Velayeti düzenlenen çocuğun, idrak çağında olması halinde, kendisini yakından ilgilendiren bu konuda ona danışılması ve görüşünün alınması gerekeceği, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilmesi ve gerektiğinde uzman bilirkişiden de görüş alınmak suretiyle birlikte değerlendirme yapılarak kararı verilmesi gerekeceği-
Tarafların Bayburt şehir merkezinde oturdukları, davalının çocuklarıyla birlikte oturduğu sosyal çevrenin diğer mahallelere göre nispeten risk ve suç teşkil eden davranışların yoğunlukla meydana geldiği bir yer olduğu, müşterek çocuklardan 29.09.1994 doğumlu ile 01.01.1997 doğumlunun riskli sayılabilecek kişilerle arkadaşlık yaptığı, eve gece geç saatlerde gelme gibi davranışlarının olduğu, davalı annenin çocukları disiplin altına almada yetersiz kaldığı, bu hususların sosyal inceleme raporu ile tespit edildiğinden; çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişimleri anne yanında tehlikede olup, her üç çocuğun da velayetlerinin babaya bırakılması gerekeceği-
Boşanmanın eki niteliğinde olan yoksulluk ve iştirak nafakasının hüküm kesinleşmeden takibe konulamayacağı,tedbir nafakasının ise hüküm kesinleşmeden icra edilebileceği-
Nafaka borçlusunun ölümü ile velayet kendisine verilmeyen anne ya da babanın çocuğa bakım görevi sona ereceğinden ve ölüm tarihinden itibaren miras hukuku devreye gireceğinden, bu tarihten sonrası için de nafaka işlemeyeceği-
Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç müşterek çocuğun babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olacağı-
Velayet hakkının kaldırılmasının, ana ve babanın çocukları ile kişisel ilişki kurma hakkını da ortadan kaldırmayacağı-
Mahkemenin boşanmaya karar verirken velayet kendisine verilmeyen eşle çocukların kişisel ilişkisini düzenlemek zorunda olduğu, tarafların müşterek çocuklarının velayeti davacı-davalı anneye verildiği halde, babanın müşterek çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesine ilişkin bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
TMK.’nun 166/3 maddesi uyarınca tarafların üzerinde anlaştıkları protokole aykırı şekilde kişisel ilişki tesisi halinde hükmün bozulması gerekeceği-
Müşterek çocuk ile baba arasında; çocuğun eğitimini aksatmayacak ve anneyi hafta sonları eve bağımlı kılarak velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olmayacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekeceği-
Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesis edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekeceği-