İçerik Akışı

Çalışma hakkı-Ayrımcılık yasağı-Etnik köken

Başvuran her ne kadar ırkı ve etnik kökeni nedeniyle işe alınmadığını iddia etse de başvuranın öz geçmişi incelendiğinde Muhatap Şirketin ilanda belirttiği özelliklere sahip olmadığı, Şirketin 3-10 yıl arası deneyim aradığı ancak başvuranın en son 2011 yılında stajyer olarak çalıştığını belirttiği, mezun olduktan sonra herhangi bir iş deneyiminin bulunmadığı, Muhatap Şirket yabancı dil bilgisinin Şirket için önemli olduğunu belirtmiş ve başvuranın öz geçmişinden de anlaşılacağı üzere temel ve orta düzeylerde işaretlediği İngilizce ve Arapça dillerini çalışma yetkinliğine sahip olacak şekilde bilmediği değerlendirildiğinden başvuranın ırkı ve etnik kökeni nedeniyle işe alınmadığına ilişkin iddiası bakımından başvuranın kendi hazırladığı öz geçmişinin işe alınmaması için yeterli bir neden oluşturduğu ve başvuranın işe alınacak kişide aranan niteliklere sahip olduğunu ortaya koyamadığı anlaşıldığından ayrımcılık yasağının ihlal edilmediği-

Tespit davası- Hukuki yarar- Arabuluculuk şartı- İşverenin feshi-

Tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerektiği, "davacının sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği, buna bağlı olarak feshin tazminata hak kazanacak şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği ve işten ayrılış bildirgesindeki ayrılış kodunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı"na ilişkin davanın, niteliği itibarıyla 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesinde sayılı davalardan olmadığından arabuluculuk başvurusunun dava şartı niteliğinde olmadığı- Kurum mevzuatı gereği işten çıkış kodlarını düzeltme yetki ve talebinin işverenin uhdesinde olması nedeniyle davanın doğru hasma yöneltildiği, davacının işsizlik ödeneğinden çıkış kodu nedeniyle faydalanamadığı için eldeki davayı açarak doğru ayrılış kodunun tespitinde hukuki yararı olduğu, işverence kodun değiştirilmediği, davalı işverence çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmeyen çalışanların sözleşmelerinin tazminatları ödenerek feshedildiği, fesih iradesini ortaya koyanın işveren olduğu, davacının istifa iradesi olmadığından çıkış kodunun kuruma yanlış bildirilmesinin hatalı olduğu-

Tasarım-Mutlak yenilik unsuru-Kamu düzenine ilişkin olması ilkesi

Bir tasarımın tescil edilebilmesi için mutlak yenilik unsurunu taşıması ve ayırt edicilik unsurunun bulunması gerektiği- Sadece muteriz tarafından sunulan bilgi ve belgeler kapsamında yenilik incelemesi yapılacağına dair kabulün tasarım hukukunda mutlak yenilik unsurunun kamu düzenine ilişkin olması ilkesiyle bağdaşmadığı-Bilirkişi raporunda mutlak yenilik incelemesi yapıldığı ve tasarımın mutlak yenilik unsuruna sahip olmadığının tespit edildiği gözetilerek itiraz üzerine YİDK tarafından da mutlak yenilik incelemesinin muteriz tarafından sunulan bilge ve belgeler haricinde de yapılması gerektiği-

Gemi adamı- Deniz İş Kanunu- Türk Bayrağı taşıyan gemilerde hizmet akdi-

Denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağı taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında Deniz İş kanunun uygulanması gerektiği- İşveren Türk Bayrağı taşıyan gemileriyle kurtarma hizmeti verdiği, gemi adamı sayısının beşten fazla olduğu ve gemilerinin grostonilatolarının toplamının yüzden fazla olduğu anlaşıldığından işçinin Deniz İş Kanunu hükümlerine tabi olduğu- İşçinin iş kanuna tabi olması gerekçesiyle fazla çalışma ücretinin %50 zamlı saat ücreti üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-

Kooperatif üyelerinden ek aidat toplanması- Genel kurul kararları- Ek ödeme yükümlülüğü-

Spor tesisi yapımı amacıyla kooperatif üyelerinden ek aidat toplanması hakkında genel kurul kararının ek ödeme yükümlülüğü getiren ve özel karar nisabı ile alınması gereken kararlardan olmadığı-

Kesinleşmiş mahkumiyet kararları-Menfi tespit davası - Ceza Mahkemesi kararının hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı

