İçerik Akışı

Gemi adamı- İzin süresi- Yıllık izin

Aynı işverenler emrinde bir takvim yılı içinde bir veya birkaç iş sözleşmesine dayanarak en az altı ay çalışan gemi adamı davacının, yıllık izin ücretine hak kazanacağı; ancak, izin süresi, altı aydan bir yıla kadar hizmeti olan gemi adamları için 15 günden az olamayacağından, hesaplanan yıllık izin ücretinin bir ay değil, 15 gün üzerinden hesaplanarak sonuca gidilmesi için hükmün bozulması gerektiği-

Arabuluculuk son tutanağı-Dava şartı-Usulden red

Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olmasının, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olduğu- Dava konusu olayda; dava tarihi olan 26.10.2020 tarihinden sonra arabulucuya başvurulduğu ve son tutanağın bir örneğinin de davacı vekilinin 06.03.2021 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu ve bu hususun dava şartı yokluğunu ortadan kaldırmayacağı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-

Kira tespit davası- İhtar- İspat

Kira tespit davalarının, yeni kira döneminin başlangıcından en az 30 gün önce açılması ya da bu süre içinde kiracıya ihtar gönderilmesi gerektiği- Somut olayda; tahliye tarihinden bir ay önce kiraya verene yazılı ihbarda bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, taraflar arasında geçerli kira sözleşmesi ile erken tahliyeye ilişkin makul süre kira tazminatının bir aylık kira bedeli ile sınırlı olacağı kararlaştırılmış olmakla; makul süre kira tazminatına ilişkin herhangi bir feragat beyanı içermeyen, kiraya verenin kira alacaklarına ilişkin davadaki haklarının saklı tutulduğu ibraname gerekçe gösterilerek makul süre kira tazminatı alacağının Mahkemece değerlendirilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-

Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı- Restorasyon- Hakediş

Tapu kütüğüne "korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır" kaydı konulmuş olan taşınmaz kültür varlıkları ile ilgili onarım ve restorasyon işleri kapsamındaki hak ediş ödemelerine ilişkin damga vergilerinin muafiyet hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-

İntifa hakkı- Sınırlı süre- Sona ermesi

Türk Medeni Kanunu'nun 794 üncü maddesindeki tanıma göre intifa hakkının taşınır ve taşınmaz haklar ile bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türü olduğu - İntifa hakkı bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü ya da tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona ereceği-

Tasarrufun iptali davası- Senet- Hakediş- Borcun doğum tarihi- İspat yükü-

Tasarrufun iptali davalarında iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının ön koşul olduğu, dava koşulunun var olup olmadığı belirlenmeden işin esası hakkında hüküm kurulamayacağından, bu hususun mahkemece resen araştırılacağı- Tasarrufun iptali davasında takip konusu senetlere bağlı borcun borçlu ile arasındaki senetlerin tanzim tarihinden önceki hukuki/ticari ilişkiden doğduğu ve hakediş karşılığı, bağımsız bölümün kendisine temlik edildiğini iddia eden kişinin bu iddiasını ispat etmesi gerektiği-

İhtirazi kayıt-Basiretli tacir-Karine-İspat

İhtirazı kayıt konulmaksızın sözleşmenin imzalanmış olmasının kiralananın amacına uygun olarak kiracıya teslim edildiğine ilişkin karine teşkil edeceği, bunun aksini kiracının ispatlaması gerektiği- Kira parasını, çek ile ödeyen basiretli tacir kiracının kiralananın teslim edilmediğine ilişkin iddiasını ispatlayamadığı nazara alındığında ‘kira bedelinin iadesi ve damla vergisinin’ iadesi istemli davanın reddi gerektiği- Kira sözleşmesinin tarafların rızasıyla, yargı kararı ile veya kiralananın ortadan kalkması ile sona ereceği-

İnanç sözleşmesi- Tapu iptal ve tescil- İade süresi-

İnanç sözleşmelerinde, tarafların 'kendilerine yüklenen hak ve borçları', 'inançlı işlemin sona erme sebeplerini', 'devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını' ve 'süresini' belirleyebileceği- Somut olayda, taraflar arasında imzalanan inanç sözleşmede "her halde en geç işbu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 18 ay geçtikten sonra'' ibaresi ile 'dava konusu taşınmazın iade süresi'nin kesin bir anlatım ile kararlaştırıldığı- Davacının sözleşmenin tanzim tarihinden 18 ay sonrasında 'taşınmazın mülkiyetini talep etme' hakkının doğduğu-

Sigorta tespiti- Muris- Müstahsil makbuzu-

Sigortalı olduğunun tespitini isteyen kişinin, yargılama sırasında ölmesi halinde davaya mirasçıları tarafından devam edileceği- Sigorta yapan davalı firmaya ait 'Bağ-Kur prim kesintisi içeren müstahsil makbuzları'nda ve firmaya ait bildirim listelerinde ismi bulunmayan sigortalının açtığı tespit davasında 'müstahsil makbuzlarının murise ait olup olmadığı'nın hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği- Kuşkusuz bir belirleme için 'muris ile aynı ad ve soyadını taşıyan başka kimse olup olmadığının nüfus müdürlükleri ile davalı Kuruma sorulması gerektiği- Müstahsil makbuzları murise ait ise, özel kuruluşlara teslim edilen ürün bedellerinden tevkifat yolu ile yapılan prim kesintisinin Kuruma intikal edip etmemesinin sigortalının sorumluluğunda olmadığı ve tevkifatın Kuruma intikal etmemesinin tescile engel olmayacağı göz önünde bulundurularak Tarım Bağ-Kur sigortalılık süreleri hakkında karar verilmesi gerektiği-

Likit alacak- İcra inkar tazminatı- Ön sorun

Alacak miktarı, likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği- Uyuşmazlık konusu olan icra inkâr tazminatının hesaplanmasında esas alınacak, davaya konu edilen asıl alacak tutarın direnme kararının verildiği tarihte geçerli olan 'temyiz edilebilirlik sınırı'nın altında olduğundan anılan karara karşı temyiz edilemeyeceği- "Her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların artışında, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî olarak karara bağlanmış davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine yeniden bakılan davalarda ve Yargıtay'ın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden bakılan davalarda uygulanmayacağının düzenlendiği, bu durumda Özel Daire bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararında karar tarihi itibariyle parasal sınırların artışının dikkate alınamayacağı, ön sorun bulunmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-