İçerik Akışı
Uzman görüşünün taraf beyanı veya açıklaması olma özelliği-
Uzman görüşünün, davacı taraf açısından yazılı belgeye bağlı bir beyan niteliğinde olduğu- Uzman görüşünde yer alan maddi vakıaların, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar gibi bağlayıcı etkisinin olduğu- Uzman görüşünün taraf beyanı veya açıklaması olma özelliği göz ardı edilmemesi gerektiği, içeriğindeki vakıaların davacı açısından bağlayıcı olduğu dikkate alınarak, bu çerçevede yapılacak değerlendirme sonucunda uyuşmazlığın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği- İşçi tarafından bildirilen ücret miktarı aşılarak hesap yapılmasının vakıa aşımı niteliğinde olduğu ve kararın bu yönüyle hatalı olduğu-
Kiracı tacirin kira sözleşmesini feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı-
Kiracı tacirin, muayanehane olarak çalışma ruhsatının alınabilmesi için hangi özel koşulların sağlanması gerektiğini bilmesi gerektiği ve ticarethane olarak kullanacağı yeri tespit ederken bu koşulların mevcut olup olmadığını sözleşmenin başında öngörüp basiretle araştırması gerektiği- Kiracının binayla ilgili gerekli belgelere henüz sahip olmamışken sonrasında kiraya verene bırakacağını bildiği tadilatları tamamlayıp faaliyete başladıktan sonra bitimine az bir süre kala sözleşmeyi feshederek yaptığı harcamaların bedelini kiraya verenden talep etmesinin iyi niyet kuralı ve basiretli davranma ilkesi çerçevesinde haklı görülmediği- Aynı yerde bir kısım hekimlerin gereken raporları aldığı da gözetildiğinde kiraya verene daha ağır bir sorumluluk yüklemenin, sözleşmede açıkça muayenehane olarak çalışma ruhsatının alınamaması hâline ilişkin özel bir sorumluluk hükmü düzenlenmediğine göre, taraflar arasındaki edim dengesi ve hak ve nesafet ilkesine uygun düşmeyeceği-"Muayenehane ruhsatı almak kiracıya ait bir husus ise de kiraya verenin de bunu sağlamaya elverişli raporları vermesi gerektiği, bu raporlar mevcut olmadan kiracıdan kira sözleşmesine devam etmesinin beklenemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında taraflar arasında düzenlenen protokol hükümlerinin uygulanması-
Faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında, mahkemece taraflar arasında düzenlenen protokol hükümleri uyarınca malların davalı tarafa teslim edildiğinin kabulü ile, yine anılan protokolde belirtilen malların taban satış bedeli de göz önünde bulundurularak davacının davalıya teslim etmiş olduğu malların toplam tutarı belirlenip, protokol hükümleri gereğince davalının alacağı indirilmek suretiyle davacının bakiye alacağının kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiği-
Menfi tespit- Kısmi dava- Harç ikmali-
Menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığı- İcra takibinin tutarı, gösterilen dava değerinden daha fazla olduğundan, mahkemece, eksik harcın yatırılması için davacıya süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalının kredi borcu için davacının ipotek verdiği taşınmazının icra kanalıyla satılması nedeniyle zararın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemi-
"Kredi borcunun asıl borçlusu davalının borcunun, kendisinin ipotek verdiği taşınmazının satışı ile ödendiğinden davalıdan alacaklı olduğunu" iddia eden davacı ile "aslında kendisinin davacıdan alacaklı olduğunu ve buna ilişkin kesinleşen ilama karşın alacağını tahsil edemediğini" ileri sürerek "takas-mahsup" talebinde bulunan davalı arasındaki düzenlenen taahhütnamede, davalının, "ipoteğe konu borcun kendi borcu olduğu ve davacının zarara uğraması halinde zararının karşılanacağını" taahhüt ettiği ve davacının taahhütname ile davalının alacak iddialarına karşı onun imzasını taşıyan tarihsiz bir ibranameye dayandığı uyuşmazlıkta, mahkemece, davalının "davacıdan alacaklı olduğu beyanı" ve "takas-mahsup talebi" dikkate alınarak ibranamenin hangi tarihte verildiğinin araştırılması, davalının ilama bağlı alacağından önce verilip verilmediği üzerinde durulması, ibranamenin ilama bağlı alacağı kapsamadığının anlaşılması halinde davacının alacak talebi ile davalının takasa konu olabilecek alacaklarının karşılaştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Zorunlu göçe tabi tutulma- Göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alınması- Eski para ile yapılan ödemenin güncelleştirilerek tahsili istemi-
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye gelen ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alan davacının bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile eski para ile kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için eski para olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığından davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Mülkiyeti muhafaza kaydı- Sözleşme konusu araçların haczi-
Mülkiyeti muhafaza kaydı sözleşmesindeki alıcı taksitleri ödememiş ve temerrüde düşmüş ise mülkiyetin henüz alıcıya-(borçluya) geçmeyeceği- Satıcı davacı 3. kişi de sözleşmeyi feshederek aldıklarını iade edeceğine ilişkin seçeneği ileri sürmemiş ise, bu durumda davalı takip alacaklısının ancak ödenmeyen taksitleri davacı satıcıya ödeyerek araçların mülkiyetinin borçluya geçişini sağladıktan sonra sözleşme konusu araçların haczini ve satışını isteyebileceği- Satıcının istihkak iddiasında bulunabilmesi için taksitlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve bu durumda satıcının da fesih hakkını kullanması şartlarının birlikte bulunması gerektiği-
Şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede alacak, maddi ve manevi tazminat istemleri- Denkleştirici adalet- Belirsiz alacak-
Dava konusu taşınmazların davacı adına alımı konusunda davacı tarafından davalıya verilen bir vekaletname bulunmadığı ve davacının dayandığı protokolün dava konusu taşınmazların aynının intikalini gerektirir belge niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, tarafların birbirlerine verdiklerini denkleştirici adalet ilkesine göre geri alabileceği- Davalının davacı adına taşınmaz satın almak için davacıdan aldığını kabul ettiği 45.000,00 TL’nin denkleştirici adalet kuralı gereğince dava tarihindeki alım gücüne ulaştırılması gerektiği-
Taşınmaz haczi- İcra müdürlüğü haciz kararı- Haczin geçerliliği- Tapu siciline şerh verilmesi- Satış isteme süresi- İhalenin feshi-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için, icra müdürlüğünce 'haciz kararı' verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp, bildirici nitelik taşıdığı; ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- İİK.nun 106-110.maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken, sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerektiği- Süresinde satış istenmemesi durumunda, taşınmaz, tahmini bedelin üstünde satılsa da ihalenin feshini isteminin kabulü gerektiği-
Maddi destek açıklaması ile gönderilen para- Bağış- Borç- İspat yükü
"Maddi destek" açıklaması ile havale edilen paranın "bağış" olarak kabul edilmesi gerektiği, paranın davalıya borç olarak verildiğinin ispatı için bu açıklamanın yeterli olmadığı- Taraflar arasında mevcut başka bir ilişkinin varlığı da iddia ve ispat edilmediğinden, itirazın iptali davasının reddi gerektiği-