Bozma ilamında davalının fuar organizasyonunun ertelenmesine ilişkin öne sürdüğü sebeplerin sözleşmede belirlenen tarihte fuar yapılmasına engel olup olmadığı, fuarın ertelenmesinin zorunlu olup olmadığı hususlarının araştırılması istenilmesine rağmen mahkemece bozma sonrası yargılamada herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan sadece davalının cevap dilekçesinde sunduğu deliller değerlendirilerek sonuca gidildiği, halbuki davalı vekilinin bozma sonrası tahkikat kapsamında araştırılması istenilen hususlara dair toplanmasını istediği delilleri 18/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ile mahkemeye bildirdiği ancak mahkemece 30/03/2021 tarihli ara kararla tahkikat aşamasında yeni delil toplanamayacağından bahisle davalının delil toplanması talebinin reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden, mahkemece uyuşmazlığın çözümü için celbi gereken belgeler dosyaya kazandırılmadan ve gerekli deliller toplanmadan eksik araştırma ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada dava konusu olmayan çekteki imzanın dava konusu olan çeklerdeki imzalarla aynı olup olmadığının tespiti açısından çekin davacı tarafından ibrazının istendiği, davacının çek aslının elinde bulunmadığını, çek aslının TMSF’de olduğunu beyan etmesi üzerine mahkemece TMSF’ye müzekkere yazılarak çek aslının gönderilmesinin istendiği, TMSF tarafından mahkemeye verilen cevapta çek aslının bulunmadığının bildirildiği, ancak, TMSF’ye gönderilen yazıda dava konusu olmayan çek numarasının eksik/yanlış yazıldığının anlaşıldığı, bu durumda, mahkemece davalı savunmasında belirtilen çek numarası eksiksiz yazılarak ilgili yerden getirtilerek yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği- Davalının savunmasında bahsi geçen ve dava konusu olmayan çekin davacı tarafından davalıya ödendiği ve çek aslının davacıya iade edildiği dosya kapsamı itibariyle sabit olduğundan, çeki mahkemeye ibraz yükümlülüğünde olan davacı taraf olup, mahkemece, icapsız yemin delilinin hatırlatılması üzerine davacı şirket yetkilisinin eda ettiği yemine dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Çek'e dayalı Menfi Tesbit davasında, taraflar arasındaki gerek araç devri, gerekse diğer protokol alacakları ifa edilmediğinden bedelsiz kalan ve teminat olarak verilen dava konusu çek yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Her ne kadar yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporunda, ...... Bankası ................ Şubesi’ne ait .............. çek numaralı, .............. keşide tarihli, 30.000,00 TL bedelli çekte, davalının cirosunun karalandığı (iptal edildiği), davalı kayıtlarında çekin ödemesi kaydının bulunmadığı hususları değerlendirildiğinde çekin bedelinin davalıca tahsil edildiği hususunda tespit yapılamadığı, bu nedenle borçtan düşülmediği bildirilmiş ise de, iş bu çekin dosya içinde bulunan fotokopisinin incelenmesinde, karalamalar bulunsa da davacı şirket tarafından davalı finansal kiralama şirketine ciro edildiği, davalı finansal kiralama şirketinin cirosundan sonra ...... Bank A.Ş. Merkez Şubesi’nin kaşesinin bulunduğu anlaşılmış olup banka tarafından gönderilen ............ tarihli yazı cevabında, çek aslının banka şubesine ibraz edildiği, iptal işlemi yapıldığı bildirildiğinden ve iş bu çekte davacı şirketten sonra davalı finansal kiralama şirketinin cirosu bulunduğundan bu çek bedeli kadar bir ödeme almadığını ispat yükünün davalı finansal kiralama şirketinin üzerinde olduğu, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Eldeki dava menfi tespit davası olduğundan tarafların alacaklılık ve borçluluk durumlarının dava tarihi itibariyle tespit edilmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerekeceği, ancak İlk Derece Mahkemesi’nce alacak-borç durumu takip tarihi itibariyle değerlendirilmiş olduğundan hükmün bu yönden bozulması gerekeceği- İlk Derece Mahkemesi’nce davacıların müteselsilen sorumlu oldukları alacaktan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ettikleri davada, reddedilen miktarlar yönünden her iki davacı aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı dava dilekçesinde takip dayanağı bonoların rakam ve yazıyla yazılan miktar hanesindeki ‘‘22’’ ve ‘‘ yirmi iki bin ’’ ifadesinin ilave edilerek senetlerin tahrif edildiğini iddia etmiş olup yargılama sonunda tahrifatın sabit görülmesine göre 22.250,00 TL bedelli her iki bononun ayrı ayrı 22.000 TL yönünden menfi tespit hükmü kurulması gerekirken bono bedelleri üzerinden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece bonolar yönünden davanın kabulüne, ipotekler yönünden davanın reddine dair verilen kararın, sadece reddedilen kısım yönünden davacı yararına bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen, bu kez bonolar yönünden davacı yararına oluşan kazanılmış hakkı ihlal edecek şekilde davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece yapılması gereken işin -bozma ilamından sonra sunulan raporlar da dahil olmak üzere- dosyada bulunan tüm raporların birlikte değerlendirilmesi ve bozma ilamında belirtilen tarihlerde mahcurun fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
Harcamaların nafakadan mahsubunun gerekip gerekmediğinin yargılamayı gerektirdiğinden, menfi tespit davasında kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit talebi ve itirazın iptali istemi- Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki- Hükmün tashihi-
Tacirler arasındaki ticari nitelikteki kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasının konusunun para alacağına ilişkin olduğu ve davada arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu-
Davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak Off-Shore Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemi- Mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde off shore hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekeceği-