Asıl ve birleşen dava; davacının öğrenim gördüğü askeri eğitim kurumundan çıkartılması nedeniyle adına tahakkuk ettirilen eğitim ve öğrenim giderlerinin bir kısmından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması yahut ihtiyati tedbir kararının kaldırılması nedeniyle, dava sırasında borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davası kanunun açık hükmü gereğince (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşeceği, bu hâlde mahkemenin menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edeceği, davacının talep sonucunu değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakatinin gerekmeyeceği- Somut olayda davacı taraf dava tarihine kadar ödenen kredi taksit tutarlarının faizi ile birlikte iadesi talebinin yanı sıra kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini de talep etmiş olmakla dava sırasında kredi borcunun tamamının ödendiği anlaşıldığından, bu talep hakkında da karar verilmesi gerekirken, yalnızca alacak talebi yönünden hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Davacı tarafın bonoda imzası bulunmayıp gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı halde muvazaalı olarak bononun tanzim edildiği iddiasında bulunduğu, davalının savunmasında, adi ortaklık ile ilgili olarak yapılacak işlemler için müvekkilinden borç aldığını, müvekkilinin ise tanıyıp bildiğinden senedin tarafından keşide edildiğini ve adi ortaklığın da aval olarak eklendiğini, adi ortaklığın yaptığı iş miktarı ve bono miktarı göz önünde bulundurulduğunda bononun muvazaalı düzenlendiği değerlendirildiğinden davalılara asıl borç ilişkisini ispata yarar yazılı belge sunmaları için kesin süre verilmiş ancak davalılar mahkememize yazılı bir belge sunmayarak alacak iddialarını ispat edemediklerinden davanın kabulüne, takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispat olunamadığından davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olacağı-
Uyuşmazlık, kaçak kullanım iddiasına dayalı tahakkuk ettirilen borçtan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararının iptali istemine ilişkindir...
Keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olan davalının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü ile davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece takibin kötü niyetli yapıldığını gösterir delil elde edilemediği gerekçesi ile hatalı değerlendirme sonucu tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlık; somut olayda, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından örnekleme yoluyla incelenerek gerekli görülen kesintilerin yapılmasından sonra taraflarca mutabakata varılmış dönemdeki faturalar üzerinde yeniden inceleme yapılmak suretiyle kesinti ve cezai işlem tesis edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.<br /> 
Uyuşmazlık, kaçak elektrik tahakkukundan kaynaklanan alacak için başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir...
Ödünç ilişkisine dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, taraflar arasında borç alındığı hususunun kabul beyanı ve ibraz edilen belge kapsamı ile sabit olduğu, akrabalar arasındaki ödeme iddiasının 'senet ile ispat zorunluluğu' kapsamında kalmadığı ve yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği- Kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için sadece menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin yeterli olmayıp ayrıca davalının kötü niyetli olduğununun ispatı gerektiği-
Fotokopi belgeler üzerinde yapılan imza incelemesinde sağlıklı bir sonuca ulaşılması mümkün bulunmadığı-