İçerik Akışı
A.Ş. GK kararının iptali istemi- Sermaye artırımı- Dürüstlük kuralı-
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının genel kurula katıldığı, muhalefetini tutanağa geçirdiği, davanın 3 aylık sürede açıldığı, mahkeme ara kararına uygun şekilde oluşturulan bilirkişi heyetinin hazırladığı 2. bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davalı şirketin devlet desteği aldığı, iptali istenen genel kurul kararından 6 gün sonra davalı şirket tarafından şirket taşınmazı ipotek verilmek sureti ile kredi kullanıldığı, devlet desteği ve banka kredisi ile ticari faaliyetlerini devam ettirme ve yatırım yapma şansına sahip olan bir şirketin, alınan son bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere beklenenin üzerinde %2000 oranında sermaye artırımı yapması ve yine şirket tarafından mahkemeye sunulan finansal raporlar ile davacıya verilen finansal raporlar arasında çelişki bulunması sebepleri birlikte değerlendirildiğinde, şirketin dava konusu genel kurul kararını alırken dürüstlük kuralına uygun davranmadığı kanaati oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 06.12.2018 tarihli genel kurulunun sermaye artırımına ilişkin (7) numaralı maddesinin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir. IV. İSTİNAF Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı şirketin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.Davalı şirketin mali gücünün tespit edilmesi bakımından cari oran, likidite oranı ve nakit oranın ölçülmesi gerektiği- Davalı şirketin cari oran, likidite oranı ve nakit oranının istenen seviyelerin altında bulunduğu, ödeme gücünün de beklenen seviyelerin altında olduğu, finansal tablosu sonuçlarına göre toplam .. TL kısa vadeli borcunun bulunduğu, çeltik kurutma tesisinin 2018 yılında tamamlandığı, dolayısıyla şirketin ödemelerini ve faaliyetlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesi bakımından işletme sermayesine ihtiyaç duyduğu, bunun da en geçerli koşulunun sermaye artışı olduğu gözetildiğinde genel kurul kararıyla sermayenin belirtilen miktar ve oranda artırılmasının dürüstlük kuralına aykırı olmadığı- "Davalı şirketin kredi kullandığı, devlet desteği aldığı, buna rağmen beklenenin üzerinde sermaye artırımı yapıldığı, davacıya verilen ve toplantıda sunulan finansal raporların arasında çelişki bulunduğu, bu nedenlerle dava konusu genel kurul kararı alınırken dürüstlük kuralına uygun davranılmadığına" ilişkin kararın isabetli olmadığı-
Tezgahüstü piyasalarda türev araç alım-satım işlemleri çerçeve sözleşmesi- Davalı bankanın ödemeyi kabul etmemesi- Yüksek kur değerinden ödeme yapılması- Muarazanın giderilmesi- Tespit davası- Hukuki yarar-
Davacı, yapmak istediği ödememin davalı banka tarafından kabul edilmemesi sebebiyle daha yüksek kur değerinden ödeme yapmak zorunda kaldığı iddiasında bulunduğu uyuşmazlıkta, davacı ile banka arasındaki sözleşmenin devam etmesi sebebiyle davacının yüksek kurdan yaptığı fazla ödemelerin istirdadını talep edebileceği, her ne kadar davacı davasını muarazanın giderilmesi olarak adlandırsa da, davanın niteliği itibariyle Ağustos 2018 tarihinde USD kurunun 7,00 limitine ulaşmadığının tespitine ilişkin olduğu, diğer yandan davacı istediği hukuki korumaya ancak bir eda davasıyla kavuşabileceğinden, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
Verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırılmaması- Celse atlanılmasına sebebiyet verilmeden ücretin yatırılması-
Mahkemece, yapılan kesin süre ihtarının gider avansına ilişkin olduğu belirtilerek bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmişse de yapılan ihtarın delil avansı mı yoksa gider avansı mı olduğu noktasında belirsizlik arz ettiği- Hem gider avansı yatırılması için ihtar yapılıp, kesin sürede yatırılmaması halinin sonucu olarak delil avansına ilişkin ihtaratın yapıldığı, bu nedenle kesin mehilin sonuç doğurmayacağı- Davacı tarafından sonraki celseden önce belirtilen ücret yatırılmak suretiyle celse atlanılmasına da sebebiyet verilmediği dikkate alınarak gerekli bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyen borçlunun Covid 19a dayalı ihalenin feshi istemi-
Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup malın muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı- Covid 19 salgını sonrası taşınır ve taşınmaz değerlerinde büyük artışlar olduğundan, şikâyetçi borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğu- "Borçlunun kıymet takdirine itiraz etmediği ve kıymet takdir tarihinden makul bir süre olan dokuz ay sonra taşınmazın muhammen bedelin üstünde ihale edildiği gözetildiğinde, borçlunun hukuki menfaatinin bulunmadığı, borçlunun olağanüstü koşullar nedeniyle yeniden kıymet takdiri yapılmasını talep etme hakkı varken bu hakkını kullanmayarak ihalenin feshini istemesinin açıkça hakkın kötüye kullanımı olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Hizmet tespiti davası- Hizmet akdinin unsurları- Sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları-
Davacının İş-Kur görevlendirmesi üzerine İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzaladığı belirli süreli hizmet sözleşmesi kapsamında 3,5 ay süre ile Anadolu Sağlık Meslek Lisesinde okul ve çevresinin temizliği işini yaptığı, sonrasında yine İş-Kur bünyesinde toplum yararına çalışma projesi kapsamında 2,5 ay süreli okul ve çevre temizliği işi için yeni bir belirli süreli hizmet sözleşmesi ile görevlendirilmesinin İlköğretim Okuluna yapıldığı ancak rahatsızlığı sebebiyle görevlendirilmesinin sona erdirilmesini talep etmesi üzerine yerine başkasının görevlendirildiği- Tanık beyanlarına göre davacının Anadolu Sağlık Meslek Lisesindeki çalışmasının sona ermesinden sonra okulda görevli öğretmen ve çalışanlara köy ürünleri ve kendi evinde yapıp getirdiği yemekleri satarak kazanç sağladığı, okulun hizmetlilerinden gelen şikayet üzerine yemek yenilen alanların ve yemek artıklarının temizlemesi hususunda davacının personel görev dağılım çizelgesinde adına yer verildiği- Davacının yaptığı bu işler sırasında okula gelen damacana suları almasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, ayrıca okul müdürlüğünce tutulduğu belirtilen defterde "okulun temizliği" şeklinde ifadelerle yapılan ödemelerin hizmet sözleşmesi gereği ödenen ücret olarak kabulüne olanak bulunmadığı ve bu hâli ile davacının kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştığı, hizmet sözleşmesinin unsurlarının somut olayda oluşmadığı ve davanın reddi gerektiği- "Davacının Anadolu Sağlık Meslek Lisesinde iş sözleşmesine bağlı çalışmasının sona ermesinden sonra da aynı şekilde çalışmaya devam ettiği, işyerinde öğretmenlere yemek getirip satmasının aradaki iş ilişkisinin niteliğini değiştirmediği, dosyadaki tanık anlatımları, yardımcı personel listesinde davacının adının bulunması, görev dağılım çizelgesinde görevinin belirlenmesi, ziyaretçi defterinde bir çok yerde davacının adının yanında temizlik görevlisi açıklamasının bulunması dikkate alındığında davacının hizmet sözleşmesi kapsamında çalıştığının sabit olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Kal hükmü içeren ilamın icrası- Kesinlik değerlendirmesi-
