İçerik Akışı

Anahtar teslim tarihi-Kira bedeli-Yapı Tatil tutanağı-Faydalı ve zorunlu masraflar

Anahtar teslim tarihine kadar davacı kiracının kira bedelinden sorumlu olduğu - Yapı Tatil Tutanağında kiralananın ruhsatsız olarak inşa edildiği belirtilmiş olup sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte ve sözleşme süresi boyunca kiralananın kullanılmaya elverişli hukuki ayıptan ari bir şekilde teslim borcunun kiraya veren davalıya ait bulunduğu, kiralananın teslimi sırasında mevcut olan ve yapı maliki tarafından bilinmesi gereken söz konusu ayıp nedeniyle kiraya veren kusurlu olduğundan faydalı ve zorunlu masraf bedelinden sorumlu olduğu –

Haklı nedenle fesih-Doğum izni-Ayrımcılık tazminatı

Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin işyerinde yatırım/araştırma/hisse senedi araştırma/kıdemli analist olarak çalıştığı, doğum iznini kullandığı sırada işverence yerine başka bir kişinin istihdam edildiği, davacı- işçinin doğum izni sonrası işe başladığında kendisine sigorta sektörünü takip işi verildiği, davacı işçinin bu pozisyonda çalışmayı kabul etmediği ve iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin sabit olduğu - Dosya kapsamındaki deliller, dinlenen tanıkların anlatımı dikkate alındığında davacı işçinin doğum iznine ayrıldığı, doğum izni sonrası davacıya eski işi yerine başka bir iş teklif edildiği, bu işin davacının uzmanlık alanının dışında olduğu davacı tarafından ispat olunduğu - Davacının 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin son fıkrası uyarınca bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğu, böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat yükü üzerinde olan işverenin davacının doğum öncesindeki konumunun ve görevinin doğum sonrasında hangi sebeplerle değiştirildiğini, davacıya farklı muamele yapılmasını gerektiren nedenleri somut olgularla ortaya koyamadığı, dolayısıyla ayrımcılık tazminatı talebinin kabulünün gerektiği-

Karşılıksız çek şikayet dilekçesinde tüzel kişinin yetkilisinin gösterilmesi zorunlu mudur?

Çek hesabı sahibinin tüzelkişi olduğu durumlarda, karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu kapsamında hazırlanan şikâyet dilekçesinde, şikâyetçiye, şüpheli olarak tüzelkişinin yetkilisinin gösterilmesi yönünde zorunluluk yüklenemeyeceği, nitekim, şirket yönetim organında yapılan değişikliklere ilişkin tescil ve ilân, bildirici mahiyette olduğundan, şikâyetçi tarafından tespite çalışılan yetkilinin suç tarihinde kim olduğu hususunda sicil kayıtlarına güvenilmesi durumunda dahi yanılgıya düşülebileceği, aksi kabulün hak arama özgürlüğünün önüne geçeceği, İcra Ceza Mahkemesince uygulanan 2004 sayılı Kanun'da yer alan ve kendine özgü bir yargılama sistemi getiren usul hükümlerinin, yapılan yargılama işlemlerinin ceza yargılaması faaliyeti olmadığı anlamına gelmeyeceği de açık olduğundan; şikâyet dilekçesini alan İcra Ceza Mahkemesince; şikâyet dilekçesinde yer verilen çek bilgileri doğrultusunda, tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi ya da böyle bir belirleme yapılmaması durumunda yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişileri tespit etmek gerektiği-

Kadastro tespit tutanağı-Hak düşürücü süre-Kabul beyanı

Uyuşmazlığın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu - Dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının arasında askıya çıkarılmış, 30 günlük askı ilan süresinin dolduğu ve taşınmazın tapuya tescil edildiği - Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığı - Ancak davalının cevap dilekçesiyle davayı kabul ettiğini beyan ettiğinden dolayı her ne kadar somut olayda hak düşürücü süre geçmiş ise de davayı kabulün davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir dava olması ve kamu düzenine aykırı bir sonuç doğurmaması şartıyla davacının ileri sürdüğü hakkının gerçekte var olup olmadığından bağımsız olarak davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olduğu - Bu nedenle mahkemece kabul beyanına üstünlük tanınmış olmasının isabetli olduğu –

Tam yargı davası- Hizmet kusuru- Hasım-TRH 2010 tablosu- Maddi ve manevi tazminat

