Meraya elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme bedelinin tahsili isteğine ilişkin davada, davalılardan A. Akgül tarafından 903,51 m2 meraya tecavüzde bulunulduğu ve 290,72 TL eski hale getirme bedeli hesaplandığı halde bilirkişi raporunun sonuç kısmında A. A.'ün ismi ve kendisinden tahsili gereken eski hale getirme bedeli belirtilmeyip davalılaradan A. A. hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu ifrazen oluşan bir kısım parsellerin mera vasıflı parselden geldiği, 1965 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile Belediye adına mera vasfı ile tescil edildiği ve sonradan yapılan imar uygulamaları ile dava konusu taşınmazın önce belediye adına sonra tahsisen davalı adına tescil edildiği ve üzerinde betonarme tek katlı bina bulunduğu, dava konu taşınmazın bulunduğu yörede yapılaşmalar olduğu anlaşıldığından çekişme konusu taşınmazın tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte incelenerek ve davacıya yapılan tahsisin niteliği de araştırılarak yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılması, imar planı uygulama haritaları Belediyeden sağlanmalı ve bu haritaların kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanarak saptanması; meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmesi, keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulması sonucunda bir hüküm kurulması gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davasına konu taşınmazın da içinde bulunduğu ifrazen oluşan bir kısım parsellerin mera vasıflı parselden geldiği, 1965 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile Belediye Meclisinin kararına istinaden dava dışı kişi adına portakal bahçesi vasfı ile tescil edildiği ve taşınmazın halen portakal bahçesi vasfı ile kullanıldığı ancak imar planı kapsamında kaldığı anlaşılmakta olduğundan,  mahkemece, çekişme konusu taşınmazın tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte incelenerek yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılması, imar planı uygulama haritaları Belediyeden sağlanması ve bu haritaların kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanarak saptanması; meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığının da parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmesi, keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulması sonucunda hüküm kurulması gerektiği-
Haricen satışın, satın alan kişi yönünden akidine karşı ileri sürebileceği kişisel hak sağlayacağı- Davalı çekişme konusu taşınmazı haricen dava dışı abisinden satın aldığını savunduğuna göre, haricen satıştan kaynaklanan haklarını davacıya karşı değil, dava dışı abisi H.'ye karşı ileri sürebileceği- Davacının mülkiyet hakkı karşısında haricen satın almadan kaynaklanan kişisel hakka değer verilemeyeceği gibi davalının harici satın almadan kaynaklanan hapis hakkına sahip olamayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada, çekişme konusu taşınmaz zeytinlik vasfında olmayıp 3573 sayılı yasanın uygulanmasına olanak olmayıp, davalının eşi A.. T..'ın beyanlarından zeytinleri toplamak suretiyle taşınmaza elattığı sabit olup davacının mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebileceği- Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı- Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerektiği- Kural olarak, men edilmedikçe paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyemeyeceği-
E.tma haksız eylem olup elatmanın önlenmesi davalarında haksız elatmayı gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılcağı- Öte yandan, ecrimisilin kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatı olduğu-  Fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği- Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirleyeceği-  Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık sürenin dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkin davada, dava tarihi itibari ile davalılardan M.. B..’nın davacının taşınmazında fiili kullanım durumunun olup olmadığı, bilirkişi raporunda sözü edilen duvarın kim tarafından yapıldığı Alaşehir Sulh Hukuk Mahkemesinde alınan raporda C harfiyle gösterilen sundurmanın tamamen yıkılıp yıkılmadığı hususlarında ek rapor alınarak müdahale hususunun açıklığa kavuşturulup sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, çekişme konusu kerpiç ev nitelikli taşınmazın kayden davacıya ait olup üzerindeki evde annesi olan davalının oturduğu sabit olup, davacıyla davalı annesi arasında taşınmazda oturmasını haklı kılacak bir akdi ilişki olduğu savunulup bu konuda bir delil bildirilmiş olmadığından mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacının zilyet olduğunu dava dilekçesinde bildirdiği ve taraflarca da keşifte gösterilen taşınmazla ilgili herhangi bir inceleme yapılmadan sonuca gidildiğinden, dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu yapılan davacının zilyet olduğunu bildirdiği taşınmazla ilgili inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-