İçerik Akışı

Cebrî İcra Kanunu Taslağı

Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunca hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı, karşılaştırma cetveli ve görüş bildirim formu ile birlikte yayımlanmıştır.

İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin 'Makale ve İnceleme Yazıları', 'Hukuki Mütalâalar' ve Yüksek Mahkemenin Önemli İçtihatları (Ücretsiz Kitap Duyurusu)

Sevgili Meslektaşlarıma...

Limited şirket- Tüzel kişilik perdesinin aralanması-

Davalı limited şirket ile diğer davalı şirketlerin adreslerinin, ortaklık yapılarının, yönetim kurullarının ve temsilcilerinin aynı olmadığı anlaşıldığı gibi faaliyet alanlarının ve hisse devirlerinin de benzer olmadığı, davalı limited şirket ile diğer davalı şirketler arasında hukuki, fiili ve organik hiçbir bağın bulunmadığı, nitekim mahkemece makine mühendisi, muhasebe finansman öğretim üyesi ve malî müşavirden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda, davalı ile diğer davalı şirketlerin arasında dava konusu sözleşme ilişkisinin kurulduğu dönemi de kapsayan 2009-2017 yılları arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığı, davalı ile diğer davalı şirketlerin ortaklık yapılarında herhangi bir benzerlik olmadığı tespit edilmiş; davalı limited şirketin davacı alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötüniyetli işlemler yaptığının da somut verilerle ortaya konulup ispatlanmadığı-

Tüketim ödüncü ipoteği- Uyarlama- Tahslil yolunun kullanılmaması-

Kesin borç (tüketim ödüncü) ipoteği, anapara yanında gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını güvence altına almakta ise de, davacı tarafça, 2023 yılında açılan ipoteğin günümüz koşullarına uyarlanmasını talepli davaya kadar muaccel hâle gelen ipotek borcunun ödenmemesi nedeniyle tahsil yoluna gidilmemesi, tahsil yolunun kullanılmasına engel teşkil edecek fiilî ya da hukuki bir durumun da ileri sürülmemesi, somut olayda ipotek bedelinin uyarlanması koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-

Basiretli tacir- Gabin-

Davacı yüklenici şirket vekilinin açıklama dilekçesinde, direnme kararı verilmesini talep ettiği beyan dilekçesinde ve temyize cevap dilekçesinde; ek sözleşmenin bir suretini gergin ve tartışmalı ortamın etkisiyle stresle ve bir anlık dalgınlık sonucu dikkatsizlik eseri ihtirazı kayıt koymaksızın itirazsız imzaladığını ifade ettiği, oysa davacı taraf sözleşme konusu işi üstlenen yüklenici olarak basiretli tacir gibi hareket etmekle yükümlü olduğu gibi davacının müzayaka hâlinden ve davalı iş sahibinin davacının zor durumda kalmasından, düşüncesizliğinden ve tecrübesizliğinden bilerek yararlanmış olmasından bir başka ifadeyle davacının iradesinin fesada uğratıldığından da söz edilemeyeceği, edimler arasında açık bir nispetsizlik bulunmadığı da gözetildiğinde somut olayda aşırı yararlanmanın (gabinin) koşulları gerçekleşmediği, bu durumda mahkemece aynı tarihli olan ve davacı yüklenici tarafından itirazsız imzalanan ek sözleşmenin (sulhnamenin) geçerli olduğu kabul edilerek bu ek sözleşmeye (sulhnameye) itibar edilmek suretiyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-

İspat yükü- Kaçak elektrik-

İspat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalı şirkete yazılan müzekkere cevabında davacı adına düzenlenmiş kaçak elektrik tutanağı bulunmadığının bildirildiği, mevzuata uygun kaçak elektrik tutanağı düzenlenmediği- Davalı tarafından icra dosyasına bildirilen takip talebinde alacağın sebebinin kaçak elektrik kullanımı olduğunun anlaşıldığı, icra takibinde dayanılan sebebin somutlaştırılması gerektiği, talebin icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı olduğu-

Evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz- Katkı oranının belirlenmesi- Denkleştirici adalet-

