Tasarrufun iptali davalarında, davacının alacağının gerçek olup olmadığının ve davacı-alacaklı ile davalı-borçlu arasında takip konusu borcu doğuran ne gibi bir ilişki olduğunun araştırılmasının gerektiği; borcun dayanağı olan bonoda bedelin nakden ahzolunduğu bildirildiğine göre 110.000 TL tutarındaki paranın hangi bankadan ödendiği, davacının bu kadar yüksek miktardaki bir parayı ödünç verebilecek ekonomik durumu olup olmadığının soruşturulması, gerektiğinde davacı ile borçlu davalının ekonomik ve mali durumlarının araştırılması; şayet alacağın gerçek olduğu kanaatine varılırsa aciz hâlinin mevcut olup olmadığının belirlenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Ayrıca, takip konusu bononun tanzim tarihi ile vade tarihi arasında iki yıllık bir sürenin ve vade tarihinden takip tarihine kadar da iki yıla yakın bir sürenin bulunması nedenleri üzerinde durulması gerektiği-
Takip konusu bononun tanzim eden bölümünde imzanın bulunduğu, düzenleyenin imzasını ihtiva eden bononun kambiyo vasfına haiz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, borçlu şirketin sair itirazları hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hakkındaki takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine alacaklı tarafından da katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf yoluna başvuru dilekçesinin incelenmediği sadece borçlunun istinaf sebepleri incelendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sair hususlar incelenmeksizin bozulması gerektiği-
Aksi kararlaştırılmadıkça, davanın yalnız yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemede açılacağı, taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterlerse, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekeceği, somut olayda; alacaklının bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonoda kanunen yetkili mahkeme ve icra daireleri yanında, ... Merkez Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığının görüldüğü, bu durumda, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK'nun 17. maddesinin ikinci cümlesi kapsamında itirazın değerlendirilmesi gerekeceği-
Takip dosyasının incelenmesinde; icra emrinde takip talebine ve usul ve yasaya aykırı olarak eklenen “borcunuzu hemen öderseniz” başlığı altındaki hesaba itiraza ilişkin hem ilk derece mahkemesi tarafından hem de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından herhangi bir karar verilmemiş olduğunun görüldüğü, bu hesaplamanın yok hükmünde olması nedeniyle, icra emrinden çıkartılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak bononun üzerinde teminata ilişkin bir kayıt olmadığından borçluların başvurusu İİK’nın 169/a maddesi kapsamında borca itiraz olup, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği- İİK’nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gerektiği-
Ticari vekilin kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa vekalet veren adına bono tanzim edebileceği- Bonoya vekaleten kaydı yazılmasa dahi vekalet veren vekil tarafından imzalanan bonodan sorumlu olacağı-
Takip talebinde yer alan özellikle, "…fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı olan Türk Lirası karşılığı olarak borçludan tahsili…" ibaresi de dikkate alındığında alacaklının, TBK 99 uyarınca seçimlik hakkını, yabancı para alacağının fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığı olarak tahsil edilmesini talep ederek bu yönde kullandığının anlaşılmakta olduğu- İcra takip talebinde yabancı para alacağı Türk Lirasına çevrilerek “1.706.318,34TL'den oluşmakla” denilip bu alacağa “takip tarihinden itibaren yasal faizi” ibaresi eklenmişse de, burada belirtilen yasal faizin, yabancı para alacakları için öngörülen yasal faiz olduğu anlaşıldığından, davacı alacaklının talebinin USD döviz cinsinden olduğunun kabulü gerektiği-
Tanzim yeri bulunmayan takibe konu senette, keşideci adı soyadı altında yazılı olan mahalle ve sokak içeren adres, belirgin bir idari birimi belirtmediğinden, icra mahkemesince re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 170/a uyarınca, borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Tüketici Mahkemesinde taraf olmasa da, bu mahkemece üçüncü kişileri de kapsar şekilde tedbir kararı verildiğinden, bu tedbir kararı uyarınca üçüncü kişi banka tarafından da anılan bonoya dayalı olarak icra takibi yapamayacağının kabulü gerektiği-