Takibe dayanak yapılan çeklerin, keşide tarihleri 21/2/1999, 13/4/1999 ve 21/04/1999 olup, ibraz süreleri 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tâbi oldukları-
6361 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 13.12.2012 tarihinden önceki faktoring uyuşmazlıklarına 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanacağı- Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya işgörme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi işgörme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınmasının faktöring olarak tanımlanacağı- Türkiye’de bu işlemlerin ancak Faktoring Şirketleri tarafından yapılabileceği- Belirtilen koşullara uygun bir faktoring işlemi gerçekleştirilmediğinde, faktoring şirketinin kambiyo senedinin yetkili hamili olamayacağı ve mahkemenin bunun resen göz önüne alması gerketiği- Faktoring şirketlerin de kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesinin ortadan kaldırıldığı- Senet borçlusunun, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebileceği- Şahsî defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebilmesinin, işlemin taraflarının, kambiyo ilişkisinin sıralı tarafları olmasına bağlı olduğu- Aleyhine çek istirdadı davası açılan faktoring şirketinin, dava konusu çek ya da çekleri, yasaya uygun olarak devraldığını ispat etmesi gerektiği buna karşı olarakta davacının faktoring şirketinin çeki ya da çekleri kötü niyetle veya ağır kusurla iktisap ettiğini ispatlaması gerektiği-
Senet aslının icra kasasında olmadığı hususunun, ancak ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu tarafından İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirme konusu yapılabileceği, icra mahkemesince re’sen nazara alınamayacağı-
Kambiyo senedinde şekle dair bir eksiklik olması halinde aval verenin sorumluluğunun ortadan kalkacağı, buna göre TTK’nın 776/1-g maddesi gereğince; düzenleyenin imzasının bulunmaması halinde senet bono olarak kabul edilemeyeceğinden, imzası bulunmaması nedeniyle sorumlu görülmeyen bu kişi için verilen avalin de geçersiz olacağı-
TTK'nın 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden  dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu- Menfi tespit davalarında; bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi, bu davanın sonucunda verilecek hüküm de  bir alacağın tahsili sonucunu  doğuran eda hükmü niteliğinde olmadığından; ticari dava mahiyetindeki menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında tedbir yoluyla icra takibi durdurulamayacağından, mahkemece davacı vekilinin icra takibinin ihtiyati haciz kararını kapsayacak şekilde durdurulmasına ve icra takibinin infazına yönelik icra müdürlüğüne yapılacak taleplere ilişkin, hacizlerin kaldırılmasına, aksi durumda muhafaza altına alınan hacizli araçların yediemin sıfatıyla tedbir talep edene teslimine yönelik ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararın hatalı olmadığı-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak senedin tarafları arasındaki ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emri tebliğ tarihine göre, yasal süre içerinde takibe dayanak belgelerin ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiri ile tutmadığından, oranların akdi faize dönüştüğününü kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak olan hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu senedin arka yüzünde; "iş bu senet 1..7 ada 1..6 parsel yapılacak inşaat üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün yarısı için tarafımızdan teminat olarak verilmiştir" ibaresi yer almış olup, anılan ibareler senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını havi olma şartını ortadan kaldırdığından, senedin kambiyo vasfını taşımadığı, senetten doğan alacağın varlığı ve miktarı ile tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, takibin İİK mad. 170/a uyarınca iptaline karar verilmesi gerektiği-
TTK. mad. 703 uyarınca, çift vadeli düzenlenen senetlerin, bono vasfında sayılamayacağı, ancak düzenlenme tarihinin, bononun üst bölümünde vade tarihi kısmında tekrarı çift vade anlamına gelmeyeceği, aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçlunun takibe dayanak bononun düzenlenme tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasında bulunduğu, mahkemece; bu iddiaya ilişkin HMK'nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesinin yaptırılmasının gerektiği-