Dosya içerisindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanlığı, Mesken ve Gecekondu İşleri Müdürlüğünün 17.03.2006 tarihli yazısına göre davacı Ş.L.'e daire tahsis edildiği, davacıya ait yıkılan binanın 8.357,00 TL enkaz bedelinin tespit edildiği, davacının sosyal konut tahsisi istemesi nedeniyle daire bedelinden enkaz bedelinin düşüldüğü ve taksitlerin geri kalan bedel üzerinden belirlendiğinden, bilirkişi raporu ile belirlenen ..TL'den, ..TL'nin düşürülmesi suretiyle geri kalan bedelin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacı M. ile davalı Medine'ye ait bağımsız bölümlerin konumları itibarıyla bir karışıklığın mevcut olduğundan bahisle davacı tarafından eldeki davanın açıldığı, mahallinde iki ayrı inşaat bilirkişisi ile keşif yapıldığı, inşaat bilirkişisi E.Y.'in havale tarihli bilirkişi raporu ile inşaat bilirkişisi A.A.'nın havale tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki olması nedeniyle söz konusu çelişki giderilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Yerinde yeniden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak, sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Çekişmeli taşınmazının bir bölümünün her iki davalı tarafından kullanıldığı toplanan deliller ve yapılan keşif ile saptandığından, davalı G. hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda kadastro yenilemesi çalışması yapıldığı anlaşılmakta olup noksanın tamamlanması yoluyla davalının sunduğu kayıttan bu husus sabit ise de, noksan soruşturma ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığı- Çekişme konusu taşınmazların kadastro yenilemesi sonucu oluşan ve son durumunu gösteren çap (tapu) kayıtlarının merciinden istenmesi,gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde yeniden içlerinde harita mühendisinin de yer aldığı üç kişiden oluşan teknik bilirkişi heyeti ile keşif yapılması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir denetime elverişli infazı mümkün kroki ve rapor alınması, tecavüzün varlığının tespiti halinde taşınmazın tapu kaydında yer alan niteliğine göre usulüne uygun ecrimisil hesabının yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı Necattin'in akıl sağlığının yerinde olmadığı bildirildiğine göre vasisi aracılığıyla temsil edilmesi gerektiği halde, bu eksiklik giderilmeden yargılama sürdürülerek işin esası hakkında taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı- Davalı Necattin'e vasi atanıp atanmadığının araştırılması, atanmış ise davalı Necattin vasisine yöntemine uygun olarak tebligat yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilse de, dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığından; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu-
Dava dışı kurum ile davacı arasındaki sözleşme 13/g maddesi gereği kendiliğinden feshedilmiş olduğundan taraflar arasında kira ilişkisinin sürdüğü kabul edilemeyeceğinden, davalının çekişme konusu taşınmazı tasarrufunun hukuki bir dayanağının kalmadığı, kullanıma devam etmekle de işgalci niteliği kazandığından, taraflar arasında bir kira ilişkisi kalmaması nedeniyle davalının kullanımı sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen HMK. mad. 4 kapsamında değerlendirilemeyeceğinden işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
E.tma haksız bir eylem olup, elatmanın önlenmesi davalarının haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılacağı- Davalı tarafından yapılan çit, dikilen ağaçlar ve kuyu çekişmeli alanda durduğundan, elatmanın sona erdiğinden söz edilemeyeceği ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ile taşınmazın teslimi istemlerine ilişkin davada, dava dışı kurum ile davacı arasındaki sözleşme ilgili maddesi gereği kendiliğinden feshedilmiş olduğu, taraflar arasında kira ilişkisinin sürdüğü kabul edilemeyeceğinden davalının çekişme konusu taşınmazı tasarrufunun hukuki bir dayanağının kalmadığı, kullanıma devam etmekle de işgalci niteliği kazandığı, taraflar arasında bir kira ilişkisi kalmadığından uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen HMK’nın 4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davalarında paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceği, hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı olmadığı, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerektiği-