Tarafların ayrı ülkelerde yaşadıkları da gözetilerek baba ile velayeti tedbiren anneye bırakılan küçük arasında TMK'nun 182/1 ve 323. maddeleri gereğince uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerektiği- 
Tarafların ayrı şehirlerde yaşadıkları dikkate alındığında; her ayın iki hafta sonu C.rtesi günleri ve dini bayramların ikinci günleri saat 12.00-18.00 saatleri arasında düzenlenen kişisel ilişkinin yetersiz olduğu, çocuğun bedeni, fikri gelişimi ve babalık duygusunu tatmine elverişli olmadığı; mahkemece baba ile çocuk arasında yatılı da kalacak şekilde uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması gerektiği- 
16 ve 14 yaşlarındaki müşterek çocuklar idrak çağında olduklarından; velayetleri konusunda mahkemece bizzat veya görevlendireceği nezdindeki uzman vasıtasıyla görüşlerinin alınması, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği- 
Boşanma kararıyla müşterek çocuğun velayetinin babaya bırakılmasına karar verilmiş, karar kesinleştiği halde, davalı babanın velayet sorumluluğunu üstlenmediği, küçüğün 2 yıla yakın davacı annenin yanında kaldığı, bu tarihten sonra davalının çocuğu yanına aldığı, ekonomik ve sosyal durumu, bakım ve eğitimini rahatlıkla sağlamasına müsait iken davalının çocuğunu bir etüd merkezine "yatılı" olarak verdiği, çocuğun bir süre burada kaldıktan sonra yeniden annesinin yanına dönüp onunla birlikte yaşamaya başladığı, dava sırasında ise baba yanında kaldığı anlaşılmış olup, 13 yaşındaki çocuk mahkemece dinlenmiş, velayet konusunda bir tercihte bulunmamış, uzman raporunda ise, çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu bildirilmiş olduğundan; çocuğun velayetinin davalıdan alınarak anneye verilmesi gerektiği- 
Davacının katılma yoluyla temyizinin harcı ve kaydı bulunmadığından incelenmesine yer olmadığı- Müşterek çocukların velayeti anneye verildiği, karardan sonra davalı kadının, adam öldürme suçuna iştirak ettiği ve tutuklandığı anlaşılmış olup; mahkemece bu husus nazara alınıp müşterek çocukların velayetlerinin düzenlenmesi konusunda karar verilmesi gerektiği- 
İştirak nafakasının çocukların yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçları ve ana-babanın mali durumlarına göre takdir edilmesinin gerekeceği, ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocukların alıştığı yaşama şeklinin de dikkate alınmasının gerekeceği-
İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak, ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdirinin gerekeceği-
Çocuğun çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade edeceği görüşe önem verilmesi gerektiği; 13 yaşında idrak çağındaki çocuğun mahkemece görüşüne başvurulması ve velayetle ilgili tercihinin sorulması, gerektiğinde uzman bilirkişilerden de rapor alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet hakkında sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği- 
Velayeti anneye verilen çocuk ile baba arasında her yılın 1 Temmuz 31 Temmuz dönemi ve sömestr tatilinin ilk haftası kurulan kişisel ilişki süreleri 1 yaşındaki çocuğun yaşı itibariyle, bedeni gelişmesini engelleyecek nitelikte olduğu gibi, her hafta kurulan kişisel ilişkide anneyi sürekli eve bağımlı hale getirerek ve velayet görevini gerektiği şekilde yerine getirmesine engel olacak nitelikte olduğundan; küçükle baba arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun yaşı da dikkate alınarak, yatılı olmayacak şekilde daha uygun düzenleme yapılması gerektiği- 
Somut olayda alacağın TMK.182/2. maddesinde belirtilen iştirak nafakasından kaynaklandığının ve dolayısıyla Aile Hukukuna ilişkin bulunduğunun anlaşıldığı, o halde, davaya Aile Mahkemesi’nde bakılması gerektiği gözetilerek, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddi gerekirken esas hakkında hüküm kurulmasının doğru görülmediği-