarının birlikte açılabileceği–
Borçlu tarafından, bir mahalli gazetedeki "isim hakkı"nı, aynı şehirdeki başka bir şirkete devretmesinin, İİK. 280/III'de düzenlenen "ticari işletmenin devri" niteliğinde olduğu -Benzin istasyonun devrinin borçlu ile davalı üçüncü kişinin aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, "borçlunun vergi borcu bulunduğunu ve mal kaçırma kasdı"nı bilebilecek kişilerden olduğu 6183 s. K.'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında da, İİK. 280/III hükmünün kıyasen uygulanması gerekeceği–