Davanın, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, ancak davacının kötü niyet tazminatı talebi hakkında bir karar verilmediği - Mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği üzere davalı (M)'nin dava konusu bonoyu teminat amacıyla verildiğini bilerek iktisap ettiği, dolayısıyla icra takibi yapmasında haksız ve kötü niyetli olduğu, bu durumda 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davacı borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Menfi tespit davasında görevli mahkemeye gerçek kişinin tacir olup olmadığının araştırılması yönünde karar verileceği-
Davanın, davalı banka tarafından davacı kefil aleyhine başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğu; mahkemece, yazılı gerekçeyle menfi tespit talebinin kabulüne, istirdat isteminin ise reddine karar verilmiş ise de, huzurdaki dava, davaya konu borcun davadan sonraki süreçte ödenmesi sebebiyle konusuz kalmış olduğundan, mahkemece, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesine göre davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu belirlenerek yargılama giderlerinin paylaştırılması gerekeceği-
Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle davacı aleyhine başlatılan icra takibinde taşınmazına haciz konularak satıldığı ve bedelinin de davalı yana ödendiğinin anlaşıldığı, eldeki davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İİK'nun 72/VI maddesi uyarınca davada tedbir kararı alınmamış ve borcun bir kısmı da ödenmiş olmakla ödenen kısım açısından davaya istirdat davası olarak devam edilmesi, ödenmeyen kısım açısından ise, menfi tespit hükmü kurulması gerekirken belirtilen bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlık; su tüketim bedeli nedeniyle tahakkuk ettirilen fatura nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, yargılama sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istinaf istemine dönüşmüştür.<br />
89/3 haciz ihbarnamesinin, vekil varken asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu ve usulsüz tebliğ tarihi esas alınarak menfi tespit davasının hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Menfi tespit davasının borç ödeninceye kadar geçecek sürede açılabileceği- Davacının dava dışı A.Ş. ile ortaklık ilişkisini olduğunu inkar ettiği, alacağın miktarı nazara alınarak davacının satım sözleşmesinin tarafı olduğunu davalının yazılı belgeyle ispat etmek zorunda olduğu, yazılı bir belge sunulmadığı gibi dayanılan tartım fişleri ve mezbahane kayıtlarının da yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmadığından tanık dinlenmemesinin yerinde olduğu, ispat yükü üzerinde bulunan davalının alacağın varlığını ispat edemediği-
Bononun keşidecinin imzasının senet metninde yer almasının zorunlu unsur olduğu, keşidecinin isminin senet metninde yer almasının senedi geçersiz kılmayacağı, dava konusu bononun ön yüzünde yer alan şirket kaşesinin üzerinde iki imza bulunduğu, bu bakımdan sorumluluğun dava dışı şirkete ait olup ikinci imzanın şirket kaşesi dışında bir yere atılmaması nedeniyle davacının şahsı sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, kaçak elektrik kullanım iddiasıyla başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, davacının muhasebecisi olan birleşen davalarda davalının elinden sadır olduğu anlaşılan ve birleşen davalarda davalı tarafından asıl davada davalı şirkete ciro yoluyla devredilen çeklerin ... davacının vekâlet verdiği dönemde keşide edip etmediği ve bu çekler nedeniyle davacı şirketin borçlu olup olmadığı ile çeklerin iadesinin gerekip gerekmediği-