İçerik Akışı

Hatalı ifraz- 3402 s. K. m. 41 uyarınca taşınmazda yapılan yüzölçümü düzeltilmesi- Fon zararı- Devletin sorumluluğu (TMK m. 1007)- Sebepsiz zenginleşme-

1956 yılında yapılan ifraz işlemiyle yüzölçümü eksik tescil edilen taşınmazın bu haliyle davacı TMSF adına kayıtlıyken davalı şirkete ihale ile satılarak devredildiği ve tapudaki yüzölçümü düzeltim işleminin daha sonra yapılmış olduğu- Tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan dolayı TMK m.1007 anlamında Devletin sorumlu olacağı- Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin veya tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemlerinin hatalı olması yeterli olmayıp, öncelikle bir zararın ve bu zararın tapu sicilinin tutulması veya kadastro işleminden doğması veya kaynaklanmasının gerektiği- Dava konusu taşınmaz, davacının elinden, adına tescil edilen eksik yüzölçümüyle çıkmış olup davacının tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı bulunmadığı- Davacı TMSF'nin taşınmazı devir aldığı tarihte tapuda hangi yüzölçümü miktarıyla kayıtlı ise, mülkiyeti devrettiği tarihte de aynı miktarla kayıtlı olması nedeniyle fakirleşme koşulunun davacı yönünden gerçekleşmediği, sadece dava konu taşınmazın ilk tespit malikinin gerçek miktardan daha az yüzölçümü ile taşınmazın tapuya kaydedilmiş olması ve daha küçük yüzölçümü ile satmış olması nedeniyle fakirleştiğinin kabulü ile sebepsiz zenginleşme ilkesine dayanarak taşınmazı satın alan kişiye dava açma hakkı bulunduğu- "Amme alacaklarına mahsuben temlik edilen taşınmazın tasfiye amacıyla Fon tarafından edinildiği, davaya konu olayda zararın oluştuğu, TMK m. 1007 kapsamında davalı Hazinenin sorumlu olduğu, ayrıca davalı şirketin hatalı ölçüm sebebiyle taşınmazın gerçekte daha küçük yüzölçümlü olduğu bilinmek suretiyle satışının yapıldığı sabit olmakla davalı şirketin sebepsiz zenginleştiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

Temyize başvuru süresi- Mahkemeye erişim hakkı-

Temyiz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği-

Sigortalılık süreleri- İntibak- Prim borcu tahakkuku

Kurumca, farklı sosyal güvenlik kanunlarına tabi sigortalılık süreleri intibak ettirilmesi ve buna göre intibak farkından doğan prim borcu tahakkuku işleminin yapılması gerektiği- 01.03.2011 tarihi öncesinde geçen 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın davacının aylığında dikkate alınması, 01.03.2011 tarihi itibari ile yeniden sigortalılığın başlatıldığı aşamada, önceki sigortalılık süresinin dikkate alınarak, intibakının yapılması ile 01.03.2011 tarihi itibari ile davacının tüm sigortalılık süresine göre, prime esas kazancının belirlenmesi, ödemesi gereken prim borcunun Kurumdan sorularak tespit edilmesi, devamında ise 2011-2014 tarihleri arasında kalan dönem bakımından, davacıdan bu belirlemeye göre alınması gereken yapılandırma ve fark prim borcu, yine davalı Kurumdan sorulmak suretiyle tespit edilmesi ve bu tutarın davacıya ödettirilmesinden sonra ödemeyi takip eden aybaşından itibaren aylığının yükseltilmesi sağlanmalı ve buna göre bir karar verilmesi gerektiği- Davacı hakkında intibak yapılması ile 99 basamağının bulunması aşamasında 2926 yerine 1479 sayılı Kanun kapsamındaki basamakların tespit edilerek, A1 aylığının tespitinin usul ve kanuna aykırı olup bozma nedeni olduğu-

İhalenin feshi - Şikayet - İhale bedeli

Usulsüz kesinleşen ihalenin feshine karar verildiğinden ortada usulüne uygun yapılmış bir ihalenin varlığından ve yatırılmış bir ihale bedelinden söz edilemeyeceği açık olup, dosyada yer alan ihale bedelinin bir başka dosyadaki haciz alacaklılarına ödenmesine dair borçlunun vermiş olduğu muvafakatin bir hükmü olmadığından icra müdürlüğünün talebin reddine dair kararı yerinde olup mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-

Suç sonucu gebelik- Gebeliğin sonlandırılması- Maddi ve manevi varlığın korunması-