Uyuşmazlığın davalı belediyece işletilmekte olan Halk Plajında makarna olarak adlandırılan suda batmayan yüzme aracı ile suya giren X'in, denizde bulunan dubalara doğru yüzerken makarnayı elinden kaçırması sonucu boğularak hayatını kaybetmesi üzerine hizmet kusuru hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tam yargı davasına ilişkin olduğu - Somut uyuşmazlıkta İdare Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda işletmeciye %40, belediyeye %40 oranında birinci derece asli kusur yüklendiği, kaymakamlığa ise %10 oranında ikincil derece tali kusur yüklendiği- Bilirkişi raporunda müteveffanın ölüm olayının meydana gelmesinde kaymakamlığın da %10 oranında ikinci dereceden tali kusur isnadında bulunulduğu halde idare Mahkemesince anılan idarenin de hasım mevkiine alınarak bir karar verilmesi gerekirken davanın ihbarı kararı verilmek suretiyle esasen olayda kusuru bulunan bir idarenin davalı idare yanında müdahil sıfatı ile davaya katılımı sağlanarak bakılan davanın sonuçlandırılmasının isabetsiz olduğu- Davacıların destekten yoksun kalma tespitine ilişkin bilirkişi raporunda PMF 1931 hayat tablosunun esas alındığı, ancak tazminat hesabına esas bakiye ömrün belirlenmesinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun esas alınması gerektiği-

Ayrımcılık yasağı- İspat- Protestanların kilisede ibadet edememesi-

Kişilerin kuruma başvuru yapmadan önce ilgili taraftan iddia ettikleri uygulamanın düzeltilmesini talep etmeleri gerektiği, bu taleplerin reddedilmesi veya otuz gün içerisinde cevap verilmemesi hâlinde kuruma başvuru yapılabileceği,kuruma yapılan başvurularda, başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğine ilişkin ispat yükünün karşı tarafa ait olduğu, mevcut başvuruda ise başvuranın kendisinin ayrımcılık yasağı ihlalinden doğrudan ya da dolaylı olarak zarar gördüğüne ilişkin bir bulgunun ve başvuruya konu iddialara ilişkin ispat yükünü karşı tarafa geçirecek ölçüde kuvvetli emare ve karine oluşturan olguların varlığının ortaya konulamaması, uygulamanın düzeltilmesi için muhatap taraftan talepte bulunulduğuna ilişkin herhangi bir belge ile başvuru konusu iddiaları destekleyen nitelikteki belgelerin Kuruma sunulmaması nedeniyle başvuru şartları yerine getirilmediğinden başvurunun

Menfi tespit davası- İcra takibine etkisi- (İİK m. 89/3, 72)-

Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının İİK'nın 89/3 maddesindeki 15 günlük süreden sonra açıldığından İİK'nın 72. maddesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekeceği - Buna göre, menfi tespit davasında verilen ret kararının, İİK'nın 72. maddesi hükmü uyarınca icra takibine etkisi bulunmadığından icra müdürlüğünün şikayete konu kararında usul ve yasaya aykırı olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesinin gerektiği-

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi- İmkansızlık- Tapu kaydının iptali-

Davacı tarafından ...'nin ölüm tarihinden itibaren 1 yıl içinde ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshedilmediği, dolayısıyla hak düşürücü sürenin geçtiği görülmekle birlikte davacı tarafından kasten bakım borçlusu ...'nin öldürülmesi karşısında sözleşmeden kaynaklanan edimlerin borçlu (mirasçı) tarafından yerine getirilmesinin imkânsız hâle geldiği, böyle bir durumda davacının yararına olacak şekilde tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilemeyeceği-

Sanal ofis- Tüzel kişi- Tebligat adresi sözleşmesi-

Borçlu tüzel kişinin sanal ofis olarak kullandığı adreste yapılan tebligatın tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde incelemesi gerektiği- Borçlu şirket ile üçüncü kişi arasında imzalanan “Tebligat Adresi Sözleşmesi”nin tebligat mevzuatı karşısında sonuç doğurmayacağı-

Arabuluculuk son tutanağı- Hukuki yarar- Dava şartı- İşe iade davası-

İşe iade davasına sunulan dava şartı arabuluculuk son (anlaşmama) tutanağının iptalinin talep edildiği, anılan davada arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkemece resen incelendiği, arabuluculuk tutanağının geçerliliği ile tarafların bu yöndeki iddia ve savunmaları da bu inceleme kapsamında yer aldığından, davacının somut davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı- İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddi hatalı ise de karar sonucu itibarıyla doğru olduğundan kararın bu ilave gerekçe ile onanması gerektiği-