Eşlerin ortak çocuğu olduğu anlaşılan davacı tarafından "babasının sürekli ve düzenli çalışması sonucu elde ettiği gelirle satın alınan taşınmazın annesi adına tescil edildiğini, eşler arasındaki evlilik birliğinin babasının ölümü ile sona erdiğini, böyle olunca mirasçı sıfatıyla katkı payı alacağı hakkının tahsili" istemi ile davalıdan alacak talep edildiği, dosyada tanık olarak dinlenen kişi tarafından müteveffanın çalıştığı ancak eve bakmadığının beyan edildiği, diğer yandan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının müteveffanın vefat etmeden önce en son aldığı maaşının belirtildiği ve ölümünden sonra hak sahibi eşine ölüm aylığı bağlandığı, olağan olanın; evlilik birliği içinde edinilen taşınmaza aynı dönemde çalışan ve geliri bulunan erkeğin de katkı yapması olduğu, davalı kadın tarafından aksine bir delil ileri sürülüp erkek eşin çalışmadığı ispatlanmadığına göre, çalışan erkeğin evlilik birliği içinde edinilen ve tapuda kadın eş adına tescil edilen taşınmaza katkısının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Eşin çalışma ve katkısının varlığı sabit iken "elde ettiği gelirin belirlenememesi" nedeniyle katkı oranının tespitinde duraksama ve güçlük yaşandığı takdirde hâkimin; TMK’nın 4. ve TBK’nın 50. maddelerinde yer alan düzenlemeleri gözeterek, denkleştirici adalet ilkesi gereği, somut olayın koşullarını kendi içinde değerlendirmek suretiyle hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir etmesi gerektiği- "İkrarın kişinin kendi aleyhine beyanda bulunması olup yargılamanın her aşamasında gerçekleştirilebileceği gibi mahkemece kesin delil olarak dikkate alınması gerektiği, böyle olunca davalının cevap dilekçesinde belirttiği "dava konusu binanın yapımında başkaları ile birlikte müteveffanın da katkısının" olduğuna ilişkin beyanının ikrar niteliğinde olduğu, 6100 sayılı Kanun'nda ikrarın iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kabul edilmesini gerektirir bir hüküm bulunmadığı hâlde iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilerek önceki hükümde direnilmesinin doğru olmadığı, böyle olunca direnme kararının belirtilen bu genişletilmiş gerekçe ile bozulması gerektiği" ileri sürülmüş ise de, bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-

İade borcu- Kamulaştırma bedeli- Vekilin hesap verme yükümlülüğü-

Vekilin, iade borcunun müvekkilin ölümü ile sona ermeyip, bu alacağın müvekkilin mirasçılarına geçmekte; vekil öldüğü takdirde ise bu borcu vekilin mirasçıları yerine getirmek mecburiyetinde olduğu- Davanın vekâlet sözleşmesi kapsamında vekilin hesap verme yükümlülüğü uyarınca tahsil edilen kamulaştırma bedelinden davacıların mirasbırakanının hissesine düşen bedelin tahsili istemine ilişkin olduğu ve davalıların murisi tarafından alınan bedelin davacıların murisine veya davacılara verildiğinin ispat yükünün davalılarda olduğu dikkate alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, "vekaletle yapılan işlem yönünden aradan geçen 22 yıl boyunca herhangi bir hak talebinde bulunulmadığı, aradan geçen zaman nedeniyle vekilin işlemine onay verildiğinin kabulü gerektiği, vekalet ile yapılan işlemin davacının iradesine aykırı olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı yönündeki iddianın TMK'nın 6., HMK'nın 190. maddesi kapsamında ispat edilemediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-

Yabancı para alacağı- Takip talebi-

Somut olayda ise 27.06.2022 tarihinde UYAP sistemine kaydedilen takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk lirası karşılığının gösterilmediği; 28.06.2022 tarihinde UYAP sistemine kaydedilen takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk lirası karşılığı gösterilmiş ise de ilk takip talebi iptal edilmeden aynı takip dosyası üzerinden ikinci bir takip talebi sunularak takibe devam edilmesinin mümkün olmadığı- UYAP sisteminde kayıtlı 27.06.2022 tarihli takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmemiş olup bu eksiklik kamu düzenine aykırılık oluşturduğundan borçlu yönünden resen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK'da HMK'nın 183. maddesine atıf yapılmış olmasa da icra takibi de bir dava gibi düşünüleceğinden bu hükmün niteliğine uygun düştükçe uygulanabileceği, somut olayda takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmemiş ise de alacaklı vekilinin fark ederek borçluya tebliğ yapılmadan önce eksiklik giderilmiş biçimde ertesi gün yeni takip talebi verdiği ve önceki takip talebinin değil yeni takip talebinin işleme alınmasını isteyerek düzeltmeyi gerçekleştirdiği, borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin de düzeltilmiş hâline göre yapıldığı gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-

Mutabakat mektubu- Basiretli davranma yükümlülüğü- Kira ilişkisi-

'Mutabakat Mektubu' başlıklı belge ile de, 31.12.2019 tarihi itibariyle taraflar arasındaki borç bakiyesinin 57.898,12 TL olduğu hususunda mutabık kalındığının taraflarca ayrı ayrı imzalanmak suretiyle kabul edildiği, davacının ilgili mutabakatnamenin kira alacaklarını kapsamadığı iddiasının, basiretli davranma yükümlülüğü karşısında dinlenemeyeceği, kaldı ki dava konusu kira ilişkisi haricinde taraflar arasında başkaca bir ilişkisinin bulunduğu hususunun da iddia ve ispat edilmediği anlaşılmakla, taraflar arasındaki kira ilişkisinin sona ermesinden yaklaşık beş ay sonra düzenlenen ilgili mutabakat mektubu dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-