Birden fazla velayete tabi çocuğun bulunduğu ve çocukların velayetlerinin aynı veliye değil ayrı ayrı ana ve babaya verildiği durumda; kişisel ilişki dönemlerinde çocukların birarada olacak şekilde velayet düzenlemesi yapılmasının; çocukların kişisel gelişimi bakımından önemli olduğu, velayeti anneye verilen çocuklar ile babaya verilen çocuğun birbirlerini görmeyecek şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerektiği, o halde velayeti temyiz edene tevdi edilen çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Müşterek çocuk 1.11.1992 doğumlu Şahan'ın karar tarihinde ergin olduğu halde, velayetinin anneye verilmesinin ve iştirak nafakası düzenlenmesinin doğru olmadığı-
Davalı-davacı kocanın birleşen davası reddedildiğine göre, bu davada davacı-davalı kadının yaptığı yargılama giderlerinin, davalı-davacı kocadan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Velayeti babaya bırakılan 11 yaşındaki çocuğun idrak çağında olup, velayetinin anneye verilmesini istediği, uzman görüşünün de aynı doğrultuda bulunduğu ve görüşünün aksinin kabul edilmesini gerektirir bir durum belirlenmediğine göre; bu çocuğun velayetinin anneye verilmesi gerektiği- 
Taraflar farklı şehirlerde oturmakta olup, davalı baba ile sadece yaz aylarında düzenlenen kişisel ilişkinin müşterek çocuğun yaşı gözetildiğinde yetersiz kaldığı, baba ile müşterek çocuk arasında babalık duygularını tatmin edecek ve yatılı kalacak şekilde ayın belirli hafta sonları ile yarı yıl tatilinde de kişisel ilişki tesisinin gerekeceği-
Kişisel ilişki süresinin bir bölümünü oluşturan ayın her hafta sonu küçükle baba arasında kişisel ilişki kurulmasının, anneyi hafta sonları eve bağımlı kılarak , velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağı gibi çocuğun sağlıklı olarak gelişimine de uygun olmayacağı, bu durumda kurulan diğer kişisel ilişki dönemleri dışında ayrıca ayın belirli haftasının hafta sonlarına denk gelecek şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılmasının gerekeceği-
Kişisel ilişki düzenlemesinde çocukların bedensel ve ruhsal gelişimleri yanında, analık ve babalık duygularının tatmininin de gözönüne alınmasının gerekeceği, tarafların aynı şehirde yaşadığı, bu nedenlerle çocukların, babaları yanında yatıya da kalacağı şekilde amaca uygun kişisel ilişki kurulmasının gerekeceği-
Kişisel ilişkiye dair bu düzenleme çocuğun menfaatine uygun düşmediği taktirde, hakimin gerekli gördüğü değişikliği yapabilmesi mümkün ise de, bu değişikliğin taraflarca kabul edilip edilmediği ve taraflara uygun olup olmadığı sorulmadan, müşterek çocuk ile davacı baba arasında yazılı şekilde kişisel ilişki tesisinin doğru olmadığı-
4620 s. K.'la onaylanması uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 12.3.2002 tarih 2002/3910 s. kararı ile onaylanarak yürürlüğe konulan "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi"nde, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda dava ile ilgili tüm bilgileri almak, kendisine danışılmak ve kendi görüşünü açıklamak olanağının sağlanması hakkı tanındığından; 13 yaşındaki çocuğun dinlenmesi ve görüşlerinin alınması, velayet düzenlenmesine esas olmak üzere bilirkişiden mütalaa alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- 
Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, bu hususu hakimin görevi gereği kendiliğinden dikkate almasının gerektiği, o halde velayeti temyiz edene tevdi edilen çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-