Bononun tüm zorunlu unsurları taşıdığı, imzanın davacı eli ürünü olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, tahrifat yapıldığına ilişkin bulguya rastlanamadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verildiği-
Dava konusu kredinin 1999 yılında kullandırıldığı, 2001'de  ihtar ile hesabın kat edildiği, kefalet sözleşmesinde herhangi bir süre sınırlaması bulunduğunun iddia ve ileri sürülmediği, kefaletin süresiz verildiği, kefaletteki on yıllık hak düşürücü sürenin ilk kez TBK'nın 598. maddesiyle getirildiği, davaya konu kredi sözleşme ve kefaletnamenin 1999 tarihli olduğu, 2001'de icra dosyasında davalılar hakkında genel haciz yolu ile esas takibe başlanıldığı, icra takip dosyasının 2011de kaydının kapatıldığı, 2015'de icra dosyasının yenilenmesinin talep edildiği, icra müdürlüğünce talebin kabul edilerek takip dosyasının yenilendiği, borçlulara yenileme emrinin tebliğe çıkarıldığı, kredi kefalet tarihinin 1999 yılı olduğu dikkate alındığında, takibin yenilenme tarihinin 28.10.2015 tarihi olduğu gözetildiğinde hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durması söz konusu olmayacağından menfi tespit davansının kabulü gerektiği-
Şirket ortağı ve temsilcisinin, şirketi borçlandırarak kendi lehine çek keşide etmesinin özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği, bu durumda davacı şirketin çeklerden kaynaklanan borçtan dolayı sorumlu olmadığı-
İpotek Resmi Senetlerinde dava konusu ipoteklerin “bila faiz ve 15.10.2014 süre ile” tesis edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca İpotek Belgesinin ipotekin süresi sütununda 15.10.2014 tarihinin gösterildiği, icra takiplerinin ise 11.12.2014 tarihinde başlatıldığı, bu nedenle davalı tarafın ancak bu tarihten önce doğmuş alacaklar için ve bu tarihe kadar ipotekli takip başlatabileceği, bu tarih itibariyle sürenin dolmuş olması ve bu tarihe kadar takip başlatılmamış olması nedeniyle ipoteğin kendiliğinden sona erdiği-
Menfi tespit istemli davada, davalı tarafça yargılamanın ilk duruşmasına kadar davayı kabulüne yönelik bir beyanı olmadığı gibi ön inceleme duruşmasında davalı vekilince davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermediğinin de söylenemeyeceği bu nedenle karara karşı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını-
Davacı ile kız kardeşi arasındaki Whatsapp yazışmalarından senedin zorla imzalattırıldığını ispat hususunda yetersiz olduğu-
Kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içeren, yasal unsurları tam olan takip ve dava konusu bonodan dolayı davacının borçlu olmadığından söz edilemeyeceği-
İcra takibinin, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatıldığı, taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporlarında senetlerin mal ve hizmet karşılığı değil, teminat olarak verildiğinin belirtildiği, bu durumda birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği-
Bilirkişi ücretinin delil avansı niteliğinde bulunduğu-
Müteselsil kefilin, genel kredi sözleşmesinden sorumlu olabilmesi için tarih bulunmasının yasal zorunluluk olduğu, tarih bulunmadığından bu sözleşmeye ilişkin kefaletinin geçerli olmayacağı-