Çeke dayalı olarak açılmış menfi tespit davası- 
Davalının beyanları bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasındaki tüm ilişkinin savunma olarak getirildiği, bu ilişki kapsamında taşınmaz satışının yapıldığının da belirtildiği, bu satışın davalı M. F. B. ile davacı arasında gerçekleştiği, takip konusu bononun ise M. F. B. ile ilgisinin bulunmadığı, bonoda davacının keşideci davalı T. F. B.'ın lehdar olduğu, bedel kısmına nakden ibaresinin yazıldığının sabit olduğu, işbu davada ispat yükünün halen davacı üzerinde olduğu dikkate alınarak davacının iddialarının değerlendirilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek ispat yükünün davalıda olduğuna karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılmasına rağmen görevsizlik kararı üzerine dosyanın tevzi edildiği tarihi dava tarihi kabul eden raporun hükme esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Senedin davacılarca, bedel hanesi boş olarak düzenlenip davalıya verildiği, başka bir deyişle, senedin bedel hanesinin düzenleme tarihinde değil sonradan doldurulduğu tarafların kabulünde olduğundan, İlk Derece Mahkemesince başkaca hiç bir değerlendirme yapılmaksızın senet bedelinin düzenleme tarihine göre belirlenmesinin ve salt bu gerekçeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı cevap dilekçesinde; senedin düzenlendiği tarihte davacılara 60 adet cumhuriyet altını verdiğini senedin bu nedenle düzenlendiği savunmuş, davacılar vekili ise replik dilekçesinde, davalının savunmasının gerçeği yansıtmadığını, senedin düzenlendiği tarihte davalının müvekkillerine iki adet çeyrek altın verdiğini, senedin verilen bu iki adet çeyrek altın sebebiyle düzenlendiğini ileri sürdüğünden, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, davacıların davaya konu senedin iki adet çeyrek altın karşılığında düzenlendiğini ikrar ettikleri gözetilerek 2 adet çeyrek altının keşide tarihindeki değerinin belirlenmesi ve bu şekilde belirlenecek değeri aşan kısım için menfi tespit hükmü kurulması gerekeceği-
Aarabuluculuk zorunlu dava şartı nedeniyle menfi tespit davası açamayanlar için karşı karşıya kalacakları icra takipleri için bu süreçte genel nitelikteki HMK 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin menfi tespit davalarındaki özel görünümü şeklinde düzenlenen İİK 72. maddesindeki ihtiyati tedbirlere hükmedilmesi gerektiği- 6325 Sayılı kanunun 18/A. Maddesi 16.bendinin düzenlenmesi de birlikte değerlendirildiğinde kanundaki boşluğun menfi tespit davası açacakları ihtiyati tedbir korumasından yoksun bırakmamak şeklinde doldurulması gerektiği- Talep edenler takibe dayanak bononun teminat amacıyla verildiğini ve icra takibine geçen alacaklı da bu durumu bilerek kötüniyetle hamil olduğu iddiasıyla icra takibinin durdurulmasını talep etmişler ise de bu aşamada sunulan delillerle takibin durdurulması açısından yaklaşık ispatın sağlanmadığı anlaşılmakla İİK 72/2. Madde gereğince icra takibinin durdurulması talebinin reddine ancak çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince İİK 72/3. Maddesi gereğince % 20 teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine karar vermek gerektiği-
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir...
Dava, davacının bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, kira sözleşmesi uyarınca ödendiği iddia edilen hava parasının tahsili istemiyle başlatılan takip nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir...
İbranın neye karşılık verildiği hususunun açıklanamaması, ibranın davacı tarafın borçtan haberi olduktan sonra yapılması karşısında ve davalı tarafın delil olarak dayandığı dilekçede ibradan kısa bir süre önce davacı tarafın, borçluya karşı kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerinin halen devam ettiği yönündeki beyanı da dikkate alındığında, söz konusu ibranın hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, ibra işleminin muvazaalı olduğu vicdani kanaatinin oluştuğu gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verileceği-
Uyuşmazlık; dava dışı sigortalı adına düzenlenen reçetelerin arkasındaki imzaların, sigortalı ya da yakınına ait olmadığının tespit edilmesi nedeniyle uygulanan cezai şart ve reçete bedeli kesintisi işlemlerinden borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.