Borç rehin ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de, öncelikle bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçerek tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olan alacaklının aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağı- Kamu düzeni ile ilgili olan bu hususun süresiz olarak şikayete konusu yapılabileceği (Karşı Oylu)-
Takibe dayanak çekin, keşide tarihi 13/11/2009 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, 6 aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu, icra dosyasında, takibin 26/11/2009 tarihinde başladığının, 08/04/2013 ile 14/11/2013 tarihleri arasında icra takip işlemi yapılmadığının ve 6 aylık sürenin dolduğunun anlaşıldığı, ilk derece mahkemesince farklı tarih aralığı baz alınarak 6 aylık zaman aşımı süresinin dolması nedeni ile icranın geri bırakılmasına ilişkin karar, sonucu itibari ile doğru olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak senette keşideci hanesinde S.Y.’ın adının yazılı olduğunun, adres kısmında ........... Ltd. Şti’nin adres içeren kaşesi bulunduğunun görüldüğü, bu haliyle dayanak senette keşidecinin S.Y., ............ Ltd. Şti’nin ise avalist olduğu, bonoda keşide yeri bulunmadığı gibi keşideci adı yanında adreste bulunmadığı, avalist şirket kaşesinde adres bulunmasının keşide yeri eksikliğini karşılamayacağı, bu nedenle dayanak senedin kambiyo vasfının bulunmadığı-
Bononun keşide edildiği tarih nazara alındığında, 6102 sayılı TTK’nun 778. maddesinde, bononun niteliğine aykırı düşmedikçe; poliçelerin kanunlar ihtilâfına dair 766 ila 775. madde hükümlerinin bonolar hakkında da geçerli olacağının belirtildiği, aynı Kanun’un 767/1. maddesinin ise; “Poliçe ile yapılan borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların imzalandığı ülkenin hukukuna tabidir” şeklinde düzenlendiği, o halde, bölge adliye mahkemesince, takip dayanağı bononun yabancı dilde düzenlendiği dikkate alınarak, söz konusu belgenin düzenlendiği dili ve ülke hukukunu inceleyebilecek yeterlilikte, özellikle üniversitelerin ticaret ve kambiyo hukuk dalından seçilecek bilirkişiye inceleme yaptırılmak suretiyle, öncelikle uyuşmazlığa hangi ülke hukuk kurallarının uygulanacağı belirlenip, anılan hukuk kurallarına göre takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfında olup olmadığının, takip alacaklısının takip hakkının bulunup bulunmadığının, söz konusu belge bono niteliğinde ise borçlunun sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti yönünde rapor aldırılarak, oluşacak sonuca göre itirazın karara bağlanması gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan çeklerin, keşide tarihleri 21/2/1999, 13/4/1999 ve 21/04/1999 olup, ibraz süreleri 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tâbi oldukları-
6361 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 13.12.2012 tarihinden önceki faktoring uyuşmazlıklarına 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanacağı- Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya işgörme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi işgörme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınmasının faktöring olarak tanımlanacağı- Türkiye’de bu işlemlerin ancak Faktoring Şirketleri tarafından yapılabileceği- Belirtilen koşullara uygun bir faktoring işlemi gerçekleştirilmediğinde, faktoring şirketinin kambiyo senedinin yetkili hamili olamayacağı ve mahkemenin bunun resen göz önüne alması gerketiği- Faktoring şirketlerin de kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesinin ortadan kaldırıldığı- Senet borçlusunun, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebileceği- Şahsî defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebilmesinin, işlemin taraflarının, kambiyo ilişkisinin sıralı tarafları olmasına bağlı olduğu- Aleyhine çek istirdadı davası açılan faktoring şirketinin, dava konusu çek ya da çekleri, yasaya uygun olarak devraldığını ispat etmesi gerektiği buna karşı olarakta davacının faktoring şirketinin çeki ya da çekleri kötü niyetle veya ağır kusurla iktisap ettiğini ispatlaması gerektiği-
Senet aslının icra kasasında olmadığı hususunun, ancak ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlu tarafından İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirme konusu yapılabileceği, icra mahkemesince re’sen nazara alınamayacağı-
Kambiyo senedinde şekle dair bir eksiklik olması halinde aval verenin sorumluluğunun ortadan kalkacağı, buna göre TTK’nın 776/1-g maddesi gereğince; düzenleyenin imzasının bulunmaması halinde senet bono olarak kabul edilemeyeceğinden, imzası bulunmaması nedeniyle sorumlu görülmeyen bu kişi için verilen avalin de geçersiz olacağı-
TTK'nın 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu- Menfi tespit davalarında; bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi, bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde olmadığından; ticari dava mahiyetindeki menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında tedbir yoluyla icra takibi durdurulamayacağından, mahkemece davacı vekilinin icra takibinin ihtiyati haciz kararını kapsayacak şekilde durdurulmasına ve icra takibinin infazına yönelik icra müdürlüğüne yapılacak taleplere ilişkin, hacizlerin kaldırılmasına, aksi durumda muhafaza altına alınan hacizli araçların yediemin sıfatıyla tedbir talep edene teslimine yönelik ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararın hatalı olmadığı-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-