Takip alacaklısı hakkında "resmi belgede sahtecilik suçu" ndan dolayı verilen mahkumiyet kararı kesinleşmiş olması nedeniyle, TBK'nun 74. maddesi uyarınca "kesinleşmiş mahkumiyet kararları hukuk hakimlerini bağlayacağı"ndan, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının kabulüne ilişkin karar kesinleşmese dahi, borçlunun "hacizlerin kaldırılmasını ve yediemindeki malların kendisine verilmesini" talep edebileceği-
Mahkemece menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesine karşın alacaklı yanca takipten feragat edildiğinden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, mahkemece, bozma ilamı kapsamında takibin durdurulması ile alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken alacaklının takipten feragat ettiği ve davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, itiraz eden borçlular vekilince borca itiraz ve sair iddialarla icra mahkemesine başvuruda bulunulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince borçlular tarafından .......... Asliye Ticaret Mahkemesinin ............. sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiğinden bahisle takibin borçlular yönünden durdurulmasına karar verilmişse de, Dairemizce .............Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesine yazılan müzekkere sonucu, ......... tarihinde mahkemece verilen cevabi yazıya göre, ........... Asliye Ticaret Mahkemesinin ......... E. sayılı dosyasının istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi....... Hukuk Dairesinde bulunduğu ve .......... E. sırasına kaydının yapıldığı, kararın kesinleşmediği anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince menfi tespit davasının kesinleştiğinden bahisle verilen kararın hatalı olduğu-
Takip dayanağı ........... Asliye Hukuk Mahkemesinin ........ sayılı ilamı ile davanın menfi tespit davası olarak açıldığı sonrasında istirdat davasına dönüştüğünün, ilamın kesinleşmediğinin, takibe ise ilamda hükmedilen alacak, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin konulmuş olduğunun görüldüğü, bu durumda ilamın hüküm fıkraları bir bütün olup aynı ilamda menfi tespite de hükmedildiğinden, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderine de tümü üzerinden hükmedilmiş olduğu da görülmekle ilamın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği, o halde, ilk derece mahkemesinin şikayetin kabulü ile takibin iptaline ilişkin kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16/son maddesi gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmünün bulunmadığı-
Aşkın (munzam) zararın tazmini ile icra takibinde ödenen tutarın istirdadı istemine ilişkin davada, davalı bankanın yaptığı ödemelerden dolayı davacı şirketin herhangi bir zararının bulunmadığından asıl dava olan tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, birleşen istirdat davasında da davacı banka tarafından davalı şirketin talimatları nedeniyle ödeme yapılmasından dolayı bankanın sorumlu olmadığı, bu nedenle bankanın icra dosyasına yaptığı ödemeyi geri isteyebileceği gerekçesiyle kısmen kabulü ile ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen ek protokolde 13/11/2007 tarihinde mülkiyet devri yapılan alacağa karşılık teminat olarak verilen 12 dairede ... herhangi bir tasarrufta bulunmadığı için kendisinden kooperatif aidatı, yönetim gideri namı altında herhangi bir ücret talep edilemeyeceği kooperatif tarafından kabul edildiğinden eldeki davanın dayanağı olan icra dosyasından söz edilmemesinin davalının davacıdan yakıt gideri talep edebileceği anlamına gelmediği, ayrıca dosyada kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığı- Alacaklı davalının, taraflar arasında yaşanan hukuki anlaşmazlıklar nedeniyle salt diğer tarafa zarar verme kastıyla davacının borçlu olmadığını imzalanan protokole göre bildiği halde icra takibi başlattığı ve borçlu olmadığını bildiği halde takip başlatan alacaklı kötüniyetli olduğundan davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği görüşünün karşı oy olarak benimsendiği-
Uyuşmazlık, İİK 154. maddesinde düzenlenen İflas yolu ile başlatılan icra takibine karşı, itiraz olunmaması nedeniyle borçlu şirketin iflasının İİK ‘nun 156. maddesi gereğince istemine ilişkindir...
Dava konusu taşınmazın davalının murisi adına beyanlar hanesine muhdesatı ile yazımının sağlandığı satış protokolünde zikredilmiş olup, davalının yanı sıra protokolün diğer tarafı olan dava dışı kişilerin de mirasçılar olmasına karşın, icra hukuk mahkemelerindeki tahliye davalarının sadece davalı tarafından açıldığı, elbirliği ile mülkiyet ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda tahliye davası açısından bu kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve bu nedenle menfi tespit davasında "tahliyenin durdurulmasına" yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiği-
Borçlular vekilinin (keşide tarihi itibariyle şirket yetkilisi tarafından vekalet verilen vekilin) menfi tespit davasında vakıayı ikrar niteliğindeki beyanları dikkate alındığında, icra mahkemesince imza incelemesi yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu, borçlu şirket yönünden imzaya itirazın reddine hükmedilmesi gerektiği-