İçerik Akışı

İstinaf mahkemesi- İlk derece mahkemesi- Hukuki denetim- Tahkikat

İstinaf mahkemelerinin hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesinin kabul edildiği- Dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukuki denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesinin ancak ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerektiği- Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkemenin ilk derece mahkemesi olduğu-

Enerji nakil hattı- Pilon yeri- Kamulaştırma bedeli-

Enerji nakil hattı yenileme çalışmaları kapsamında alınan kamu yararı kararına istinaden taşınmazdan geçirilen pilon yerinin kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tesciline karar verilmesi talep edilen davada; kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarı kamulaştırma bedeline ekleneceği- Taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün yüzölçümü, geometrik durumu ve dava konusu pilon yeri kamulaştırılması nedeniyle arta kalan alanda yapılaşma yönünden kısıtlama getirilmediği hususu dikkate alındığında bu kısımda değer azalışı olamayacağı-

Hukuki menfaat- Temyiz- Direnme

Davada haklı çıkmış olan tarafın da hukuki menfaati bulunmak kaydıyla hükmü temyiz etmesinin mümkün olduğu- İlk hükmü temyiz eden ancak tüm temyiz itirazları reddedilen ve ayrıca direnme kararı verilmesini talep eden davalı vekilinin temyizinin direnme konusu uyuşmazlığa yönelik olmayıp bozma kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin olduğu da dikkate alındığında direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararının bulunmadığı-

Sahte rapor ile düzenlenen reçeteler- Emekli Sandığı Teftiş Kurulu soruşturma raporu-

Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının, sahte rapor ile düzenlenen reçetelerin Kuruma fatura edildiği iddiasıyla davacı eczacı ile aralarındaki sözleşmeyi 2004 yılı protokolüne göre yedi yıl süreyle feshettiği somut olayda; davacı eczacı ile yanında çalışan dava dışı kişinin sorumluluklarının ayrı ayrı belirlenmesinin ve varsa taraflar arasında daha sonradan imzalanan protokoller değerlendirilerek davacının lehine olan hükümlerin uygulanmasının gerektiği- Somut olayda davacı eczacı hakkındaki sözleşmenin feshi işleminin dayanağını teşkil eden eylemlerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin gerektiği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda eylemin gerçekleştiği neticesine varılmışsa da bu sonuca Emekli Sandığı Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan 30.03.2004 tarihli soruşturma raporu sırasında alınan hasta beyanlarına dayanılarak ulaşıldığından yapılması gerekenin, ilgili hastaların bir kez de Mahkeme önünde dinlenilmesi olduğu-

Evlat edinen- Evlatlık- Tasarrufun iptali- Anayasa Mahkemesi

22.10.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile, tasarrufun iptali davasında “bağışlama gibi sayılan” tasarrufları düzenleyen İİK m. 278/3- hükmündeki “evlat edinenle evlatlık” ibaresi iptal edilmiş olduğu ve bu değişikliğin 9 ay sonra yürürlüğe gireceği-

Türk Patent ve Marka Kurumu- Tazminat- Yargı yolu-

Türk Patent ve Marka Kurumun'un, Kanun veya KHK kapsamında almış olduğu tüm kararlar aleyhine ve bu kararlar sebebiyle davalı Kurum'a karşı ileri sürülecek tüm tazminat taleplerinde ihtisas mahkemelerinin ve dolayısıyla adli yargı yolunun görevli olduğu- Türk Patent ve Marka Kurumun'un aldığı kararlara dayandırılmış olan tazminat talepleri sebebiyle zarar gören üçüncü kişilerin davalı Kurum aleyhine adli yargı yerinde dava açacak olması karşısında, kararlardan doğrudan zarar gören kişilerin de evleviyetle adli yargıda ve dolayısıyla da ihtisas mahkemelerinde dava açabileceği-

Geçerli evlilik- Katkı payı- İsveç hukuku-

Yetkili yabancı makamlar önünde yapılan evlenmelerden sonra, Türk vatandaşlarının evliliğin nüfus siciline kaydı için takip edecekleri usul, yapılmış olan evliliğin geçerliliğine etkili olmayacağı- Aynı zamanda İsveç vatandaşı da oldukları anlaşılan tarafların; İsveç Devleti yasalarına göre 29.08.1984 tarihinde kurulduğu kabul edilerek 27.03.2001 tarihinde kesinleşen mahkeme kararı uyarınca boşanma ile sonuçlanan evliliklerini, yetkili Türk makamlarına bildirmemiş olmaları bu evliliğin geçersiz olduğu sonucunu doğurmadığı bu nedenle 09.10.1992 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edildiği anlaşılan taşınmaza ilişkin davacının katkı payı talep ettiği eldeki davada, eşler arasında geçerli bir evliliğin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-

Takip dosyası-Taraf-Şikayet-Kesin hüküm-Derdestlik

HMK'nın 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiş olduğunu; derdestliğin daha önceden açılmış ve halen görülmekte olan bir davanın yeniden aynı ya da başka bir mahkemede açılması durumunda, ikinci davanın açıldığı mahkemede nazara alınan ve bu davanın daha önceden de açılmış ve halen görülmekte olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesini sağlamaya yönelik bir dava şartı olduğu- Derdestliğin şartlarının, aynı davanın aynı mahkemede ya da başka mahkemelerde iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte (derdest) olması, birinci dava ile ikinci davanın aynı olması şeklinde sıralanabileceği- Öte yandan İcra mahkemesince verilen kararların, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edeceği-

Muayyenlik ilkesi-Anaparanın tür ve miktarının değiştirilmemesi-İpoteğin bölünmezliği-

Türk parası ile bir ipotek yapılıp, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takibe geçildiğinde, alacağın muayyenliği ilkesine göre ana paranın tür ve miktarı değiştirilemeyeceği, bu nedenle kredi sözleşmelerindeki yabancı para alacağı üzerinden borçluya tebliğ edilen hesap özetine dayanılarak aktin muayyenlik ilkesi gözetilmeksizin icra emri tebliği ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup, her zaman ileri sürülebileceği- Davacıların şikayetinin kabulü ile ipoteğin bölünmezliği ilkesi de dikkate alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-

Sahtelik iddiası-İmzaya itiraz-Takibin geçici durdurulması-

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK' nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK'nun 209. maddesinin uygulanamayacağı- İmza itirazının, satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı, ancak; icra mahkemesinin itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebileceği- Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene dayanması halinde, Yargıtay 12. Hukuk dairesi; İcra ve İflas Kanunu'nda bir düzenleme bulunmadığından HMK'nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine giderek sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK'nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşünü benimsemiş olduğu- İcra mahkemesinin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımadığından borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi genel mahkemede dava açıldığı gerekçesine dayalı olarak takibin durdurulmasına da karar veremeyeceği, ancak itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin İİK hükümlerine göre muvakkaten durdurulmasına karar verebileceği ya da genel mahkemede açılmış olan davada usulüne uygun bir şekilde tedbir kararı verilebileceği-