Takip alacaklısı hakkında "resmi belgede sahtecilik suçu" ndan dolayı verilen mahkumiyet kararı kesinleşmiş olması nedeniyle, TBK'nun 74. maddesi uyarınca "kesinleşmiş mahkumiyet kararları hukuk hakimlerini bağlayacağı" ndan, Yargıtay 12. Hukuk dairesinin 12.01.2022 T. ve 7104/275 sayılı kararında bu husus açıkça dile getirilmiş olduğundan, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının kabulüne ilişkin karar kesinleşmese dahi, borçlunun "hacizlerin kaldırılmasını ve yediemindeki malların kendisine verilmesini" talep edebileceği-

Tefecilik faizinin tahsili- Eksik borç- Ceza mahkemesinin kararının bağlayıcılığı-

Tefecilik suçunu işleyen davalı hakkında bölge adliye mahkemesince eksik borç nitelemesine dayanılarak verilen ret kararının yerinde olmadığı, ceza mahkemesince davalı hakkında verilen kararın bağlayıcı olduğu, buna bağlı olarak suçtan zarar gören davacının; suç teşkil eden tefecilik eylemi nedeniyle faiz adı altında ödediği miktarın yasal faiz oranını aşan kısmını, eş söyleyişle uğradığı zararı davalıdan talep edebileceği-

Tahliye talebi içermeyen takip talebi- İcra hukuk mahkemesindeki itirazın kaldırılması davası- Yargılama usulü-

İcra müdürlüğünce "tahliye talebi" içermeyen takip talebine dayalı olarak örnek 13 ödeme emri gönderilemeyeceği, gönderilse bile alacaklının, böyle bir ödeme emrine dayanarak taşınmazın tahliyesini isteyemeyeceği- Davalı borçlu kiracının ödeme olgusunu ispat edemediği, uyarlama davasının, icra hukuk mahkemesindeki itirazın kaldırılması davasında bekletici mesele yapılması savunmasının, tahsil talebine konu edilen kira dönemi ve icra hukuk mahkemesinin özel yargılama usulü dikkate alındığında yerinde olmadığı-

Arabuluculuk dosyasının anlaşmayla sonlanması- Yeniden dava açılmasında hukuki yarar-

Dava konusu eser sözleşmesine ilişkin ayıp iddiasına ilişkin uyuşmazlığın Arabuluculuk dosyasında "anlaşmayla" sonlandığı, ilam niteliğindeki anlaşma belgesini hükümleri doğrultusunda taraflar arasında başka bir ihtilafın kalmadığı, böylelikle uyuşmazlık konusu mezkur kazanın arabuluculuk faaliyeti ile sonlandırılmış olduğu ve Arabuluculuk Kanunu mad. 18/5 gereğince yeniden dava açılmasının mümkün olmadığı, davanın açılmasında hukuki yarar dava şartının bulunmadığı-

İhtiyati hacizde teminat-Adli yardımlı davalar-Erişim hakkı

İhtiyati hacze konu edilen değerler üzerinde borçlu ve üçüncü kişilerin mülkiyet hakkına ilişkin tasarruf yetkilerinin kısıtlanması sonucunu doğuracak taleplerin ileri sürülebilmesinin güçleştirilmesi ve ihtiyati haciz kararı uygulanmasından dolayı ileride bu kişiler yönünden oluşabilecek zararların telafi edilebilmesi amacıyla teminat şartının öngörüldüğü açık olduğundan söz konusu kuralın mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması bakımından anayasal anlamda meşru bir amacının bulunmadığının söylenemeyeceği-2004 sayılı Kanun’un 15. maddesinde atıf yapılan 6100 sayılı Kanun’un 334. ila 340. maddelerinde düzenlenen adli yardım kurumu ile kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimselerin geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilmelerinin mümkün olduğu anlaşıldığı ve nitekim 6100 sayılı Kanun’un 334. maddesinin gerekçesinde de ihtiyati haciz gibi geçici hukukî korumalarda istenilecek teminatlar bakımından adli yardım sayesinde tüm giderlerden geçici olarak muafiyet tanınması hususu ve ayrıca 6100 sayılı Kanun’un 335. maddesinde takip giderleri için teminat göstermekten muafiyetin adli yardım kapsamında olduğu açıkça hüküm altına alındığından itiraz konusu kuralla mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın kişilere orantısız bir külfet getirmediği ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşıldığı