Maliye Hazinesi adına tam pay ile kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerinde 2981 sayılı Yasa uyarınca H.G. adına tahsis kaydının bulunduğu, davacının bu tahsis hakkını 17.01.2013 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile H.G.'den devraldığı, davalının ise haricen satın aldığını ileri sürdüğü taşınmaz üzerine inşaa ettiği betonarme evi kullandığının anlaşıldığı- Davalı taşınmazı haricen satın aldığını ileri sürdüğüne göre, taşınmaz üzerinde davacının tahsise dayanan şahsi hakkından daha üstün bir hakka sahip olduğu kabul edilemeyeceğinden, davalının elatmasının önlenmesine, davacının taşınmazın tahsis hakkını temlik aldığı tarihinden itibaren belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu- Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiğinden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle yalnızca değinilen husus bakımından hüküm kurulması, her iki dava hakkında da hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Davacının, davaya konu bağımsız bölümü, SS B. Konut Yapı Kooperatifi'nden devralmak suretiyle edindiği, dava dışı N.T.'un da aynı nedenle davaya konu bağımsız bölümü devraldığını ileri sürerek Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/703 Esas sayılı dosyasında üstün hak talebinde bulunduğu- Açılan böyle bir davada verilecek karar bu davadaki esasa ilişkin hakkı etkileyeceğinden, anılan dosyanın HMK. mad. 165/1 gereğince bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece kararın bozulmasından sonra mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu baz istasyonunun ilgili yönetmelikte belirtilen güvenlik mesafesine uygun olarak çalıştığı ve yönetmelikle belirlenen limit değerlerin altında faaliyet gösterdiği belirtildiğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde psikolojik danışman bilirkişinin raporundaki görüşlere yanlış anlam verilerek davanın kabul edilmesinin isabetsiz olup hükmün bozulması gerektiği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanun'un 4. maddesinde öngörüldüğü üzere TMK.'nın 2. kitabından kaynaklanmadığı, anılan TMK. mad. 683'teki düzenlemeden kaynaklandığı- Görev kamu düzeniyle ilgili olup davanın her aşamasında ve re’sen(kendiliğinden) gözetilmesi gerekli bir usul kuralı olduğundan, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
29 parsel sayılı taşınmazın üç ayrı parsele bölünmek suretiyle davacılar adına tescil edildiği ancak, önceki malik olan davalı İ.D. taşınmaz adına kayıtlı iken, noter marifetiyle suyun köy halkı tarafından kullanılmasına muvafakat ettiği, özel su niteliğindeki çekişmeli su kaynağının davalı köy tarafından kullanımına davacıların muvafakatleri olmadığı gözönüne alınarak suya elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği- Önceki malik davalı İ.D.'ın verdiği muvafakatnamenin bu dava ile adlarına tescil kararı verilen davacılar tarafından geri alındığı anlaşıldığına göre davalı köyün tapu siciline güven ilkesinden yararlanabileceğinin söylenemeyeceği- Davanın suya vaki elatmanın önlenmesi talebi bakımından da kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dosya içindeki belge ve delillere, davalı O. Belediye Başkanlığı vekilinin davaya karşı vermiş olduğu 22.01.2010 tarihli yazılı beyanına göre çekişme konusu fosseptik kuyularının belirli bir plan ve proje çerçevesinde yapılmakta olduğu, idarenin iş ve eylemlerine karşı idari yargı yerinde dava açılabileceğinden yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi ve kal talebi gayrımenkulün aynına ilişkin olduğundan bu dava ancak tapu maliki Hazine tarafından açılabilabileceği- Davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyeti olmadığından, davanın reddi gerektiği-
Davacı ve davalı köylerin 6360 sayılı Kanunun 1/1,3 hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak Olur ve Şenkaya ilçelerinin belediyelerine katılmaları nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatları kalmadığından ve katıldıkları ilçe belediyeleri taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesine göre dava konusu taşınmazın kamulaştırılmak suretiyle kooperatif arsası haline getirildiği ve davalı kooperatifin taşınmazı olduğu anlaşıldığından davalı kooperatif, taşınmazı iyi niyetli üçüncü kişi sıfatıyla edinmiş olup davacı ile arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından davalı kooperatifin elatmanın önlenmesi davasının kabulü gerektiği-