Mağdur olunan bir suç sonucu oluşan gebeliğin sonlandırılması talebinin sürüncemede bırakılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği-

Derdestlik - Mükerrerlik - Takip şartı

Derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesi ve derdestliğin takip şartı olduğunun 20.01.2023 T. 2/1 sayılı İBK kararı ile benimsenmesi karşısında, Y 12. HD.'nce görüş değişikliğine gidilerek "-icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın- mükerrer takibin iptali talebinin 'takip şartı' olarak değerlendirilmesi ve bu talebin icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile getirilebileceğinin" kabul edildiği- Takip talebinde ve Ör: 6 icra emrinde açıkça "... borçlu aleyhine başlatılan ... icra dosyası, başkaca başlatılacak takip dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla" açıklamasına yer verildiğinden, söz konusu takiplerdeki asıl borcun aynı kredi sözleşmesinden kaynaklandığının alacaklı tarafından belirtildiği ve aynı borç için birden fazla takip açıldığı, yani, ipotekli takibin diğer takiplere mükerrerlik oluşturduğunun kabulü ile ipotekli takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-

İİK m. 297/2'deki "alacaklıların kurulunun muvafakatine" ilişkin ibarelerin Anayasa aykırı olduğu-

Konkordatoda borçlunun ticari faaliyetlerine devam edebilmesi ile alacaklıların alacaklarını mümkün ölçüde tahsil edebilmesi yönündeki yarışan menfaatlerinin dengelenmesi, bu menfaatler arasında denge kurulabilmesi amacıyla da sürecin komiser atanmak suretiyle mahkemece yürütüldüğü gözetildiğinde, borçlunun işlemlerinin geçerli olması için ayrıca alacaklıların kurulunun muvafakatinin aranmasının menfaatler arasında kurulması gereken dengenin alacaklılar lehine borçlu aleyhine sonuçlara yol açabileceği- İİK. m. 297/2, cümle 3'de yer alan “…muvafakatini…” ibaresi ile “…ile alacaklılar kurulunun…” ibaresinin Anayasa aykırının 5. ve 35. maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verildiği-

Tahliye - Kamulaştırma - Şikayet

İcra müdürlüğünden gönderilecek bir muhtıra ile kamulaştırılan taşınmazın tahliyesi mümkün iken, icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılması doğru olmayıp, tahliye ve teslim kamulaştırmanın doğal sonucu olduğundan tahliyenin gerçekleştirilmesinin takip yapılmasına bağlı olmadığı, o halde İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile tahliye emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-

Kamulaştırma bedelinin tespiti ve terkin istemi- Kapitalizasyon faizinin oranı- Üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ü oranında alınmasının gerekip gerekmediği- İstinaf ve temyiz sebepleriyle bağlılık-

Kamulaştırma bedelinin tespiti ve terkin istemine ilişkin dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında kapitalizasyon faiz oranının % 5 oranında uygulanması gerektiği- Kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerektiği- İstinaf dilekçesi "üretim masraflarının, brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceğine" yönelik açıkça bir itirazda bulunulmayan tarafın bu konuyu temyiz yolunda ileri süremeyeceği- "Bölge adliye mahkemesinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğuna yönelik açık hüküm bulunduğu, ancak temyiz incelemesi yönünden bu yönde bir hükmün mevcut olmadığı, dolayısıyla kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından incelenebileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Vekalet ücretine ilişkin bozma nedenine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapıldığından bu hükme yönelik incelemenin ise Yargıtay Özel Dairesince yapılması gerektiği-

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi- Cirantanın, keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası- Çekin süresinden sonra ibraz edildiği iddiası-

Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, ciro silsilesinde yer alan ve kendisine müracaat edilen cirantanın çekin geçerliliğine ilişkin mutlak def'i mahiyetindeki bu iddiayı alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği- Mahkemece çekte yer alan keşide tarihi itibariyle keşideci şirket yetkililerinin araştırılarak yöntemince imza incelemesi yapılması gerektiği- Keşide tarihindeki paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olmadığının anlaşılması durumunda düzeltme yok hükmünde olacağından düzeltme öncesi duruma göre değerlendirme yapılarak çekin yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılır ise kambiyo vasfında olmayacağından takibin iptaline karar verilmesi, paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olduğunun anlaşılması durumunda 6762 s. TTK. 730 ve 660 (6102 s. TTK 818 ve 748) uyarınca değişiklikten sonra imza koymuş olanlar, değişmiş metin gereğince sorumlu olacağından borçlunun iddialarının bu hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği-