İçerik Akışı
İskan izni- Ceza tutarı- Teminat- Bono
Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmek koşuluyla bu zararını da isteyebileceği- İskân izninin dava tarihinden sonra alınmasıyla 70.000,00 TL'lik teminat bonosu hükümsüz kaldığından bu teminat bonosunun da iadesine karar verilmesi gerektiği-
Hükümsüzlük- Haksız rekabet-
Asıl davadaki hükümsüzlük iddiası bakımından dava konusu faydalı model belgesinin, tescil başvuru tarihi itibariyle tekniğin bilinen durumu karşısında yenilikten yoksun olduğu ve bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, tecavüz ve haksız rekabete ilişkin iddiaları bakımından ise birleşen davaya dayanak faydalı model belgelerinin hükümsüzlüğe karar verildiğinden ve hükümsüzlük baştan beri sonuç doğuracağından faydalı modelden doğan haklara tecavüz ve buna bağlantılı olarak haksız rekabet oluşmayacağı, birleşen davadaki hükümsüzlük iddiası yönünden ise davalı adına tescilli dava konusu faydalı modellerin tescil başvuru tarihi itibariyle tekniğin bilinen durumu karşısında yenilikten yoksun olduğu-
Nama yazılı payların devri- Anonim şirket- Olağanüstü genel kurul-
Olağanüstü genel kurulun 3 numaralı maddesinde kararlaştırılan "bedeli tamamen ödenmemiş olan nama yazılı paylar ancak şirket genel kurulunun tüm hissedarlarının çoğunluğunun kararı ve onayı ile devredilebilecektir" ifadesinin TTK'nın 374, 375/1-f, 491 ve 493/7. maddelerine aykırı olduğu, yine karardaki hükümlerin TTK'nın 493/2. maddesi hükmüne aykırı olarak pay sahibinin payını devretmesini tamamen yasaklanması sonucunu doğuran ve anonim şirketlerinin temel özelliklerinden olan payların devredilebilirliği ilkesi ile bağdaşmayan hükümler içerdiği, davalının tescil talebinin reddi kararının yerinde olduğu-
Aydınlatma yükümlülüğü- Özen yükümlülüğü- Üstlenilen riskten kaynaklanan zarar-
Davaya konu türev işlemlerine ilişkin olarak davalı ile davacı arasındaki Çerçeve Sözleşmeleri ve Opsiyon Sözleşmeleri'nde, davalı bankanın eksik veya hatalı bilgi vermediği ve davalının özen yükümlülüğünü ihlal etmediği, davacının daha önce yaptığı ve kâr ettikleri türev işlemlerinin hukuken geçerliliğine hiçbir itirazda bulunmayıp, elde ettikleri kârları davalıdan tahsil ederek ya da zararı tazmin ederek davalı Banka ile aralarındaki türev işlemleri sözleşmesinin hukuken geçerli olduğunu kabul ettikten sonra, aynı şekilde kurulan ve zarar ettikleri türev sözleşmelerinin hukuken geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının hukuken korunamayacağı, türev işlemlerinin yüksek risk içeren, talih ve tesadüfe dayalı olan yapısının doğal ve çok sık karşılaşılan bir sonucu olarak üstlendikleri riskten kaynaklanan zararlarını bizzat taşımakla yükümlü olduğu, davacının işlemlere icazet verdiği için oluşan sonuca katlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği-
Yetkisiz temsil- İpotek- Zarar- Kusur- Sorumluluk-
Lehine menfaat temin edeceği ipotek işlemine dair gerekli inceleme ve denetimleri yapmayarak zararın meydana gelmesinde kusurlu olan davacı Bankanın, hatalı temsil belgesi düzenleyerek, yetkisiz temsilciyle işlem yapan ve bu nedenle şirketin temsiline aykırı şekilde gayrimenkul tasarruf belgesi hazırlayarak geçersiz ipotek işleminin tesisine neden olan davalı Kurum ve memurun, ipotek borçlusu şirketin temsil hükümlerine göre hazır bulunan kişilerin temsile yetkili olup olmadığını kontrol etmeden işlem yapan Tapu Sicil Müdürlüğü'nün ve tapu müdürünün meydana gelen bir zarar varsa bu zarardan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduğu-
Muris muvazaası- Vekâletin kötüye kullanılması-
Vekâletin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalarda kural olarak hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin olmadığı- Her iki dava bakımından da ispat yükünün davacı tarafta olduğu- Tanık beyanlarından davaya konu taşınmazın davalının parasıyla alındığı ancak tapu kaydının miras bırakan adına oluşturulduğu, davalı ve annesinin söz konusu taşınmazda oturdukları, vekâletlerin taşınmazı kullanan davalıya intikal amacıyla iradi olarak verildiği, davacıların kandırılmak suretiyle vekâletlerinin alınıp zararlandırıldıkları yönünde somut bir neden ileri süremedikleri, aksine tüm dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre dava konusu payların temlikinin iradî olduğu, talimata aykırı hareket edildiği ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddialarının kanıtlanamadığı, annenin payı ile birlikte bu hissenin de ardışık işlemle yine aynı tarihte davalıya intikal ettiği, bütün işlemlerin aynı anda ve aynı amaçla yapıldığı göz önüne alındığında murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunduğundan da söz edilemeyeceği, zira annenin ve diğer mirasçıların amacının davalıya oturduğu taşınmazdaki paylarını rızalarıyla temlik etmek olduğu sonucuna ulaşıldığından her iki hukuki nedene dayalı ispatlanamayan davanın reddi gerektiği-
Hizmet tespit davası- İşe giriş bildirgesi- İmza inkârı-
Davalıya ait iş yerinde 25.08.2011-05.07.2012 tarihleri arasında kesintisiz çalışma iddiası ile kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti istemiyle açılan eldeki davada, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilirse de tespiti istenen döneme ilişkin yazılı belgelerin varlığı hâlinde öncelikle bu belgelerin geçerli olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ve sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiği, bu itibarla davalı iş yerinden davacı adına 05.07.2012 tarihli işe giriş bildirgesi verilerek 05.07.2012-05.06.2015 tarihleri arasında kesintisiz hizmet bildirimi yapıldığı, davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihi doğrulayan ve imzasını içeren 04.07.2012 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının işe başlama tarihinin 05.07.2012 olarak belirtildiği, yine dosyada yer alan ve davacının imzasının bulunduğu ibraname başlıklı belgede de davacının davalı iş yerindeki işe başlama tarihinin 05.07.2012, işten ayrılış tarihinin ise 05.06.2015 olarak yazılı olduğu anlaşılmakla; davacının iş sözleşmesindeki imzayı inkâr edip etmediğinin sorulması, imza inkârı var ise bu hususun araştırılması, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürdüğü takdirde bu iddia üzerinde durulmalı, anılan belgelerin geçerli olduğunun kabulü hâlinde ise iş bu yazılı belgeler karşısında aksinin eş değer belgelerle ispatlanması gerektiği hususu gözetilmesi; imzanın davacıya ait olmadığı iddiası bulunduğu ve ispatlandığı takdirde ise davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde hizmetinin varlığı tereddütsüz belirlenmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kıyı Emniyeti- Kurtarma ücreti
Makina arızasından sonra Kıyı Emniyeti tarafından yapılan faaliyetin kurtarma faaliyeti olduğu, gemi kaptanının talebi olmamakla birlikte açık bir direnmesinin de sözkonusu olmadığı ve olay sırasında esen sert rüzgar ve kuvvetli akıntı gözönüne alındığında sonradan çağrılan iki römorkörün de gerekli ve uygun olduğu, dolayısıyla da kurtarma faaliyeti yaptıklarının kabulü gerektiği- Gerçekleştirilen kurtarma faaliyeti sonucunda dava konusu gemi emniyet altına alındığından faydalı netice elde edilmiş olup davalı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün kurtarma ücretine hak kazandığı- Taraflar arasında önceden belirlenmiş bir kurtarma ücreti bulunmadığı, bu durumda kurtarma ücretinin belirlenmesinde kurtarılan değerlerin nazara alınacağı- Kurtarmaya ilişkin kıstaslar ile somut olayın meydana geldiği yerin yarattığı risk, geminin tipi, yükün çeşidinin tehlikeli niteliği, kazanın yarattığı tehlikenin sonucunda meydana gelebilecek olası riskler ile bunların yaratacağı zararlar, kurtarma hizmeti için yapılan çalışmalar, verilen hizmetin niteliği, çabukluğu ve etkinliği ve kurtarma faaliyetinin başarılmış olması hususları gözönüne alındığında birleşen davada davacı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün isteyebileceği kurtarma ücretinin kurtarılan değerlerin % 5'i kadar olabileceği-
Islah- İspat yükü- Menfi tespit
İspat yükü kendisinde olmadığı halde, ispat yükünü üzerine alan tarafın savunmasını ıslah yolu ile değiştirmesinin mümkün olmadığı-
A.Ş. GK kararının iptali istemi- Sermaye artırımı- Dürüstlük kuralı-
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının genel kurula katıldığı, muhalefetini tutanağa geçirdiği, davanın 3 aylık sürede açıldığı, mahkeme ara kararına uygun şekilde oluşturulan bilirkişi heyetinin hazırladığı 2. bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davalı şirketin devlet desteği aldığı, iptali istenen genel kurul kararından 6 gün sonra davalı şirket tarafından şirket taşınmazı ipotek verilmek sureti ile kredi kullanıldığı, devlet desteği ve banka kredisi ile ticari faaliyetlerini devam ettirme ve yatırım yapma şansına sahip olan bir şirketin, alınan son bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere beklenenin üzerinde %2000 oranında sermaye artırımı yapması ve yine şirket tarafından mahkemeye sunulan finansal raporlar ile davacıya verilen finansal raporlar arasında çelişki bulunması sebepleri birlikte değerlendirildiğinde, şirketin dava konusu genel kurul kararını alırken dürüstlük kuralına uygun davranmadığı kanaati oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 06.12.2018 tarihli genel kurulunun sermaye artırımına ilişkin (7) numaralı maddesinin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir. IV. İSTİNAF Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı şirketin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.Davalı şirketin mali gücünün tespit edilmesi bakımından cari oran, likidite oranı ve nakit oranın ölçülmesi gerektiği- Davalı şirketin cari oran, likidite oranı ve nakit oranının istenen seviyelerin altında bulunduğu, ödeme gücünün de beklenen seviyelerin altında olduğu, finansal tablosu sonuçlarına göre toplam .. TL kısa vadeli borcunun bulunduğu, çeltik kurutma tesisinin 2018 yılında tamamlandığı, dolayısıyla şirketin ödemelerini ve faaliyetlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesi bakımından işletme sermayesine ihtiyaç duyduğu, bunun da en geçerli koşulunun sermaye artışı olduğu gözetildiğinde genel kurul kararıyla sermayenin belirtilen miktar ve oranda artırılmasının dürüstlük kuralına aykırı olmadığı- "Davalı şirketin kredi kullandığı, devlet desteği aldığı, buna rağmen beklenenin üzerinde sermaye artırımı yapıldığı, davacıya verilen ve toplantıda sunulan finansal raporların arasında çelişki bulunduğu, bu nedenlerle dava konusu genel kurul kararı alınırken dürüstlük kuralına uygun davranılmadığına" ilişkin kararın isabetli olmadığı-
