İçerik Akışı
Avukatlar Günü Kutlu Olsun!
E-Uyar ailesi olarak Avukatlar Gününüzü kutlarız..
Kira uyuşmazlıkları - Ödeme emri tebliği-
Ödeme emri tebliğ edilmeden borçlu/kiracı haricen takibi öğrenip itirazda bulunabilir mi?
Kanunilik İlkesi- Sendika Hakkının ihlali- Basın açıklaması- İfade özgürlüğü-
Başvurucunun; basın açıklamasını sendikal karara uyarak yaptığını, metnin hiçbir yerinde amir sayılan kişilerin adının geçmediği gibi hakaret sayılabilecek sözlerin de bulunmadığını belirterek ifade özgürlüğü ve sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü- Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliği ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına aldığı ve müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunması gerektiği-Başvuru konusu müdahale, eylemin kanunda tam karşılığının bulunmaması nedeniyle benzer eylemlere ilişkin hüküm kapsamında, farklı bir kanun hükmü üzerinden tesis edildiği, bu gibi müdahalelerin kanunilik şartını karşılaması ancak eylem ile müdahalenin dayanağı kural arasında hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır nitelikte objektif bir ilişkinin varlığının ortaya konulmasıyla mümkün hâle geldiği- Bu bağlamda başvurucuyu cezalandıran idarenin ve cezanın hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinin gerekçeleri dikkatli bir şekilde ele alındığı, başvuru konusu açıklama metni ile müdahalenin dayanağı kural içeriğini benzer kabul ederek eşleştirmenin ve eylemin sübuta erdiğini belirtmenin dışında kullanılan ifadelerin hangi bağlam ve kapsamda ilgili kurala özgülendiğine yönelik herhangi bir açıklamada bulunulmadığından eylemin yöneldiği iddia edilen taraflar ile uygulanan kural arasında açık, net, anlaşılır nitelikte objektif bir ilişkinin bulunduğu söylemenin mümkün olmadığı ve başvuru konusu kurala ilişkin idare ve yargı mercilerince yapılan yorumların, başvurucunun davranışlarının sonuçlarını öngörmesini sağlayacak belirlilikte olmaması nedeniyle disiplin cezası şeklindeki müdahalenin kanunilik şartını karşılamadığı - Başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını taşımaması nedeniyle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği-
Sorumluluk- Taşıma- Güzergah
Davalı şirketin taşıma esnasında kullandığı güzergah ve yolun ne kadarlık kısmını kullandığı hususu belirlenmek suretiyle, yolun bozulmasına etken olan diğer sebepler de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin tebliği- Muhatabın tebliğ adresinden geçici olarak ayrıldığı anlamına gelen beyanlar-
Komşunun, apartman görevlisi veya yöneticisi gibi kimselerin "muhatabın işe gittiği", “çarşıya çıktığı” gibi beyanlarının muhatabın tebliğ adresinden geçici olarak ayrıldığını kabul etmek için yeterli olduğu- Tebligat, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğine uygun olarak yapılmış olup mevzuatta haber verilen komşunun adresinin yazılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası- Teminat- Hasar- İspat yükü-
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiğinin açık olduğu ve hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükünün de sigortacıya düştüğü-
Kambiyo takibi kesinleştikten sonra, hamilin dosya alacağını son cirantaya temlik etmesi- Müteselsil sorumluluk- İtfa- Alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi-
Hamil tarafından kendisinden önceki tüm cirantalar ve keşideci hakkında başlatılan kambiyo takibinin tüm borçlular yönünden kesinleşmesinden sonra, hamil ile kendisinden önceki ciranta arasındaki takip konusu senedin verilmesine neden olan ilişkinin feshedilmesi nedeniyle hamilin dosya alacağını kendisinden önceki cirantaya devrettiği ve böylece bu cirantanın, alacaklının (hamilin) tüm haklarına sahip olduğu- Temlik alan cirantadan önce bonoda yer alan diğer cirantalar ve keşidecinin devralana karşı müteselsilen sorumlu oldukları- Hamilin dosya alacağını son cirantaya temlik etmesinin, bonodaki diğer borçluları "müteselsil sorumluluk" esası gereği borçtan kurtarmayacağı- "Takip dosya alacağının tüm ferileriyle birlikte borçlu cirantaya temlikinin "itfa" sonucunu doğuracağı, itfayla takibin son bulması nedeniyle aynı takipte "alacaklı ve borçlu sıfatı birleşen" ciranta tarafından takibe devam edilemeyeceği" şeklindeki görüşün isabetli olmadığı-
Tahliye kararının icrasında makul süre-
Alacaklının tahliye kararını aldığı ..12.2020 tarihinden icraya konulduğu ...05.2022 tarihleri arasında bekleyerek, bu hakkını "makul" bir sürede kullanmadığı ve kira akdinin yenilenmesine sebebiyet vermiş bulunduğu- Yargıtay 12. HD'nce tahliye kararının icrası yönünden makul sürenin 1 yıl ile sınırlandırıldığı, böylece tahliye kararının borçluyu sürekli bir "tahliye tehdidi" altında bırakmamasının amaçlandığı-
Kambiyo takibi- Ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itiraz- Alacaklının takibe devam etme iradesi-
Alacaklının takibe devam iradesi göstermesi halinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesinin şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği- Somut olayda, alacaklı, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine haciz talebinde bulunmakla takibe devam iradesini ortaya koyduğundan, borçlu adına çıkartılan örnek 10 ödeme emri iade edilmiş olsa da, borçlunun icra mahkemesine yaptığı itirazların incelenmesi gerektiği- İcra mahkemesinin "borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz hakkı doğmayacağı" gerekçesiyle "istemin reddine" karar veremeyeceği-
İşe giriş bildirgesi- Blok çalışma- Hak düşürücü süre-
Uyuşmazlık konusunu oluşturan 20.09.1994- 25.12.1997 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin davalı işverence bildirim yapılmadığı ve 26.12.1997 tarihinde işe giriş bildirgesi verilerek 01.01.1998-05.04.1999 tarihleri arasında bildirim yapılan blok çalışma döneminin sona erdiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiği, ancak eldeki davanın 16.11.2016 tarihinde açıldığı gözetildiğinde uyuşmazlık konusu 20.09.1994-25.12.1997 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği- Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında; davacının 01.01.1998-05.04.1999 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetleri nedeniyle dava konusu dönem ile birlikte birleşen blok çalışmalarının bulunması hâlinde davanın yasal dayanağını oluşturan ve 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesi ile koşut düzenleme içeren 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğundan söz etmenin mümkün olmadığı-