Şikayete konu ilamın "kal hükmü" de içermesi nedeniyle "ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği" belirtilerek takip tarihinde henüz kesinleşmediği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği- Temyiz incelemesine konu şikayet kal hükmünün infazı ile de ilgili olduğundan, miktar olarak kesinlik değerlendirmesine tabi tutulamayacağı ve bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan incelenmesi gerektiği-
Tahliye taahhüdü- Taahhüdün verilme zamanı- Kiracının boşaltma tarihini teyit etmesi-
Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada verilen taahhüt geçerli değilse de, kiracı vekili tarafından kiraya verene gönderilen cevabi ihtarname içeriğinden, boşaltma tarihinin "sözleşmede belirlenen süre" olarak teyit edilerek belirtilmesi ve tahliye tarihini açıkça düzenleyen sözleşme hükmü karşısında, boşaltma tarihine ilişkin davalı kiracı iradesinin sözleşmede belirtilen tarih olduğu ve serbest irade ilen verilen taahhüdün geçerli olduğunun kabulü gerektiği-
Alacağın temliki işlemine karşı açılan tasarrufun iptali davası- İİK m. 280/1 uyarınca davalı üçüncü kişinin durumu-
Borçlunun, üçüncü bir kişideki alacağını borcunu ödemek amacıyla alacaklısına temlik etmesinin mutat bir ödeme vasıtası sayıldığı ve iptale tabi olmadığı- Üçüncü kişi ve borçlu arasında önceye dayalı olarak ticari ilişkinin mevcut olduğu, temlik tarihinde temlik miktarının çok üzerinde borçlunun üçüncü kişiye borcunun bulunduğu ve temlik tarihinden sonra da bu ticari ilişkinin devam ettiği tespit edildiğinden, ortada iptale tabi bir tasarruf bulunmadığı ve somut olayda ödeme mutat vasıta ile yapıldığından İİK m. 280/'de öngörülen şartlar da oluşmadığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit- Teminat Senedi- Kredi ilişkisi nedeniyle düzenlenen senet- Avalistin sorumluluğu- Mahkeme içi ikrar-
Davalı alacaklı vekilinin ceza dosyasındaki dilekçesinde 'borçlu şirketin kullandığı kredi nedeniyle takibe konu senedin düzenlendiğine" ilişkin mahkeme içi ikrar niteliğindeki beyanları ile dava konusu senedin, aynı tarihte çekilen ve aynı tutardaki kredi sözleşmesine teminat olarak verildiğini ikrar ettiği gözetildiğinde, davacı borçlunun kesin delil ile "senedin, teminat senedi olduğunu" ispat etmiş olduğu- Aval sadece kambiyo senetlerinde söz konusu olduğundan, senedin kambiyo senedi vasfında olmaması nedeniyle davacının avalist olarak da sorumluluğunun bulunmadığı, TBK m. 583'de kefalet için öngörülen şekil şartlarının da bulunmaması sebebiyle kefalet şartlarının da gerçekleşmediği ve neticede, menfi tespit davasının kabulü ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan tazminat istemi-
Davalının davacı iş yerinden ayrıldığı, aynı alanda ve yerde faaliyet gösteren dava dışı şirket nezdinde çalışmaya başladığı uyuşmazlıkta, TBK m. 444/2 uyarınca "rekabet yasağı" düzenlemesinin esasen geçerli olduğu- Davalının, davacıya ait iş yerinde pazarlama ve satış departmanında asgari ücretle çalışan sıradan, vasıfsız bir işçiyken, dava dışı şirkette de benzer işi yaptığı, davalının, dava konusu fiillerinin, davacı nezdinde üstlendiği görev ve sorumluklar itibarıyla davacının zararına, rakip teşebbüsü rekabette avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin somut olarak ortaya konulmadığı ve davalının, davacı tarafça verilen hizmet ve fiyat niteliği ile müşteri çevresini bilmesinin, tek başına TBK m. 444/2'de belirtilen şekilde işverenin önemli bir zararına sebep olabilecek nitelikte bir olgu olmadığı, müşterilerin tercihlerini, satış temsilcilerinin yönlendirmesiyle değil, hizmet-fiyat performansından memnun kalıp kalmaması gibi faktörlere göre belirlediği gözetildiğinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
